Cumhurbaşkanı Erdoğan: Adil bir barışın kaybedeni olmaz

TRT World Forum'da açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk basının Gazze'den iletişim koridoru açtığını belirterek, "Türk demokrasisi ne zaman riske girse, devreye giren postallı medya mensuplarını unutmayacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Adil bir barışın kaybedeni olmaz
Yayınlanma:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forum'da gerçekleştirdiği açıklamada İsrail-Filistin, Ukrayna-Rusya çatışmalarına dikkat çekerek, basının ve medya mensuplarının önemi üzerinde durdu.

Gazze'de medya karartması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, her gün bir basın mensubunun öldürüldüğünü dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Basın bilhassa da kalemini ve ekranını küresel güçlere kiralamayan özgür basın demokrasiler açısından yeri doldurulamaz bir ihtiyaçtır. İyi işleyen ve sağlıklı bir demokrasi için yasama, yürütme, yargı erklerine ilaveten dördüncü kuvvet olarak basının sayılması boşuna değildir. Güdümlü basın ise halkın haber alma hakkı yanında demokrasi için de açık bir tehdit oluşturur." diye konuştu.

Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:

"Bu yıl 7. düzenlenen TRT World Forum'da sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Dünyanın dört bir yanından forumumuzu teşrif eden siz misafirlerimize hoşgeldiniz diyorum. Medeniyetlerin, kültürlerin, kıtaların ve insanların buluşma noktası güzel İstanbulumuzda sizleri ağırlamanın bahtiyarlığı içindeyiz. Ülkemizin kamu yayıncısı TRT'nin düzenlediği bu forum, farklı coğrafyalardan alanında yetkin isimleri buluşturan bir platformdur. Aralık ayında düzenlenen forum aynı zamanda geride bırakılan senenin muhasebesini yapmak için de önemli bir imkan sunuyor. Forum oturumlarında birbirinden seçkin isimlerle gerçekleştirilecek toplantıların 2023 yılının kapsamlı, adil ve objektif bir değerlendirilmesinin yapılmasına vesile olacağına inanıyorum. Kıymetli fikirleriyle forumun içeriğini zenginleştiren tüm misafirlerimize şimdiden teşekkür ediyorum.

Burada öncelikle bir hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Gazze'de devam eden katliam başta olmak üzere küresel ölçekte son derece sancılı bir dönemden geçiyoruz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaş gündemde geri plana düşmüş olsa da halen tüm yakıcılığı ile devam ediyor. Savaşın ilk aylarında ülkemizin çabalarıyla ortaya konan barış planının değeri gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. O dönem ateşi büyümeden söndürmek yerine körükleyenlerin bölgemizle birlikte tüm dünyaya nasıl büyük bir kötülük yaptıkları artık net bir şekilde görülüyor. Küresel barışı ve güvenliği ağlamakla mükellef uluslararası kuruluşların sorun çözme kabiliyetlerinin olmadığını bugün daha iyi anlıyoruz. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağı gerçeği tartışmasız bir şekilde karşımızda durmaktadır. Temennimiz bizim adeta kendimizi paralayarak ısrarla dile getirdiğimiz bu hakikatin tüm taraflarca bir an önce idrak edilmesidir.

Türkiye daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması, daha fazla gözyaşı dökülmemesi için elini taşın altına koymaya hazırdır. Gerçekten de barışa özellikle adil bir barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günler yaşıyoruz. Kalıcı barışı tesiste kaybedilen her günün her anın bedelini ateşe benzin döken Batılılar değil maalesef masumlar ödemektedir. Buna artık bir dur demenin zamanı çoktan gelmiştir. Komşularımızı bu içine düştükleri kaybet-kaybet denkleminden çıkarmayı komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Sizlerin de gayretleriyle bölgemiz bir süredir hasret kaldığı barış ve istikrar iklimine inşallah yeniden kavuşacaktır.

Basın bilhassa da kalemini ve ekranını küresel güçlere kiralamayan özgür basın demokrasiler açısından yeri doldurulamaz bir ihtiyaçtır. İyi işleyen ve sağlıklı bir demokrasi için yasama, yürütme, yargı erklerine ilaveten dördüncü kuvvet olarak basının sayılması boşuna değildir. Güdümlü basın ise halkın haber alma hakkı yanında demokrasi için de açık bir tehdit oluşturur. Ülke olarak 70 yılı aşan çok partili demokrasi mücadelemizde bu hakikati tüm boyutlarıyla pek çok kez tecrübe ettik. Üzülerek ifade etmek isterim ki bir dönem demokrasiye sahip çıkmak yerine vesayetçilerin yanında hizalanan, darbeye alkış tutan, milli iradeye müdahale çağrısında bulunan bir medya yapısıyla karşı karşıyaydık. Manşetlerini vesayetçilerin attığı güdümlü medya düzeni bilhassa 2002 öncesinde Türkiye'nin acı bir gerçeğiydi. Elbette bu zor dönemlerde her türlü tehdide rağmen milli iradenin yanında duran cesur basın yayın kuruluşları ve medya mensupları da vardı. Sayıları kısıtlı olmakla birlikte halka karşı sorumluluğunu yerine getiren bu gazeteciler isimlerini demokrasi tarihimize altın harflerle yazdırmışlardır. Biz de bu cesur kalemleri daima şükranla yad ediyoruz, yad edeceğiz.

Türk demokrasisi ne zaman riske girse hemen vesayetçilerin tetikçiliğine soyunan postallı medya mensuplarını da asla unutmayacağız. Esasen kalemini, köşesini, ekranını güç odaklarının emrine verenlerin saldırılarına İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığımızdan itibaren biz de defalarca maruz kaldık. Muhtar bile olamaz manşetinden 411 el kaosa kalktı provokasyonuna kadar nice medya operasyonunun hedefi haline getirildik. Ama bunların hiç birine boyun eğmedik. Yıldırma girişimleri karşısında asla geri adım atmadık. Her zaman söylediğim gibi bugünlere manşetlerle çarpışa çarpışa geldik.

Gerektiğinde ağır bedeller ödemeyi göze alarak ülkemizde tüm kurum ve kuralları ile hakiki demokrasiyi tesis ettik. Objektif kriterlere göre değerlendirmeler yapıldığında herkesin kabul ettiği gerçek şudur; Türkiye ekonomisi, demokrasisi, basını ile gerçekleştirdiği sessiz devrimleriyle 21 yıl öncesine nazaran çok daha ileri bir noktadadır. Bugün medyamız 2002'den daha zengin, daha çeşitli, toplumun farklı kesimlerinin daha fazla temsil edildiği çoğulcu bir yapıya sahiptir. Teröre bulaşmadığı, şiddeti övmediği ve başkasına hakaret etmediği müddetçe isteyen istediğini yazabilmektedir. Muhalif veya muafık fark etmeksizin medya mensuplarımızın fikirlerini serbestçe ifade etmelerinde hiç bir mani bulunmuyor.

Eksiklerimiz yok mu? Tabii ki var. Dünyadaki her ülkede olduğu gibi bizim de çözmemiz gereken meseleler olduğunun farkındayız. Şu anda Gazze'de 70'i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya? Dünyanın o meşhur basın yayın organları nerede, neden sesleri çıkmıyor, neden bu öldürülen basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar. ABD'nin meşhur gazeteleri nerede? İngiltere'nin, Fransa'nın, Almanya'nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiç birinin sesi çıkmıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu zorlukların hepsinin üstesinden geleceğiz."

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.