Erdoğan: Sayın Obama ve Sayın Putin’e teklifim budur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeyinde DAEŞ’ten temizlenen bölgelerin uçuşa yasak bölge ilan edilmesi konusunda Obama ve Putin’le görüşme halinde...

Erdoğan: Sayın Obama ve Sayın Putin’e teklifim budur
Yayınlanma:
Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeyinde DAEŞ’ten temizlenen bölgelerin uçuşa yasak bölge ilan edilmesi konusunda Obama ve Putin’le görüşme halinde olduğunu söyledi.

Türkiye sınırında DAEŞ’ten temizlenen 90-95 ve 40-45 kilometrelik bölgenin uçuşa yasak bölge ilan edilmesi konusunda ABD Başkanı Obama ve Rusya Devlet Başkanı Putin’e teklifte bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu adımı atmanın gayreti içerisindeyiz. Şu anda mutabakat halindeyiz ve süreci de böylece çalıştırıyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin’deki G20 Liderler Zirvesi’nin ardından düzenlediği basın toplantısında Fırat Kalkanı operasyonuna değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir defa Suriye’nin kuzeyindeki bu operasyonlarımız Suriye’nin toprak bütünlüğüne Türkiye’nin bir müdahalesi değil. Cerablus bizim sınırımızdır, Cerablus’tan maalesef aylardır bizim topraklarımıza havan atışları, roketatarlarla atışlar yapılmaktadır. İşte en son bir düğünde ne yazık ki 14 yaşında bir çocuğun bedenine bombalar bağlanmak suretiyle düğünde patlatılmış ve bunun neticesinde 56 kişi ölmüştür. Bunlar 5 yaş grubuyla 29 yaş grubu arasında olanlar var, daha yaşlı olanlar var, 100’e yakın da yaralı var. Tabii ben bu ailelerin yaralılarını hastanede ziyaret ettim, onların hastanedeki durumlarını gördüm. Yani bu dayanılır, katlanılır bir şey değil. Bu olay bizim için kesin bir başlangıç olmuştur ve Cerablus’a Suriye’deki Cerablus’un halkı olan ılımlı muhaliflerle beraber girdik ve Cerablus’tan DAEŞ’i atmış olduk. Şu anda Cerablus’ta DAEŞ yok, tamamıyla boşaltıldı oralar. Şimdi oraya Cerablus’un kendi insanı yerleşti, nüfusu yaklaşık 100 bin olan Cerablus sakinleri artık güle oynaya çocuklarıyla oraya yerleşmiş durumdalar. Bu arada yeni bir hamle de Kilis’in karşısında Çobanbey-Rai denilen bir bölge var, oradan da girmek suretiyle, yine ılımlı muhaliflerle beraber, bizim 90-95, 40-45 km diye ifade ettiğimiz bölge de DAEŞ’ten temizlendi. Böylece bunlar Fırat’a kadar birleştirilmiş durumda. Artık gerek bizdeki bulunan Suriyeli vatandaşlar, gerekse Suriye’den iltica etmek isteyenler şu anda kendi topraklarında, kendi evlerinde daha huzurlu yaşama imkanını bulacaklar. Onlarla ilgili eğit-donatla ülkemizde eğitilmiş olan ılımlı muhalifler, gerekse orayı süratle uçuşa yasak bölge olarak ilan edilmesi ki sayın Obama’ya da teklifim budur, sayın Putin’e de teklifim budur. Bu şekilde koalisyon güçleriyle bu sağlanabilir. Bu adımı atmanın da gayreti içerisindeyiz. Şu anda mutabakat halindeyiz ve süreci de böylece çalıştırıyoruz” dedi. 'Mülteci sorununu çözebiliriz'
 Mülteci sorunu konusunda iyi bir sınav verilemediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Topraklarında 3 milyon Suriyeli ve Iraklıyı şu anda barındıran bir ülke olarak Türkiye, bu konunun en önde gelen muhataplarından biridir. 3 milyon mülteciye ev sahipliği yaparken bizim şu ana kadar yaptığımız harcama 12 milyar doların üzerindedir. Bunun yanında STK'larımızın yaptıkları harcamaları da ele aldığımızda 25 milyar dolara ulaşmaktadır” dedi.
Geçen seneki Antalya Zirvesi'nde Suriye'de güvenli bölge oluşturulması konusunu gündeme getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, “‘Bu 95 kilometre uzunluğunda, 40 kilometre kuzeyden güneye olmak üzere bir güvenli bölge oluşturmak suretiyle burada mülteci sorununu çözebiliriz, onları burada iskan edebiliriz’ diye ısrarla söyledik. Şimdi bu zirvede de bütün dostlarımıza bu konuyu açtık, kendilerine bunu söyledik. Hatta sadece o güvenli bölgede değil, aynı zamanda şu anda Türkiye'de değişik vilayetlerde bulunan Suriyeli mültecilerin iskanıyla alakalı çalışmaları da yapmak üzere hükümetimiz faaliyetlerine devam ediyor. Prensipte hemen hiç kimsenin karşı çıkmadığı bu teklifin hayata geçirilmesi konusunda üzüntüyle belirtmeliyim ki hiçbir ülke somut bir adım atmamıştır. Tam tersine Suriye krizi yeni ülkelerin sahaya inmesiyle daha da içinden çıkılmaz bir hal almıştır” diye konuştu. Suriye krizinin bir yandan ülke içinde can kayıpları ve terör örgütlerinin faaliyetlerini, diğer yandan da tetiklediği sığınmacı dramıyla dünyanın kanayan yarası olmayı bugün de sürdüğüne vurgu yapan Erdoğan, “Batı ülkelerinin, bilhassa sığınmacı sorununda takındıkları güvenlikçi ve hatta ırkçı tavır insanlık adına utanç vericidir. Şu an itibariyle Suriye'de öldürülenlerin sayısı 600 bini aşmıştır. 600 bin insanın öldürüldüğü bir yerde hala katil Esed’in görevinde kalmasını, durmasını savunmak bana öyle geliyor ki insanlık adına bizler için utanç vericidir. Mazlumlara kucaklarını açmaları gereken ülkelerin tam tersine sınırlarını kapatma telaşına girmelerini ibretle seyrediyoruz. Önümüzdeki dönemde bu meselenin külfet paylaşımı ve insani duyarlılıklar temelinde çözümü için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye, dışarıdan yardım gelse de gelmese de bu ev sahipliğini yapmaya devam edecektir. Suriye’den gelenlere de Irak'tan gelenlere de din, dil, ırk ayırımı yapmaksızın bu ev sahipliğini yapmaya devam edecektir, devam ediyoruz. Sorunun temeline inilmeden yani Suriye başta olmak üzere bölgedeki krizler çözülmeden mülteci meselesinin de kalıcı şekilde geride kalması mümkün değildir” şeklinde konuştu. “15 Temmuz'da Türkiye'nin başına gelen felaketin yarın hangi ülkede tekrar edeceğinin bilinemez”  Çin'in Hangzhou kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi sonrası basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan terörizm ve Türkiye’deki darbe girişimi konusuna değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörizm her geçen gün yeni biçimlere, yeni formlara bürünerek dünyayı tehdit etmeyi sürdürüyor. Türkiye'nin 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadığı darbe girişimi bir yönüyle de terörizmin ilk defa görülen yeni bir biçimidir. PKK, PYD, YPG ve DAİŞ gibi terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye, 15 Temmuz’da kendi ordusu içine gizlenmiş teröristlerin, askeri üniformaya bürünmüş teröristlerin, ne yazık ki milletin vergileriyle alınmış F16'larıyla, helikopterleriyle, tanklarıyla, toplarıyla kendi halkını öldürmeye tevessül etmiştir. Böyle bir saldırı karşısında, böyle bir darbe girişimi karşısında her meslekten, her kökenden, her meşrepten, ülkemizin her bölgesinden 241 vatandaşımız şehit olmuştur. 2 bin 194 vatandaşımız yaralanmıştır. Fakat ben milletimle iftihar ediyorum. Milletimle gurur duyuyorum. Zira 4-5 günlük tatil için ülkemin bir bölgesindeyken bu darbe girişimi olduğunda oradan sadece cep telefonuyla 4 ayrı televizyon kanalından halkıma seslendim. Kendilerini meydanlara çağırdım, kendilerini havalimanlarına çağırdım ve 81 vilayetimizde tüm halkımız meydanlara yürüdü, bunun yanında havalimanlarına yürüdü. Ben havalimanına indiğim anda sadece apronda ve terminal önünde on binlerce insan toplanmış orada bizi bekliyordu. Ama onlar F16'lardan korkmuyordu, onlar helikopterlerin yağdırdığı mermilerden korkmuyordu, onlar üzerlerine gelen tanklardan korkmuyorlardı. Hatta tankların altına kendisini atan gençler vardı, kadınlar vardı. Bundan dolayı parçalanan hanım kardeşlerimiz vardı. Bu bir demokrasi mücadelesiydi ve bu mücadeleyi onlar çok farklı bir şekilde verdiler. Milletimiz bu darbe girişimini püskürtmek suretiyle ülkemiz, inanıyorum ki dünya demokrasi tarihine yeni sayfalar açacak şekilde bir süreç başlattı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifalar diliyorum” dedi. Milletin cesareti ve dirayetiyle devletin hızla refleks vermesi sayesinde bastırılan darbe girişiminin terör örgütlerinin cüretlerini ne kadar artırabileceklerinin en çarpıcı örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ denilen bu örgütün, Türkiye dışında 170 ülkede daha faaliyet gösteren küresel bir şebeke olduğu unutulmamalıdır. Dini inanç, eğitim ve hayırseverlik gibi insani duyguları, ticari ilişkileri istismar ederek kendisine alan açan bu örgüte karşı tüm dünyayı duyarlı olmaya davet ediyorum. 15 Temmuz'da Türkiye'nin başına gelen felaketin yarın hangi ülkede tekrar edeceğinin bilinemez. Biz bir kez de buradan sizlerin huzurunda dostça uyarımızı yapıyoruz” diye konuştu. Teröristin iyisinin ve kötüsünün olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ ‘Senin teröristin kötü, benimki iyi’ olmaz. Teröristlerin hepsi kötüdür, teröristlerin hepsi lanetlidir. Bunların hiçbiri savunulamaz. Terör örgütleri arasında ayrım yapmak suretiyle eğer bir yerlere fatura çıkarılmaya çalışılıyorsa bilesiniz ki bumerang gibi yarın o döner aynı şekilde o ülkeleri de vurur. Bugün Türkiye'yi yakan ateşin, yarın bize karşı mücadele eden terör örgütlerinin arkasında kesinlikle durma gayretinde olanlara ulaşması kaçınılmazdır. DAEŞ'i, PKK'yı, PYD, YPG'yi, FETÖ’yü ayrı tutan anlayışı hep birlikte reddetmeli, tüm terör örgütlerine karşı ilkeli bir mücadeleyi derhal başlatmalıyız. Biz, ne pahasına olursa olsun, terörizmle mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürmekte kararlıyız. Gerek Cumhurbaşkanı olarak şahsım gerekse hükümetimiz bu konuda kararlıdır. Türkiye'nin Cerablus operasyonu bu konudaki kararlılığının ifadesidir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkemizde ilan edilen Olağanüstü Hal sadece, FETÖ yapılanmasıyla daha etkin ve süratle mücadele etme, bu doğrultuda gereken yeniden yapılanma çalışmalarını yürütme amacına yöneliktir” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.