Facianın ardından iş bulamayan madenci isyan etti haberi
Soma maden faciasının ardından maden şirketlerinde işe alınmadığını, tazminatlarının hâlâ ödenmediğini belirten Y.A., “Sabahleyin çocuğuma bir lira para veremiyorum. Bizi diri mezara gömdüler, keşke biz de ölseydik. Ne yapacağım ben. Biz ne yaptık. Benim
Soma’da Türkiye'nin en büyük maden faciası olarak hafızalara kazınan Soma maden kazasından 10 dakika erken çıkmasıyla hayatta kalan Y.A (46), verilen sözlerin tutulmadığını ve maden şirketlerinin kapılarının yüzlerine kapandığını savunarak, yaşadıklarına isyan etti. Facianın ardından ölen arkadaşlarına üzüldükleri için haklarını arayarak eylem yaptıklarını belirten Y.A., bu yüzden bütün maden şirketlerinin kendilerini işe almadıklarını öne sürdü. Maden yetkililerinin kameralara konuşanları işe almayacaklarını belirterek tehdit ettiklerini iddia eden Y.A., zor durumda olduklarını, 30 lira yevmiye ile bulabildiği işe gidip boyacılık yaptığını söyledi.
“YA ÖLECEKSİN YA DA HAKKINI ARAMAYACAKSIN”
Faciadan bu yana iki yıl geçtiğini ve iş bulamadıklarını belirten Y.A., şöyle konuştu:
“Burada 30 lira yevmiye ile çalışıyoruz. Bize vaat ettiler, ‘işe alacağız’ diye. Ne yazık ki iki yıldan beri hiçbir işe giremedik. Çünkü hakkımızı aradık, eylem yaptık, yürüyüş yaptık. Türkiye Kömür İşletmelerinin önünde 17 gün yattık, o yatanlardan biri de benim. Şimdi her gittiğimiz şirket yüzümüze kapıyı kapatıyor. Neden. Çünkü bu ülkede hakkını aramayacaksın kardeşim. Ya öleceksin ya da hakkını aramayacaksın.”
“ŞİRKETLER HAKKIMIZI ARADIK DİYE ALMIYORLAR”
Facianın ardından haklarını aramak için eylem yaptıklarını ve bu yüzden şirketlerin kapılarının yüzlerine kapandığını öne süren Y.A., sözlerini şöyle sürdürdü: “Cebimde 1 TL’ye toz maskesi almak için para yok. Bunlara mahkumum, Bu halde çalışıyoruz. Giremedik hiçbir yere. Benim gibi iki bin arkadaşım var şu an işe giremeyen. Şirketlere başvurduk. ‘Ne yazık ki siz giremezsiniz’ diyorlar. Bizi almıyorlar. Eylem yaptığımız için bütün kapılar bize kapalı şu an, kimse almıyor. Biz ne yapacağız. Benim evim kira, iki çocuğum var okuyan. Tek suçumuz hakkımızı aramak oldu."
“KONUŞAN DA MADENE ALINIYOR KONUŞMAYAN DA”
Maden faciasının ikinci yıldönümünde bir yandan törene katılmak istediğini belirten Y.A, bir yandan da artık mücadele etmekten bıktıklarını belirtti. İşçilerin işe yeniden girememe korkusuyla konuşmaktan çekindiğini aktaran Y.A, “Arkadaşlarımıza, ‘Gelin derdimizi anlatalım’ diyoruz. Gelen 15-20 kişi. İnsanlar hep kaçıyor. ‘Ben çıkmayayım televizyona, ben konuşursam işe giremem’ diyorlar. Ama şimdi onlar da giremedi. Konuşan da giremedi konuşmayan da giremedi. Bu saatten sonra ben ne kaybedeceğim ya” dedi.
Y.A., şirket yetkililerinin televizyona çıkarak konuşanları almayacaklarını söyleyerek tehdit ettiğini de iddia etti.
“OĞLUM ASKERDE, İKİ AYDIR EV KİRAMI VEREMEDİM”
Devletin kendilerine birçok söz verdiğini ancak yerine getirmede geciktiklerini savunan Y.A, şunları söyledi:
“Ne yapacağız biz. Hani bize verilen sözler nerede. ‘Bizim devletimiz güçlü bir devlettir, hiçbir madenci mağdur olmayacak.’ Nerede kardeşim. Ben iki yıldır mağdurum. Ne yapacağım ben bu ülkede? İşe gidiyoruz, işe almıyorlar. Maden açılsın diyoruz, bu sefer madeni açıyorlar ama konuşmayanları alıyorlar. Eylem yapmayanları alıyorlar. Biz ne yapacağız bu şekilde? Dağa çıkalım, hırsızlık mı yapalım? Bilmiyorum şu an çaresiziz. Burada bu tozun dumanın içinde 30 liraya çalışıyoruz, çalışmak zorundayız zaten. Ne yapalım, hırsızlık mı yapalım? Tazminatlarımızı alamadık. İki yıldan beri aldığım para iki bin lira. Benim 10 yıllık çalışmışlığım var. Daha 25-30 bin lira alacağım var. Hani nerede? Oğlumun bir tanesi askerde şu an biri lisede okuyor. Evimiz kira, ben iki aydır ev kirası veremedim.”
Maden faciasının yaşandığını günü hatırlamak bile istemediğini ve kendisinin 10 dakika erken çıkmakla kurtulduğunu belirten Y.A., 10 yıldır beraber çalıştığı yanındaki arkadaşını tanıyamadığını, her birinin yandığını söyledi.
“ÖLÜMÜ BİLE BİLE YAŞAMAK İÇİN MADENE GİRMEM LAZIM”
Maden ocağında yaşadıklarına rağmen para için tekrar madende çalışmaya razı olduğunu dile getiren Y.A., sözlerine şöyle devam etti: “Çalışacağım başka çarem yok çalışacağım. Çalışmak zorundayım. Burada aylık bin liraya çalışmaktansa madende 3 buçuk bin liraya çalışmaya razıyım. Çünkü mecburum. Şartlar biraz daha iyileşti artık. En azından sadece para için gireceğim yer altına. Şu an en düşük madenci maaşı 3 bin lira. Bunun için gireceğim. Ölümü bile bile gireceğim, çünkü yaşamak için girmem lazım.”
“DİRİ DİRİ MEZARA GÖMDÜLER, KEŞKE ÖLSEYDİK”
Sabahları çocuğunun cebine 1 lira bile koyamadığını ifade eden Y.A, isyan ederek suçlarının ne olduğunu sordu. Diri diri mezara girdiklerini belirten Y.A., sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu an bizi diri mezara gömdüler. Çoğu arkadaşım benim gibi düşünüyor. Keşke biz ölseydik. Böyle yaşamak mı olur ya. İşe geliyorsun bütün kapılar kapalı. Ne yapacağım ben. 20-30 liraya akşama kadar çalışıyorum ya. Sabahleyin çocuğuma bir lira para veremiyorum. Biz ne yaptık. Suçum ne söyler misiniz. Benim gibi düşünen iki bin madencinin ne günahı var.”
“HANİ VERİLEN SÖZLER NEREDE, TAZMİNATIMI VERSİNLER”
Sorumluların hâlâ tazminatlarını ödemediğini iddia eden Y.A., devlet yetkililerine seslendi. Sadece hakkını istediğini belirten Y.A., “Benim saçlarım ağardı. Ben yeraltına 10 yılımı verdim. Ömrümden ömür gitti. Ben hiçbir şey istemiyorum kardeşim, benim hakkımı versin devlet. Ben 10 yıl çalıştım benim tazminatımı versinler. Bize verilen söz nerede. Önce bunun hesabını versinler sonra gelip konuşsunlar. Ben 30 liraya onun bunun ağzının kokusunu çekiyorum. Ben 10 dakika çay içemiyorum burada” ifadelerini kullandı.
“SADECE 13 MAYIS’TA HATIRLANIYOR, YARIN UNUTULACAK”
Soma’nın sadece 13 Mayıs’ta hatırlandığını geri kalan günler unutulduğunu savunan Y.A., “Yarın 14 Mayıs Cumartesi. Yarından sonra Soma yine unutulur, açık konuşayım. Biz isteriz ki her gün Soma gönülde kalsın. Her gün Soma’ya birileri gelsin, bizim derdimizi dinlesin. Benim gibi iki arkadaşım var. Sadece bin arkadaşım Soma’dan göç etti gitti. Neden. Çünkü iş bulamadılar burada. Biz her zaman doğruları konuşuyoruz, her zaman hakkımızı arıyoruz. Ama ne yazık ki biz konuştukça biz beter oluyoruz kardeşim” diye konuştu.
HALİL KARAHAN - MİHRAP DÜZÖZ - YILMAZ SARIPINAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.