Feyzioğlu: Çavuşoğlu gerçekleri söylemiştir
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Fransız parlamenter arasında geçen diyalogla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Fransız parlamenter arasında geçen diyalogla ilgili olarak, "Sayın Çavuşoğlu Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'dır ve gerçekten de anlamak istemese de bazı zihinler gerçekleri söylemiştir. Yani bazılarının yüzüne ayna tutmuştur" dedi. Feyzioğlu, İstanbul'da devam eden seçim tartışmasıyla ilgili de, "Yüksek Seçim Kurulu'nun işi artık bir an önce bitirmesi lazım diye düşünüyorum" diye konuştu.
Feyzioğlu, Nevşehir'de ilk defa düzenlenen Türkiye Barolar Birliği Orta Anadolu Genişletilmiş Bölge Toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Nevşehir Barosu Başkanı Avukat Necmi Öncül'ün şahsında tüm Nevşehir Barosu'na teşekkür eden Feyzioğlu, "Çünkü Orta Anadolu Bölgesi'ndeki baroların toplantısını yanlış hatırlamıyorsam herhalde 10 yıldır ilk defa bir baromuz üstlendi. Orta Anadolu'da böyle bir toplantı hiç yapılmamıştı. Diğer bölgelerde sürekli oluyordu ama ilk kez böyle güzel bir birlikteliği Orta Anadolu'da da sağladık. Çok önemsiyorum. Türkiye Barolar Birliği Türkiye'de diyalogla herkesin aynı paydada buluşabileceğini ispatlayan çok önemli bir örgüttür. Çok önemli bir yargısal yapıdır. Orta Anadolu'da elbette bu anlamda bizim en önemli yapı taşlarımızdan birisi. Ben Necmi başkana çok teşekkür ediyorum bu birlikteliği sağladığı için" diye konuştu.
Yargıyı en ileri en güvenilir hale getirmemiz lazım
Türkiye'nin yargı reformu sürecini konuşması gerektiğini kaydeden Feyzioğlu, "Olması gereken gündem artık yargı reformunu konuşmamız. Ekonomimizi düze çıkarmak için, Türkiye'ye yerli yabancı yatırımların gelmesini sağlamak için, bu ülkenin yargısını dünyanın en ileri, en güvenilir yargılarından biri haline getirmesi lazım" dedi.
Taleplerini sıraladı
Yargı reformu stratejisini Adalet Bakanlığı ve ilgili tüm kurumlarla ortak çalışarak belli bir noktaya getirdiklerini kaydeden Feyzioğlu, "Artık açıklanma aşamasında. Önümüze bakalım istiyoruz. Yani yolu yürüyelim bu işi bitirelim istiyoruz. Hukuk alanındaki mesleklere girişte bir an önce sınavın gelmesini bekliyoruz. Adil yargılanma hakkının güçlendirilmesi noktasında çok önemli adımların atılmasını bekliyoruz. Vatandaşlarımızın avukatlık hizmetine çok daha kolay ve daha az masrafla ulaşabilmelerini teminen KDV'de indirim bekliyoruz avukatın yardımından yararlanmak için. İşçi kardeşlerimizin dava şartı olan arabuluculukta haklarından mahrum olmalarını önlemek adına baroların, biz avukatların talep eden her işçiye avukat tayin etmesine ilişkin bir düzenleme önerimiz var. Onun artık yasalaşmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu gerçekleri söylemiştir
Feyzioğlu, bir gazetecinin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Fransız parlamenter arasında geçen diyalogu sorması üzerine şu değerlendirmede bulundu:
"Sayın Çavuşoğlu Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'dır ve gerçekten de anlamak istemese de bazı zihinler gerçekleri söylemiştir. Yani bazılarının yüzüne ayna tutmuştur. Türkiye'ye hiçbir devletin tepeden bakıp soykırım yaptın diye saldırmaya hakkı yoktur. Onlar Afrika'da yaptıkları soykırımların hesabını versinler. Onlar Türkler soykırıma uğrarken kafalarını başka yere niye çevirdiklerini anlatsınlar. Bosna'daki, Kosova'daki etnik temizliklerde neredeydi Avrupa onları söylesinler. 1915'te ve öncesinde Türkiye'nin son derece haklı gerekçelerle devlete karşı ayaklanmış bir grubu bulundukları yerden Rus ordusu ile işbirliği yapmalarını önlemek için başka bölgelere kaydırmak zorunluluğunu soykırım olarak anlatmasınlar. O günün şartlarında eğer böyle bir ayaklanma olmasaydı, hiç kuşkusuz Osmanlı'da böyle bir tedbir almak zorunda hissetmeyecekti kendisini. İstanbul'da, Ege'de, hatta burada Kayseri'de böyle bir tehcir olmuş mudur? Demek ki bir sebebi vardır. Rusların nüfus bölgelerinde olan Ermeni ahalisinden provokasyonlara kanıp ayaklanma girişiminde bulunanlarla ilgili Osmanlı Devleti tedbir almak zorunda kalmıştır. Peki, Fransızların Cezayir'de soykırımı uygularken gerekçesi nedir? Hangi zorunlulukla Cezayir halkına eziyet etmişlerdir, işkence etmişlerdir. Bıraksınlar Allah aşkına. Bu tamamen başka bir projenin parçasıdır. Türkiye'nin yalnız bunlara vereceği en etkili cevap nedir biliyor musunuz? Yargısını düzeltmek ve ülkeyi her anlamda bir refah ve huzur toplumuna dönüştürmek. Bunlar ne zaman biz kendi içimizde sıkıntıya düşersek kafalarını kaldırırlar ama kendi içimizdeki sıkıntıları çözmenin yolu demokrasiden geçiyor. Demokrasinin tüm kurumlarını eksiksiz şekilde işletelim. Bakın görüyorsunuz hemen harekete geçiyorlar."
YSK'nın artık bitirmesi lazım
Feyzioğlu, tartışması süren İstanbul seçimleriyle ilgili soruya da şu yanıtı verdi:
"Biz bu konuda çok sayıda açıklama yaptık. Bazı basın yayın organları gördü, bazıları görmedi ama sürekli yapıyoruz. Türkiye Barolar Birliği ve barolarımız dedikodu ile hareket etmiyor. Bir belge, bir bilgi veya bir ilgili bir siyasetçinin kendi gözlerimizle görüp, duyduğumuz bir konuşması üstüne yorum yapabiliyoruz. Yüksek Seçim Kurulu süreci götürüyor. Ancak çok açık tüm zihinleri berraklaştıran bir cümle kurmak gerekirse; Türkiye'de seçimden sonra seçmen listelerinin tartışmaya açılması, gelmiş, geçmiş ve gelecek tüm seçimleri tartışmaya açar. Dolayısıyla demokrasinin burada tartışılmasını isteyenlerin eline çok suistimal edilecek bir malzeme verilmiş olur. Dış basını da takip edin. Şu anda Türkiye'nin içinde malzeme bulup Türkiye'nin tamamen başka bir yapıya dönüştüğünü, seçimlerin de ortadan kalktığını çok yüksek sesle ileri süren yayınlar yapılmakta ve düşünceler ortaya konmakta. Dünyada Türkiye aleyhine bir algı oluşturuluyor. Bu algının Türkiye'ye zararı büyük olur. Yatırım noktasında büyük olur Türkiye'ye. Türkiye'nin askeri, ekonomik her türlü girişimlerinde engel çıkartır karşımıza. O yüzden malzeme verir başkalarına. O yüzden bir an önce şu sayım, döküm işlerinin hepsinin bitmesi lazım. Yüksek Seçim Kurulu'nun işi artık bir an önce bitirmesi lazım diye düşünüyorum. Yüksek Seçim Kurulu da çırpınıyor. Herkes de ona saldırıyor. Bir güvensizlik de değil de, süreci yakından izleyerek ve YSK'nın en sonunda doğruyu yapacağına biz hukukçular olarak inanarak yürüyelim. Siyasetçilerden çok açık beklentim, seçimde kesinleşmiş olan hususların tekrar tekrar tartışmaya açılmasının Türkiye'de demokrasiye çok ağır darbe vuracağı. Siyasetçi demokrasiye zarar vermek noktasında olursa kendi zarar görür. Siyasetçinin çıkışı zaten demokrasidir. Demek ki bizim seçimleri tartışılır hale getirmemiz lazım. Ben bunu açıkçası seçimlerden önce sandıklarda şaibe var, iktidar partisi sandıklarda sahte seçmenler yazıyor vs. gibi sosyal medya dedikoduları karşısında da söylemiştim. Bundan en çok zararı muhalefet görür demiştim. O zaman da birileri saldırmıştı, başka kanattan saldırmıştı. Şimdi de seçimler olup bittikten sonra kesinleşmiş olan seçmen listelerinin tartışmaya açılması sadece seçimi kaybeden, kazanan noktasında etki etmez. Türkiye'de seçim kavramına ve demokrasiye zarar verir. Bunu dikkate alırsak ve YSK' ya güvenirsek bir an önce bitmesini bekleyelim. Sonucu göreceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.