Fil hastaları için yeni umut ışığı
Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın, halk arasında fil hastalığı olarak bilinen lenfödem hastalığının son yıllarda mikrocerrahinin gelişmesi ile tedavisinin mümkün olduğunu belirterek, "Türkiye’de de başladı ve önümüzdeki yıllarda merkezler artacaktır" dedi.
Halk arasında fil hastalığı olarak bilinen lenfödem, yani lenf ödemi dolaşım sistemindeki bozukluk nedeniyle proteinden zengin içerikli sıvının dokuda birikmesi sonucu oluşan bir hastalık. Lenf sıvısını taşıyan lenf kanalları ile lenf düğümlerinin doğuştan ya da sonradan hasara uğraması sonucu daha çok kol, bacak ve gövdede oluşan hastalık, etkilenen bölgede şişlik, ağırlık, sıkılık hissi, ağrı ve enfeksiyonlara yatkınlık belirtileri oluşturuyor. Lenf ödemine meme kanseri olan hastaların tedavileri sırasında ya da sonrasında sıklıkla karşılaşılıyor.
6 ay önce Tayvan’da ve iki ay öncesi Türkiye’de dünyada ilk kez boyun bölgesinde var olan lenf düğümleri, mikrocerrahi yöntemi ile gerek bacak, gerek genital bölgede oluşan lenfödem hastalığı için damarlı olarak transferi gerçekleştirildi. Bu ameliyatlarda taşınan lenf düğümleri sonucunda etkilenen bölgelerde başarılı derecede lenfödemin giderilmesi amaçlandı.
Henüz 3 ay geçmesine rağmen Türkiye’de yapılan ameliyatlarda hastalarda gayet olumlu sonuçlar elde edildi. Hastalık hakkında İhlas Haber Ajansı’na bilgi veren Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın, "Son yıllarda mikrocerrahinin gelişmesi ve üzerine süper cerrahinin de gelişmesiyle artık bu hastalığın tedavisi mümkün. Atardamar, toplardamar ve atık sistemimiz var. Bu atık sisteminden çıkan atığı da lenf sistemi topluyor. Bu sistemde meydana gelen hastalık. Dolayısıyla biz mikrocerrahi ile lenf düğümleri naklederek bu hastalığı tedavi edebiliyoruz" şeklinde konuştu.
Hastalığa etken faktörleri anlatan Prof. Dr. Karaaltın, hastalığın ameliyatlara veya enfeksiyonlara bağlı olarak meydana çıkabileceği gibi genetik yatkınlıktan da kaynaklanabildiğini dile getirdi. Hastalığın tedavisinin dünyada çok sayıda merkezde yapıldığını ifade eden Karaaltın, Türkiye’de de artık tedavinin başladığını ve önümüzdeki yıllarda merkezlerin artacağını söyledi. Prof. Dr. Karaaltın, "Hastalarımız umutsuzluğa kapılmasın ve bilime güvensinler. Erken teşhis de çok önemli, ilk evrelerde yapılan tedavilerde daha çok başarı elde ediliyor" dedi.
"UMUT HEP VAR"
Lenfödem hastası olan Tokatlı 35 yaşındaki Kurtuluş Eroğlu ise, tedavi ile hastalığı nasıl yendiğini anlattı. Üç kardeşin en büyüğü olan ve hayat dolu bir çocukken 12 yaşında salıncaktan düşmesiyle hastalığının ortaya çıktığını ifade eden Eroğlu, bu hastalığı kendisinde ortaya çıkmasından önce tanımadığını kaydetti. Eroğlu, "Düştükten sonra ayağımda hafif şişmeler başladı ve zamanla büyüme arttı.
Uzun yıllar tanı konulamadı, 12 yaşından 34 yaşıma kadar bu şekilde bir hayat geçirdim. Yapmak isteyip de yapamadığım çok şey oldu. Kıyafet konusunda mesela etek giyemiyordum, tek taraflı şişme olduğundan ayakkabı sıkıntısı yaşadım. Mehmet hocayla tanıştıktan sonra tanı konuldu ve bana ameliyat olmam konusunda bilgi verdi. Başta endişelerim vardı, diğer hastalara ulaştım, iyi sonuçlar olduğunu görünce ben de ameliyat olmaya karar verdim. Hiçbir hastalık umutsuz bir vaka değildir. Bana ’sen umutsuz bir vakasın’ denildiğinde dünyanın başıma yıkıldığı çok oldu hastanelerde" diyerek, kendisi gibi endişesi olan hastalara, "Her şeyin mutlaka bir çaresi vardır. Umut hep var" şeklinde mesaj verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.