Gazi Mehmet Lütfü Arslan: “Vatan için fedakârlık yapmak en büyük gururum"
Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Lütfü Arslan, Gaziler Günü’nün önemini ve hayat hikâyesini anadolugazete.com.tr’ye anlattı. 12 Mayıs 1998 tarihinde Güneydoğu gazisi olan Arslan, şehitlikten sonra gelen gazi ünvanının kendisi için bir gurur olduğunu söyledi.
ÖZEL HABER: BÜŞRA SAĞLAM
Güneydoğu Bölgesinde vatani görevini yerine getirirken mayına basarak sağ bacağını kaybeden Mehmet Lütfü Arslan, bu nedenle gazilik ünvanına ve devletin verdiği Devlet Övünç Madalyasına sahip. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi olan Arslan, yaşadığı zorluklara rağmen gazilik ünvanının kendisi için büyük bir onur olduğunu ifade etti.
"19 EYLÜL GAZİLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN"
Ülkesine hizmet etmekten gurur duyduğunu bildiren Arslan, bu anlamlı günde tüm gazilere saygı ve minnet dileklerinde bulunarak, “Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, ebediyete intikal eden tüm gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Ülkenizin bağımsızlığı ve varlığı için mücadele eden tüm gazilerimize şükran ve minnet borçluyuz. Kahraman gazilerimiz, siz de ve vatanın en büyük onuru ve gururusunuz. 19 Eylül Gaziler Günü'müz kutlu olsun. Şehitlerimiz ve gazilerimiz fedakârlıkları sayesinde bu topraklarda huzur içinde yaşıyoruz.” dedi.
“ORTAOKUL VE LİSE ÖĞRENCİLERİ ŞEHİT VE GAZİ AİLELERİNİ TANIMIYOR”
19 Eylül Gaziler Günü ile ilgili açıklamada bulunan Arslan, geçmiş yıllara bakıldığında toplumun bu özel güne karşı daha duyarsızlaştığını hatırlatarak, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ortaokul ve lise çağındaki öğrencilerin şehit ve gazi ailelerinden haberi yok. Daha önce Milli Savunma Bakanlığı müfredatında yer alan ‘Milli Güvenlik’ dersi vardı. Ortaokuldan üniversiteye kadar bu ders devam etsin. Şehit ve gazilerin tanımını, nasıl gazi ve şehit olduğunu öğreten ve onların ailelerine sahip çıkılması gerektiğini anlatan bir dersin müfredata eklenmesini istedik. Biz bu talebi Milli Eğitim Bakanlığına söyledik. Ama ne yazık ki, son yıllarda biraz daha arka plana atıldık.”
Bu konuda ailelerin de bilinçlenmesi gerektiğine dikkati çeken Gazi Arslan, bir anısını ise şöyle anlattı:
“Geçmiş zamanda 5 gazi arkadaşımızla birlikte bir liseye gitmiştik. Çocuklar bize omuz atarak yüzümüze bile bakmadan okulun içine girdi. Biz o okulda 3 saat söyleşi yaptık. Çıkışta hepsi hüngür hüngür ağladı. Çünkü şehit olanların yanında biz vardık. Söyleşide; onların nasıl gazi ve şehit olduklarını, ülkemizin korunması için şehitlerin ve gazilerin ne büyük fedakârlıklar yaptığını anlattık. Şehit çocuklarının nasıl babasız büyüdüğünü, gazilerin protez kullandığını ve birçoğunun psikolojisinin bozulduğunu dile getirdik. Biz bunları anlattıktan sonra, çıkışta hepsi elimizden öptü.”
“GAZİ OLACAĞIMI RÜYAMDA GÖRDÜM”
Nasıl gazi olduğunu ve gazi olduktan sonraki süreci ise Arslan, şu şekilde anlattı:
“Ben gazi olacağımı rüyamda gördüm. İki gün önce bastonla bir devlet dairesine gidiyordum ve bu rüyayı tim kaptanına anlattım. O da bana ‘vurulabilirsin dikkatli ol’ dedi. Şırnak Şenoba’da Hilalbaşı mevkisinde görev aldığımız sırada karanlıkta mayın tarlasına bastım ve yaklaşık 2 metre fırladım. Yere düştüğümde ilk işim silahımı bulmak oldu çünkü çatışma halindeydik. Aslında ben vurulduğumu anladım ama nasıl vurulduğumu bilmiyordum. Daha sonra komutanım bağırarak, ‘Ne oldu, vurulan sen miydin’ diye sordu. 17 kişinin arasında komutan sadece bana sordu. Ben de ‘Evet ben vuruldum ve ayağım yok’ dedim. Ayağıma turnikeyi 2 saat boyunca kendim yaptım. Sonrasında 8 ay boyunca tedavi sürecim oldu ve sonunda protez takıldı. Vatana can feda düşüncesi beni ayakta tuttu. Gazi ünvanını aldıktan sonra boş duramadım, insanlara hizmet vermek için bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm ve derneğe katıldım, şu anda da bu konumdayım.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.