Güz mevsimi

On bir ayın sultanı Ramazan-ı şerif ne çabuk geçti. Son günlerini yaşıyoruz. Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu azaptan kurtuluş olduğu müjdelenen...

Güz mevsimi
Yayınlanma:
Güncelleme:

On bir ayın sultanı Ramazan-ı şerif ne çabuk geçti. Son günlerini yaşıyoruz. Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu azaptan kurtuluş olduğu müjdelenen ve hızla akıp gitmekte olan bu günlerde kurtuluş umuduyla ve Ramazan’ın şefaatçı olması dileğiyle bayrama hazırlanıyoruz. Bu arada ömür sermayemiz tükenmekte, genç-ihtiyar her kes mukadder sona doğru biraz daha yaklaşmaktadır. Mukadder son ecelimiz meçhul olduğu için, hiç kimse ne kadar kaç gün, kaç saat ömrü kaldığını bilemediğinden, hesabını iyi yapmak ve hazır bulunmak zorundayız. Bugün genç olanlar, Mevlâ ömür verirse bir gün yaşlanıp ihtiyar olacaklar. Sürüp giden bir kervan yolculuğu var. Devamlı sevkiyat var. Bu gerçeği görmezden gelip, gözümüzü kapatarak bu iki kapılı handa bâki kalamayız. Tabiri câizse koca bir gerçek var. O da GÜZ MEVSİMİ diyebileceğimiz ihtiyarlık. Evet ihtiyarlık, güz mevsimi veya akşama en yakın olan İKİNDİ VAKTİ… Geçen yıllar içinde yıpranan vücudumuz bize, kabir tarafına doğru bir rampadan âdeta yuvarlanırcasına indiğimizi söylüyor. Ömür dediğin ne ki? Çabucak geçiverir. Birçoğumuz çabucak geçiveren gençlik hülyâlarından sonra, ihtiyarlık alâmet ve ikazlarıyla yüz yüze bulunuyoruz. Her ne kadar kimilerimiz gaflet içinde bu gerçeği göremiyorsa da, berzah âlemi kabir, önümüzdeki ilk uğrayacağımız duraktır. Başta âlemlere rahmet sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ve onun vârisleri olmak üzere, tüm Enbiyâ, Evliyâ, Sâlihler, şehitler ve topyekün mü’minler orada değil mi? Hz.Âdem’den buyana hep oraya akın etmiyorlar mı? Eğer irtihal etmeden cennet ve cemâl-i İlâhî’ye kavuşmak mümkün olsa idi, iki cihan serveri Efendimiz (s.a.v.) gitmemesi gerekirdi. İnsan ihtiyarladıkça dünyayı boş ve fâni hissetmeye başlar. Yıpranan bünyesiyle birlikte, dünyada sevdiklerinden ayrılma vaktinin geldiğini anlaması için, insanın bedeni gibi, ruhunda da ciddî değişimler meydana gelir. Ancak o ayrılık hissi, müminlere bir rahmet-i ilahî olarak, Mevlâsına kavuşma arzusuyla teselliye dönüşür. Rabbimizin hudutsuz affını, rahmetini, lütuf ve ihsanını düşünen mü’minlerde, ölüm endişe ve hüznü, yerini ümitvâr olmaya bırakır. Çünkü onlar ölüm döşeğinde meleklerin refakatinde cennetteki makamını görüp, hayran hayran seyrederek acı duymadan kolayca ruhunu teslim eder. Netice itibariyle, genç yaşlı her kes, bu dünyayı göz kamaştırıcı muntazam bir şehir, veya bir saray gibi görmeli, burada gelip geçici müsâfir olduğunu, ebedî ve sermedî olanın âhiret âlemi olduğunu aklından çıkarmamalı. Öyleyse gelin, müsâfirliğin er veya geç biteceğini, bir gün asıl ikametgâhımıza göçeceğimizi, oradaki ebedî nîmetleri ve hepsinin ötesinde müşerref olacağımız CEMÂL-İ İLÂHİYİ düşünelim. Kulluğun icaplarını yerine getirelim. Hak yoldan ayrılmadan Resûlüllah’ın vârislerinin izinden gidelim, bid’at ve dalâlete sapmayalım, tevbe-istiğfârı eksik etmeyelim. Böylece dünya ve âhiret saadetine ereceğimiz için ölüm, bir odadan öbür odaya geçmek gibi kolay olacaktır. Kâmil mü’minler zaten ölü sayılmazlar, onlar bir evden diğer eve göçmüştür. Büyük âlim ve mütesavvıf Aziz Mahmud Hüdâî’ye kulak verelim: Kim umar senden vefâyı, yalan dünya değil misin? Muhammedü-l Mustafâ’yı, alan dünya değil misin? Kasd edip halkın özüne, toprak doldurup gözüne, Ehl-i gafletin yüzüne, gülen dünya değil misin? Yürü hey vefâsız yürü, sensin hod bir köhne karı, Nice yüz bin erden geri, kalan dünya değil misin? Eğer şâh-u eğer bende, her kişiyi salan bend’e, Kimse mekân tutmaz sende, viran dünya değil misin? Kimisini nâlân edip, kimisini giryân edip, Âhir-i kâr üryan edip, soyan dünya değil misin? Sihrile donatıp kendin, meydana salan semendin, Âleme mihnet kemendin, salan dünyâ değil misin? İşin gücün daim yalan, çok kişiden arta kalan, Nice kere boşalarak, dolan dünya değil misin? (Aziz Mahmud Hüdâî)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.