Hayatın zorluklarını küçük yaşta yaşadım

  Kırşehir’in yetiştirdiği aşık, ozan, yazar ve şair Necati Ege, hayatın bütün zorluklarını yaşadığını ifade ederek, “Başımızda babamız...

Hayatın zorluklarını küçük yaşta yaşadım
Yayınlanma:
Güncelleme:

  Kırşehir’in yetiştirdiği aşık, ozan, yazar ve şair Necati Ege, hayatın bütün zorluklarını yaşadığını ifade ederek, “Başımızda babamız olmadı onu küçük yaşta kaybettim Onun için hayatın zorluklarını göğüslemek için küçük yaşta iş hayatına atıldım. Değişik işlerde çalıştım. Bundan büyük mutluluk ve gurur duyuyorum” dedi.   “Maşallah! Taşından mı, toprağından mı, havasından mı, suyundan mı?” der ve kendimizce hayranlığımızı bir türlü netleştiremeyiz. İşte ilimiz Kırşehir ‘âşık, şair, ozan ve yazar’ yönünden oldukça bereketli… Rabbim sayısını artırsın diyor; ünlü-ünsüz, eser vermiş-vermemiş, ulaşabildiğim tüm gönül dostlarını takdim etmeye ve bu dostlarımızın bilinmeyen yönlerini de tanıtmaya devam ediyorum. *Tanışalım mı. Kimdir Necati Ege. Kısaca lütfen? 1962 yılında Mucur’un Susuz Köyü’nde doğdum. İlkokulu köyümde bitirdim. Başımızda babamız olmadığından, hayatın zorluklarını göğüslemek için küçük yaşta iş hayatına atıldım. Değişik işlerde çalıştım. Şiir yazmaya da küçük yaşlarımda başladım. Evli ve üç çocuk babasıyım. *Kendi-kendinizi değerlendirseniz,  doğal bulur musunuz? Mevlâna Hazretlerinin dediği gibi: “Olduğum gibi görünüp, göründüğüm gibi olmaya” gayret ederim. *Aynaya bakınca ne düşünürsünüz. Kendinizi sorgular, yargılar mısınız? Ayna dersek; bence iki ayna vardır. 1. Bildiğimiz cam ayna. 2. Gönül aynası: Ben bunların her ikisine de bakarım. Baktığımda gönlüm neyi görmek isterse onu görürüm. Genellikle her bakışta mutlaka güzel şeyler düşünür, güzel şeyler görmeye çalışırım. Her ne kadar kendini beğenmiş olmasam da neticede ben de bir insanım; bazen kendimi yakışıklı ve olgun bulurum. *Köy kökenli birisiniz. Hayvan, tabiat, ağaç, çiçek size ne çağrıştırır? Benim sadık yârim diyen Âşık Veysel gibi toprağı ve çiçeği bütün bitkileri çok kelimesi az kalmak şartıyla severim. Yunus’un da dediği gibi, Yaratılanı hoş görürüm, yaratandan ötürü. Cenab-ı Hakk hayvanı, tabiatı, dahası her şeyi sebepsiz yaratmaz. Rabbimin rızasına ermek için severim. *Şiir, edebiyat gibi eğitim-kültür sözcüğünden etkilenmemeniz mümkün değil dersem; bize ne söylersiniz? Şairliğim var biliyorsunuz.2015 yılı sonunda “Bilmek İstersen” isimli ilk şiir kitabım yayımlandı. Edebiyatla aram iyi. Ne bulursam okurum. *Şairler ve Âşıklar genelde çalıp söylerler… Musikiyle aranız nasıl.  Türkü söyler misiniz? Hani müzik ruhun gıdasıdır denilir ya ben de her insan gibi bazen söylerim. Kendi kendime uzun hava ve arabesk söylediğim olur. Amma öyle derinden bir ilgi değil benimkisi. *Bir fıkra anlat dersem; bize kısaca ne anlatırsınız? Nasrettin Hoca saz çalarken sazın bir yerine elini koymuş, hiç bırakmıyormuş. Öbür eliyle de tezeneyi saza vurup duruyormuş. Hoca “Saz böyle mi çalınır? Öbür elin neden aynı yerde duruyor?” deyince Hoca: “Ellerini sazın üstünde durmadan gezdirenler aradıklarını bulamadılar. Halbuki ben aradığımı buldum ve yakaladım. O nedenle tuttuğumu bırakmıyorum. Onlar benim tuttuğum yeri arıyorlar.” demiş. *Olmazsa-olmaz kurallarınız var mı? Fazla kuralcı değilim. Yani Uyaroğluyum. *Yöremiz şair ve yazarlarından beğendiğiniz, etkilendiğiniz var mı? Yöremiz şairlerden Âşık Derviş Ekim’i beğeniyorum. Kültür yazarımız Duran Erdoğan’ da yine yazdıklarıyla beğendiğim yazarımız. (Yüzüme karşı böyle bir iltifat yapılmasına biraz şaşırdım!) *İçki, sigara başta olmak üzere ve sair bağımlılıklarınız var mı? Sadece sigaraya bağımlılığım var. Bu meretten kurtulmak için de çaba ve gayret gösteriyorum. *İnternet, akıllı cep telefonu, televizyon sizce nedir, ne değildir? İnternet, cep telefonu,  televizyon gibi kitle iletişim araçları dünyaya açılan penceredir. Faydalarının yanında elbette zararları da var. Yokluğu da varlığı da anlayacağınız dert. *“Samimiyet ve öfke” dersem; bu iki kelimeyi nasıl tanımlarsınız? Samimiyet: İnsanları sevmek. Ben insanları severim. Benim çok samimi bir yapım var. Öfke’ye gelince: “Öfkeyle kalkan zararla oturur” denilir ya, öfkeme hakim olmaya çalışırım. *“İyi ki” dediğiniz çok olmuştur. En çok ne dersiniz? İyi ki, sağlıklı, akıllı, hoş görülü, sakin, bir insan olmuşum. *“Keşke” deyip, hayıflandığınız, pişmanlık duyduğunuz bir tavrınız,  huyunuz yok mu? “Keşke” sigarayı hiç kullanmasaydım, “keşke” daha sabırlı olsaydım dediğim çok olmuştur. *Zengin misiniz? Çok şükür gönlü zenginlerdenim. *Neden korkarsınız? Yaratanımın Ben’den razı olmamasından korkarım. Bir de Ondan korkmayandan korkarım. *Sizce mutlu ve mükemmel bir yaşantının sihirli formülü var mı? Bulduğumla yetinmek ve şükretmek bana yetti, hatta arttı bile. *“Kaza ve kader” sizce nedir? Tanımlar mısınız? Kaza ve kadere inanır ve iman ederim. *Ölüm ve ölümsüzlüğü tarif eder misiniz? Ölüm: Bu dünyada ömrü tamamlamaktır. Ölümsüzlük ise, gerçek âlemde yeni bir hayata başlamaktır. Ben böyle düşünüyorum. *Tek kelimeyle Atatürk kimdir, Atatürkçülük nedir? Türklerin atasıdır. Atatürkçülük: Atanın yolunda,  izinde gitmektir, milliyetçiliktir. *Röportajın sonuna geldik: bir kıtalık şiirinle veda edelim. Ne okuyacaksınız? Gel sevdiğim seninle mutlu olalım Bir ömür boyunca böyle kalalım Ayrılık çekilmez, ayrılmayalım Kısa bir ömürdür hayat dediğin *Sevgili Necati Ege, bu röportaj için bana zaman ayırdınız. Çok teşekkür ederim. *Bana bu fırsatı verdiğiniz için esas ben size teşekkür ediyorum Duran abiciğim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.