Meydanlar orduya vurma şenliğine dönmesin!

Türkiye’nin uçak düşürme olayının ardından en güçlü komşusu Rusya ile ilişkilerini düzeltme yoluna sokması, batılı müttefiklerin ve özellikle...

Meydanlar orduya vurma şenliğine dönmesin!
Yayınlanma:
Güncelleme:

Türkiye’nin uçak düşürme olayının ardından en güçlü komşusu Rusya ile ilişkilerini düzeltme yoluna sokması, batılı müttefiklerin ve özellikle ABD’yi kaygılandırıyor. Bu nedenledir ki oyun içinde oyun ülkemiz üzerinde tezgahlanıyor. Türkiye’nin Rus uçağını sınır ihlali yaptı diye düşürmesinin arkasındaki gerçek aydınlandıkça iki ülke arasındaki buzlar eriyerek her iki ülkenin de yararına olacak şekilde gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. Batılı müttefiklerin endişesi bu dostluğun ileride ŞANGHAY beşlisine Türkiye’nin de katılabileceği kayıptan dolayı doğacak endişeden kaynaklanmaktadır. Böyle bir kuşku yaratılmış olsa bile Türkiye, batı ya AB’ye ve onun yasalarına olan yönünü sürdürerek, Türk-Rus dostluğunu ve ilişkilerini hızla geliştirmesi aklın ve çağın gereği olacaktır. Türkiye’yi sürekli AB hattında beklemede tutup devamlı yeni koşullar öne süren AB,üyelik konusunda da ayak sürümektedir.Türk vatandaşlarına vize muafiyeti konusunda net bir tavır ve ifade sergileyemeyen AB, Türkiye ile yaptığı geri kabul anlaşmasını hayata geçirmezse AB ile yapılan anlaşma hükümsüz kabul edilip gereği yapılmalıdır. Türkiye’nin  AB üyesi olmak için ortaya koyduğu iyi niyet tablosu bazı AB ülkelerince fırsata dönüştürülerek, kalkışma sonrası toplumsal heyecan la dile getirilen idam vurgusu yapan siyasi muktedirlerin sözlerini ve bu konuda ki tutumunu bahane ederek ‘’AB’ye aday bir ülke için gerekli olan minimum çizgi aşılmıştır’’ diyerek bahane yaratmaya başlamışlardır. Bütün bu olanların arkasında hep çıkarlarına ters düşecek müttefiklerimizin oyunları söz konusudur. Evet, idam ilkel toplumlardan kalan bir yaptırımdır. Türkiye bu ilkelliği yıllar öncesi hukukundan çıkarmış TBMM’de de onaylamıştır. Geri getirilmesi de yasal olarak mümkün görülmemektedir. Muhalefetin ve bir kısım iktidar vekillerinin de katılmayacağı beyanlarıyla ortadadır. Asıl acı olan tarafı müttefik olarak bildiklerimizin maşa olarak kullandıkları terör odaklarıyla tutum ve demeçleridir. Şayet Türkiye bir yolunu bulup idam cezasını getirmeye kalkarsa, AB ile ortaklık hayallerine veda etmek zorunda kalacaktır. Avrupa Konseyi üyeliği de askıya alınacaktır. Zira idam insanlığın ilkel dönemlerinden kalan bir ceza biçimi olarak görülmektedir. Avrupa değerlerini demokratik İnsan hakları ve özgürlüklerini ve yakalamak için AB ye girmeye çalışıyoruz. Çıkarsak Ortadoğu ülkelerine döneriz. Gümrük Birliğine üyeliğimiz nedeniyle ekonomide büyük bedel öderiz. Üstelik kuyruğu dik tutacak kadar güçlü bir ekonomiye de sahip değiliz. Türkiye’nin yönü batıdır. Rusya ile ikili ilişkiler geliştirilmelidir en doğru yol budur. Yanlış olan Siyasi muktedirlerin kullandığı dildir. Yanlış olan takip edilen politikalardır. FETÖ TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN OYUNLARIN MAŞASIDIR. Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşmasından endişe eden Müttefiklerimiz Türkiye üzerine oyunlar sergilemektedirler. Bu oyunların biri de yaşadığı ülkenin ajanlığına soyunmuş karanlık emelleri için ortam bulan, siyasi destek bulan FETÖ dür. İdam cezası ise bu bahaneyle gizli eller aracılığı ile toplumda yüksek sesle dillendirilerek, Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerini ve batıya dönük yüzünü kopma noktasına getirecek oyunların propagandasıdır. Ancak Türkiye bütün bunların farkında ve temel hukuk kurallarına istikrarına güven duyulan bir ülke olmak zorundadır. Girişilen kalkışma sonrası siyasi muktedirlerin demeçleri ve uygulamalardaki yaş ve kuruyu aynı kefeye koymaları ilerde daha büyük sorunlar yaratacaktır. Bunlardan biri de TSK içinden çıktı diye bu peygamber ocağının hırpalanmasıdır. Harp okulları ordunun can damarıdır. Askerlik ruhunun pekiştiği ‘’her şey vatan için’’denerek ölüme severek gidildiği yerdir. Orduyu sivilleştireceğim diye halktan koparırsanız, orduyu Milli olmaktan çıkarır sahibine biat eden bir avuç çıkar grubu haline sokarsınız. Çeteleştirirsiniz. Kendinize bağlı hafiye teşkilatı kurmuş olursunuz. Böyle bir teşkilat parayı veren düdüğü çalar grubudur. Böyle bir grup Abdülhamit zamanın da oluşmuştu. Siz bu yanlışa düşmeyiniz. Abdülaziz 4 Haziran 1876 da FERİYE sarayında bilekleri kesilmiş olarak ölü bulunduğunda, bundan sorumlu tutulan ilk Anayasacı Sadrazam Mithat paşa düzmece bir kararla TAİF zindanlarına sürgün edilip, Abdülhamit sultan’ın talimatıyla kendisine biat eden bir ordu mensubu yüzbaşı tarafından boğduruluyor. Abdülhamit Han da kendisine darbe yapılır korkusuyla Osmanlı ordusunun donanmasını ki Akdeniz’de en büyük donanmadır, Haliç’ hapsetti ve orada çürümesine neden oldu. Kurduğu ordu hafiye teşkilatına dönünce gruplaşmalar, biri birini gammazlamalar başlıyor kendisine bağımlı askerler dışında kalanlar ordudan tasfiye ediliyordu. Bu da ordunun güç kaybetmesine neden oluyordu. Demem odur ki, ordu bizim ordumuzdur. Milli ve geleneksel yapısı vardır. Okullarını kapatarak ordunun hayat damarlarını kesmeyiniz, Peygamber ocağını hafiye teşkilatına çevirmeyiniz. Kendi ellerinizle koyduğunuz FETÖ kumpasçılarını ayıklayınız. Yasal tedbirlerle önlerini kesiniz. Bütün bu devşirmelerin yine siyasilerin yanlışlarından oluştuğunu biliniz. İçine soktuğunuz siyaset nedeniyle kirlenen ordu içindeki insan kaynağını kurutacağım diye Harp okullarını, askeri liseleri kapatmak akıl dışıdır. İçinde ki insan kaynağını siyaset bozdu diye okul kapatmak, hedef değiştirip fırsatçılık yapmaktır. Yakalanan demokratik birlik ruhunu sadece meydanlarda bırakmayınız. Alacağınız ortak yasalara da yansıtınız. Yönünüz Mustafa Kemal’in laik demokrat Cumhuriyet ilkeleri olmalıdır. Yüzünüz batı medeniyetine dönük ülkemizin etrafındaki Devletlerle barış ve dostluk çemberi oluşturmalıdır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.