Survivor muhalefet
Yazıya başlamadan; bu yazıdaki görüşlerim ve çıkarımlarım, muhalefet ve iktidar kavramlarının tarihsel gelişimi ile ilgili olup günümüzde bu pozisyonlarda...
Yazıya başlamadan; bu yazıdaki görüşlerim ve çıkarımlarım, muhalefet ve iktidar kavramlarının tarihsel gelişimi ile ilgili olup günümüzde bu pozisyonlarda bulunan partileri hedef almamaktadır. Türkiye’de siyaset üzerine iki çift kelam eden hemen herkesin ortaklaşa yakındığı bir noktadır ‘etkin muhalefet eksikliği’. Çoğumuz tarafından bu durum yadsınsa da aslında geleneksel olarak muhalefet edebilen bir kültürden gelmiyoruz. Eğer muhalefet kültürünü sadece iktidarı elinde tutanlara karşı karşıt bir görüş olarak tanımlıyorsanız bu yazıya katılmayacaksınızdır. Evet, yönetim tarihimiz boyunca kurultaylarda, toylarda, divanlarda her zaman muktedirden farklı düşündüğümüz yanları dile getirebilmişiz, bu açıdan sorun mevzu bahis değil. Bizdeki sorun muhalefetimizin iktidarın karşısında durup öylece onun yaptıklarını izlemesi ve politikalarında en ufak aksaklık gördüğünde de oyunda rakibinin hatasını görüp te çır çır çırpınan ilkokul çocukları gibi davranmasıdır. Bizdeki muhalefet kültür olarak pasif gelenekten gelir. Yani iktidar tarafından önce bir faaliyet yapılmalı ki muhalefetimiz de görüş beyan edip üzerine yakıştırdığı görevi yerine getirebilsin. Kültürümüz de olmadığını iddia ettiğim muhalefet anlayışı ‘aktif muhalefet’tir. Bahsettiğimiz muhalefet eksikliğini medyatik ve magazinel bir örnekle açıklayalım. Türkiye’nin kış aylarından bu yana en çok izlenen yarışma programı Acun Ilıcalı’nın hazırlayıp sunduğu, güç, yetenek ve fizik yarışması olan ‘Survivor’. Bu yarışmada her hafta seyirci oylarıyla gerçekleşen bir eleme olmakta ve eleme sonucunda daha az tercih edilen kişi yarışmaya veda etmekte. Tercih ve oy kelimelerinin olduğu her ortamda politika vardır ve yapılır. Yarışmacılar da kendilerince oluşturdukları politikalarla her hafta oylamaya çıkıyorlar. SMS usulü yapılan oylamada bir oy 2 Türk lirası. Ve oylamadan birinci çıkan aday için ortalama 140 bin oy topladığından bahsediliyor. Bir de oylama da ikinci, üçüncü olan kişilerin oylarını sayarsak yüzbinlerce insan bu yarışma için tercih belirtiyor. Üstelik bunu her hafta yapıyor. Üstelik bir de para ödeyerek yapıyor. Demek ki insanlar bazen kendi destekledikleri kişi başarılı olsun diye parayla bile oy kullanabiliyor bu ülkede. 1 Kasım 2015 genel seçimlerine parti olarak giren 16 siyasi partiden 150 binin altında oy alan siyasi parti sayımız ise 10. Yani Acun Ilıcalı’nın tek başına ve her hafta almış olduğu oyu 10 siyasi partimiz 4 yıllık sürenin sonunda ki bir seçim için alma kabiliyetini gösterememiş. Tüm bunlar göz önüne serildiğinde acaba muhalefet partileri seçmenden bedava olan bir oyu neden alamıyorlar sorusuna cevap aramaktalar mı? Bu hesabı onlara bırakıp muhalefet çıkarımlarımıza başka pencerelerden devam edelim. Sistemi bir elektrik devresi olarak düşünürsek muhalefet bu noktada anahtarın açılmasıyla ampule doğru gelen elektrik akımına direnç gösteren mekanizma olmalıdır. Muhalefet ‘İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlak yozlaştırır’ ilkesi gereğince iktidarın mutlaklığını kırabilmenin formülü olmalıdır. Yüksek volt ile gelen elektriğin ampule zarar vermemesi için önünde direnç olmalıdır. Demokrasilerde insanlar kriz dönemlerinde iktidar, normal dönemler de ise muhalefet arayışında olurlar. Eğer ülkede bir muhalefet arayışı varsa işler büyük ölçüde yolunda sayılabilir. Uzun süreli muhalefet arayışları ise yerini bir zamandan sonra iktidar arayışına bırakır. Bu gibi durumlar da insanların beklediği iktidar mevcut muhalefetin içinden değildir. İnsanlar bu zamanlarda denenmemiş, alışılmamış bir iktidarlar bekler. Türkiye’de mizah dergileri muhalefet liderlerinden daha popüler ise bu bir muhalefet arayışında olduğumuzun kanıtı sayılabilir. Son olarak iktidar, öngörebilmektir. Muhalefet öngörülemez boyutlarda yapılmadıkça iktidar tarafından savuşturulması kolay hamleler yapacaktır. Muhalefet keyfi iktidara karşı devletin sigortası olduğunu vatandaşa ispatlamadıkça halk nezdinde iktidardan aşağı bir kabul görmeye mahkûmdur. Bizdeki ana muhalefet geleneği mevcut düzeni değiştirmekten, devirmekten ve devrim yapmaktan dem vurmaktadır. Türk demokrasi geleneği ise büfeden sigara ister gibi devrim isteyen zihniyete iktidar vermemeye yatkın değerler içermektedir. Muhalefet yapmayı bırakın, şaka bile yapamayan bu muhalif gelenekten aktif muhalif geleneğine ulaşmak dileği ile. Çağdaş, muasır muhalefetler seviyesine…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.