TEOG’un yerine nasıl bir sistem gelmeli
Nesibe Aydın Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mirkan Aydın, “TEOG yerine yüzde 5’lik dilimdeki öğrencilerin girebileceği sınavla ilgili şu şekilde önerimiz mevcut; öğrenciler tek sınava girdikleri zaman çok strese giriyorlar." dedi.
Nesibe Aydın Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mirkan Aydın, TEOG’un kaldırılması ve yerine nasıl bir sistem getirilmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. TEOG’un Türkiye’de tartışmalı bir sınav olduğunu ve her yıl 1 milyon 300 bin civarında öğrencinin bu sınava girdiğini belirten Aydın, “Bu öğrencilerimizin yaşadığı stres, hazırlıkla ilgili tereddütler, dershanelerin kaldırılmasından sonra okulların sınav süreciyle ilgili eksik kaldığı, bu anlamda sınavlarda öğrencilerin hazırlanmasıyla ilgili adaletsizlik olduğu hususunda hem ailelerin, hem okulların hem de eğitimcilerin epeyce tereddütleri olmuştu. Uzun vadeli baktığımız zaman bu sınavın kaldırılmasının olumlu olduğu kanaatindeyiz eğitimciler olarak. Bu dönem itibariyle açılması sebebiyle ailelerin ve öğretmenlerin hazırlıksız yakalanması söz konusu oldu. TEOG’a hazırlık yapan, bir anda emeklerim boşa gitti diye düşünen öğrencilerimiz ve ailelerimiz oldu. Ancak Bakanlıktan yapılan açıklamaların da iç rahatlatıcı olduğunu değerlendiriyoruz. Öğrencilerin ders başarısına odaklanmalarını, sene sonunda yapılacak sistem gereği herkesin istediği okula yerleşeceği açıklandı” diye konuştu.
“Yüzde 5’lik başarı dilimindeki öğrencilerin bir sınava tabi tutularak bu okullara kaydedilmesinin olumlu olacağı kanaatindeyiz”
Eğitimcilerin önerilerine değinen Aydın, “Bununla ilgili eğitimcilerin önerileri şu şekilde oluşuyor; Türkiye büyük bir ülke, 100 milyona yaklaşan nüfusumuz söz konusu, okul sayımız, öğrenci sayımız, öğretmen sayımız oldukça fazla. Dolayısıyla bu mevcut içerisinde tüm okulların aynı standartta olması, hepsinin birbirine eşit olması beklenemez. Bu sistem içerisinde öğrencilerin tercih ettiği, lise eğitimini orada almak için mücadele ettiği okullarımız var. Gerek iyi anadolu liseleri, fen liseleri, sosyal bilimler liseleri olsun hem de belli başlı köklü özel okullarda öğrenciler yer almak için büyük bir yarışın içerisindeydiler. Şimdi aynı öğrenciler tekrar bu okullarda okumak için mücadele edecekler. Konu epeyce tartışılıyor kamuoyunda. En çok öne çıkan konulardan birisi de yüzde 5’lik başarı dilimindeki öğrencilerin bir sınava tabi tutularak bu okullara kaydedilmesi yönünde. Biz eğitimciler böyle bir sistemin gelmesinin olumlu olacağı kanaatindeyiz. Çünkü not ortalaması yüksek, hedefi yüksek öğrencilerin kendi arasında sınava tabi tutularak akademik başarılarına göre bu okullara yönlendirilmesi yüzde 5’lik dilim içerisindeki öğrenciler için olumlu olacaktır. Burada bizim hükümetten, Bakanlıktan beklentimiz bu sene uygulanacak sistemin çok geç kalınmadan duyurulması yönünde olacak. Çünkü ailelerin ve öğretmenlerin bu yönde hazırlıkları söz konusu olacak” ifadelerini kullandı.
“Okul standartlarının eş hale getirilmesi, öğretmen niteliklerinin yükseltilmesi bu yüzde 95’lik dilimde sınava yönlendirilmeyecek çocukların birbirine benzer nitelikte öğrenim alması çok önemli”
Sınava girmeyecek üstün başarıları olan okullarda okumak gibi bir iddiası olmayacak öğrencilerin de adrese dayalı sistemle yerleştirmelerinin söz konusu olduğunu aktaran Aydın, şunları kaydetti:
“Biz bunun uzun vadeli bir yatırım olması gerektiğini düşünüyoruz. Şu şekilde; büyük kentlerle taşradaki okullar arasında çok fazla nitelik farkları var, verilen eğitim hizmeti arasında birbirinden çok fazla farklar söz konusu. Bugün İstanbul, Ankara, İzmir’de başarılı bulunan devlet okullarıyla bazı bölgelerde mahrum kalmış okulların standartları birbirinden çok farklı. Şu anda okul standartlarının eş hale getirilmesi, öğretmen niteliklerinin yükseltilmesi, bu yüzde 95’lik dilimde sınava yönlendirilmeyecek çocukların birbirine benzer nitelikte öğrenim alması çok önemli. Bununla ilgili bizim şu şekilde bir değerlendirmemiz söz konusu; meslek eğitimi artık çok önemli bir gündem oluşturuyor günümüzde. Bugün baktığınız zaman iyi bir teknisyen, aşçıbaşı, sporcu bir banka müdüründen, zaman zaman bir mühendisten daha fazla kazanabiliyor, yeter ki iyi eğitimi olsun, gerekli mesleki formasyonları olabilsin. İlkokul ve ortaokul kademesinde bizce yapılması gereken çocukların ihtiyaçlarını karşılayabildiği, çocuğu iyi bir şekilde yönlendirebildiği, o okulun eğitimini tam bir şekilde alabildiği şekilde yetiştirebilmeli ve okulların çocukları iyi tanıyabilmeleri ve çocuğun daha iyi akademik bir liseye mi gitmesi gerektiği, bir mesleki eğitime yönlendirilmesi mi gerektiği ya da bir genel liseye gidip eğitimine devam etmesi gerektiği şeklinde bir tanıma çalışması yapılmalı. Ülkemizde şöyle yanlış bir kanaat da var; ortaokula gelen çocuk apar topar liseye, liseye gelen çocuk üniversiteye hazırlanmaya başlıyor. O okullar bir üst okulun hazırlığı değildir, bunu bilmemiz gerekiyor. Yapılan çalışmalarda ortaokul öğrencisinin iyi bir ortaokul öğrenimine haiz olup, o müfredattaki kazanımları çok iyi aldıktan sonra bilgisi, becerisi ve yeteneği ölçüsünde Anadolu lisesine mi, fen lisesine mi, spor ya da sosyal bilimler lisesine mi ya da bir meslek lisesine, imam hatipe mi gitmesi gerekiyor bununla ilgili iyi bir yönlendirmeye tabi tutulması gerekiyor. Okullar arasındaki standartların bir an evvel düzeltilmesi, bu yönde hem okullara, hem öğretmenlerimize çok yatırım yapılması gerekmekte.”
Aydın, Türkiye’de öğretmenlere çok yatırım yapılması gerektiğini de vurgulayarak, “Bizim yapmamız gereken en büyük yatırım öğretmenler üzerine olmalı. Gerek TEOG ile ilgili değişikliklerde olsun, gerek LYS ile ilgili değişikliklerde olsun hep uzun vadeli bakmamız ve bu eksikliklerimize kalıcı bir çözüm getirmemiz gerekiyor” dedi.
“Yapılması gereken ders notlarının öğretmenler tarafından sıkı bir şekilde takip edilip okullar tarafından adaletli bir şekilde verilmesidir”
TEOG’da öğrencilerin 4 seansta sınava girdiğini hatırlatan Aydın, her bir sınavın öğrenciler için stres sebebi olduğunu ifade etti. Aydın, “Bu sınavın kaldırılmasının şu anda öğrencilerimiz üzerinde olumlu psikolojik etkilerinin olacağını düşünüyoruz. Burada yapılması gereken öğrencilerin derslere yönlendirilmesi, ders başarısının özendirilmesi ve ders notlarının öğretmenler tarafından sıkı bir şekilde takip edilip okullar tarafından adaletli bir şekilde verilmesidir. Maalesef zaman zaman şahit oluyoruz gerek devlet okullarında, gerek özel okullarda şişirme notlar hormonlu notlar adı altında uygulamalar yapılıyor. Bizim önerimiz şu şekilde; yapılacak sınavlar neticesinde Bakanlığın genel değerlendirmeleri, denetimleri neticesinde okulların verdikleri notların öğrencinin reel akademik durumunu yansıtıp yansıtmadığının çok iyi denetlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Bakanlığın bir adımı olmuş, il ve ilçelerde ölçme değerlendirme merkezleri kurulacağından bahsediliyor. Bu merkezlerin okul başarılarını sadece sınav başarısı olarak değil, tüm müfredatın gerektirdiği kazanımların takibi açısından yapılıp İzmir’de bir çocuğun 90 almasıyla, Van’da bir çocuğun 90 almasının aynı çocuk başarısına etkisi olup olmadığının mutlaka sıkı bir şekilde takip edilmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“İki sınav yapılmalı”
“TEOG yerine yüzde 5’lik dilimdeki öğrencilerin girebileceği sınavla ilgili şu şekilde önerimiz mevcut; öğrenciler tek sınava girdikleri zaman çok strese giriyorlar, sınavda heyecanlanabiliyorlar, bilgilerini aktarmakta zorluk çekebiliyorlar” diyen Aydın, “Bu sınavın birden fazla yapılması, örneğin iki sınav yapılması öğrencinin bu iki sınavdan hangisinden daha yüksek not almışsa o elindeki notla beraber gideceği liseye başvurması bizim açımızdan daha makul bir yöntem olarak değerlendiriliyor. En azından iki sınavdan hangisinden daha yüksek alırsam onunla başvururum alternatifi öğrenciye sunulabilirse bu yönde öğrencilerimizin biraz daha rahatlayacağı kanaatindeyiz” açıklamasında bulundu.
“Hemen özel hoca arayışına girelim, hemen kurs bulalım gibi arayışlara girilmesin”
Velilere de uyarılarda bulunan Mirkan Aydın, şöyle konuştu:
“Aileler, öğrenciler arasında sadece okulla sınava hazırlanılmaz, okulda yapılan çalışmalar sınavda bizi eksik bırakır şeklinde anlayış mevcut. Biz kurum olarak yaklaşık 30 yıldır üniversiteye hazırlık ve liselere hazırlık süreci içerisindeyiz. Bizim öğrencilerimizden özel dersle, büyük paralar harcayarak çalışmalara tabi tutularak başarılı olmuş bir çocuk yok. Başarının arkasında yıllar boyunca düzenli, tertipli, tekrar çalışması yapan, günlük çalışmaları gününde bitiren, derslerine odaklanan, kendini geliştiren, okuyan, yazan öğrenciler sınavda da başarılı oluyorlar. Sınav eğitimin bağımsız bir parçası değil, eğitimin tamamen içinde bütünsel olarak düşünülmesi gereken bir husustur. Dolayısıyla gerek üniversite sınavının değişmesi hususunda, gerekse TEOG’a alternatif olarak yerine getirilecek sistem hususunda hemen özel hoca arayışına girelim, hemen kurs bulalım gibi arayışlara girilmesin. Gerek devlet, gerek özel okullarda sadece dersini çalışarak ve düzenli tertipli şekilde hazırlanan öğrenciler çok çok üst başarılar elde ettiğini düşünüyoruz. Dershaneler kapatıldı, özel öğretim kursları tek derse düşürüldü, etüt merkezleri de kapatıldı. Bu anlamda üniversiteye ve liselere hazırlık sektörünün çok önemli bir kısmı merdiven altına indi ve kaçak bir şekilde işletiliyor. Gerçekten fahiş ücretlerle bu çalışmalar yapılıyor. Ailelerin hem maddi imkanlarını buraya harcayıp bu yönde kaynak israfına gitmemeleri hem de öğrencilerimizin sadece okula odaklanarak ders başarısıyla bir üst okula girebileceklerini hatırlatmak istiyorum. Tüm öğrencilerimizin okula, dersine, müfredata odaklanmalarını önemle hatırlatıyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.