TÜRKTOB: Tohumculuk sektöründe dışa bağımlılık söz konusu değil

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler, "Ülkemiz tohumculuk sektörü için ‘dışa, ithalata, ya da bazı ülkelere bağımlılık’ gibi bir durum söz konusu bile değil." dedi.

TÜRKTOB: Tohumculuk sektöründe dışa bağımlılık söz konusu değil
Yayınlanma:

ÖZEL HABER: AYBALA ALMİNA MELEK

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler, ata tohumu kavramı üzerine önemli açıklamalarda bulunurken ithal edilen tohumlar hakkında da bilgi verdi.

Güler, mevzuatlarda ve bilimsel yayınlarda "ata tohumu" teriminin bulunmadığını, bu ifadenin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yerel tohumlarla üretilen ürünlerin paketlerinde kullanılmaya başlanmasıyla yerleştiğini belirtti.

Güler, ata tohumunun yerel çeşit veya köy çeşidi ile aynı anlama geldiğini ve bu çeşitlerin farklı özelliklere sahip, genetik olarak çeşitli, resmi bitki ıslahından yoksun, yerel olarak adapte olmuş, tarihsel geçmişi olan ve geleneksel tarım sistemiyle bütünleşmiş ürünlerin değişken popülasyonları olduğunu ifade etti.

YEREL ÇEŞİTLERİN ÖNEMİ

Güler, yerel çeşitlerin sektörde öncelikle gen kaynağı olarak değerlendirildiğini ve bu genetik kaynakların toplanması, tanımlanması, muhafaza edilmesi ve değerlendirilmesinin sektöre vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, "Ülkemiz ekolojik koşullarına uygun, yüksek verimli ve kaliteli çeşitlerin geliştirilebilmesi için en önemli ıslah materyali, yerel genetik çeşitliliğimiz ve yerel çeşitlerimizdir. Bu kaynaklar binlerce yıllık süreçte olumsuz birçok şarta karşı dayanıklılık geliştirdikleri için günümüzde en önemli ıslah materyali ve gelecekte karşılaşabileceğimiz birçok problemi aşmada önemli bir anahtardır." diye konuştu.

"SERTİFİKALI TOHUMCULUK ESASTIR "

Güler, tohumculuk sektörünün sertifikalı tohumculuğun esas olduğunu ve yerel çeşit kavramının sertifikalı tohumculuğun önüne çıkarılmasından rahatsız olduklarını ifade etti. Yerel çeşitlerin toplanması, tanımlanması, genetik kaynak olarak kayıt altına alınması ve bulunduğu coğrafyada sınırlı miktarda çoğaltılmasını sektörün desteklediğini belirtti. Bu sayede toplumun beklentilerine de cevap verilmiş olacağını dile getiren Güler, tohumluğunun 'yerel çeşit' tanımına uygun şekilde ticarileşme imkânı bulmasına sektörün itirazı olmadığını ekledi.

"TOHUMCULUK SEKTÖRÜNDE DIŞA BAĞIMLILIK SÖZ KONUSU DEĞİL"

İthalat ve ihracat dengesi hakkında bilgi veren Güler, sektörün 2018 yılında ilk defa ithalattan daha fazla ihracat yaptığını ve bu oranının yüzde 108 olduğunu, 2023 yılında ise ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 147'ye ulaştığını belirtti.

Güler, açıklamasını şöyle tamamladı: "Bugün tohumculuk sektörlerini bizden yüz yıl önce geliştirmeye başlamış ülkeler de ithalat yapıyor. Ancak ülkemiz tohumculuk sektörü için ‘dışa, ithalata, ya da bazı ülkelere bağımlılık’ gibi bir durum söz konusu bile değil. Özellikle hububat, bakliyat, yazlık sebzeler ve diğer ürün gruplarında bu anlamda hiçbir sorunumuz yok. Ancak ana vatanı olmadığımız yani bizim topraklarımızın yerlisi olmayan şekerpancarı, patates, mısır ve ayçiçeği ile birkaç kışlık sebze türüne biraz daha fazla odaklandığımızda –ki en büyük gayretimiz, çalışmamız bu yönde- yüzde 100 kendimize yeterliyiz diyebileceğiz.

Ülkemizin yaş meyve-sebze ihracatı sürekli artmaktadır. Bu artışta kaliteli tohumlukların ve çoğaltım materyallerinin kullanılmasının payı çok büyüktür. Sertifikalı tohum, fide ve fidanlarla üretim yapmadığımızda bu ihracat rakamlarına ulaşmak mümkün değildir."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum