Unutulmaya yüz tutan meslekler "Sanat Sokağı"nda yaşatılıyor
Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ANKESOB) Başkan Vekili Hüseyin Ar, Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'nı Gölbaşı Umum Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İsa Albut ile birlikte ziyaret ederek, atölyeleri inceledi ve sanatkarlardan, el emeğinin sanata d
ANKESOB Başkan Vekili Ar, "Sanatkarlarımızın bir alanda toplanması, bu alanlarda yeni sanatkarların yetişmesinin sağlanması, sanatkarın ve sanatların toplumla buluşması, kültürel mirasın sürdürülebilmesi ve turizm sektörüne kazandırılabilmesi anlamında Sanat Sokağını misyonuna uygun bir şekilde düzenleyerek prestijli bir noktaya getirip Gölbaşı'mıza, Ankara'mıza kazandıran Gölbaşı Belediyesi ve Ankara Kalkınma Ajansı ile Sanat Sokağı proje yolculuğunun başlangıcından ve uygulama aşamasına kadar geçen süre içinde işin koordinasyonunda önemli emeği olan Gölbaşı Umum Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanımız İsa Albut'a çok teşekkür ediyorum. Geleneksel sanatlarımızı içine alan mesleklerden olan bakırcılık, yumurta kabuğu oyma sanatı, bıçakçılık ve çömlekçilik atölyelerinde el sanatına dayalı üretim yapan ve ülkemizin ekonomisine, gelişimine katkı sunan Ahiliğin günümüz temsilcisi tüm sanatkarlarımıza alın teri yolculuğunda başarılar diliyor, şükranlarımı sunuyorum. Esnaf ve sanatkarlarımız toplumun harcı, omurgasıdır. Esnaf ve sanatkarın temsilcileri olarak bizlere düşen görev ise; Ahilik kültürüne ve geleneğine sahip çıkmak, kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerimizin, esnaf ve sanatlarımızın değerlerinin korunması ve yaşatılması için çok çalışmaktır." diye konuştu.
Gölbaşı Umum Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İsa Albut da konuşmasında; Ahilik kültürünün temel prensiplerine sahip sanatkarların topluma kazandırılmasının önemine vurgu yaparak, "Gölbaşı Belediyesi'nin Ankara Kalkınma Ajansı'na sunduğu proje kapsamında kaybolmaya yüz tutmuş meslek grubunda olan dört sanatkarımıza yer temin edildi. Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı mart ayında düzenlenen törenle hizmete açıldı. Burası bizim için çok kıymetli çünkü kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizin burada kaybolmadığını göstermeye çalışıyoruz." dedi.
KÜLTÜREL MİRAS YAŞATILMAYA ÇALIŞILIYOR
"Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'nı, bakır sanatı; bakır ve kalay işlemeciliği, yumurta kabuğu oyma sanatı, el yapımı bıçak sanatı ve çömlekçiliği sanata dönüştüren sanatkarlarımızın hizmetine sunduk." diyen Oda Başkanı Albut şöyle devam etti: "Burada, bir kültürü, bir tarihi yaşatmaya çalışıyoruz. Kaç asırlık bir mazisi var bu sanatların bunu net olarak bilemiyoruz fakat şunu çok iyi biliyoruz ki sanatı yaşatan, sevgi ve fedakârlıktır. Sanatkarlarımızın bugüne kadar üzerine düşen fedakarlığı fazlasıyla yerine getirdiğine inanıyorum. Atölyelerde sanatkarlarımızın el emeği eserlerinin üretim aşamasını kursiyerlerle, ziyaretçilerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sanatkarlarımız, Gölbaşı'ndan başka bir yerde yetişmeyen endemik bir bitki olan ve artık Gölbaşı'nın bir markası olan Sevgi Çiçeği'ni de hünerli elleriyle işledikleri eserlerini atölyelerinde sergiliyorlar. İşledikleri Sevgi Çiçeği desenli eserler, hem Gölbaşı, hem Ankara, hem de ülkemiz tanıtımına katkı sağlıyor. Bundan sonraki aşamada bizim düşüncemiz; yine kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin gün yüzüne çıkarılması kapsamında burada mesleklerin sayısını artırmak. Tek hayalim Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'nın, yeni sanatkarlarımızı ve evde üretim yapan ev hanımlarımızı da dahil ederek yeni imkanlarla, daha geniş bir alanda, sergi alanları ve sosyal donatılarla genişletilerek, geleneksel kültürümüzü, sanatlarımızı ayakta tutmak. Geleneksel mirasımızı korumak ve olabildiğince yeni nesillere aktarmak zorundayız. Sonuçta bu işlerin ustalığını sanatkarlarımız yapacak ama; fiziki şartlar, tasarım, pazarlama ve tanıtım gibi konularda üniversiteler, yerel yönetimler, kaymakamlık ve meslek kuruluşları olarak bizler hep beraber işbirliği içerisinde olmalıyız. Bundan sonraki süreçte bu konudaki çalışmalar devam edecek. Geleneksel el sanatına dayalı ürünlerimizi, eserlerimizi kaliteli ürün, eser arayanlarla buluşturmalıyız. Kültürel mirasımızı çok iyi pazarlamalıyız. Bunun için de turizme hitap edecek zeminler oluşturulmalı ki bizler de çocuklarımızı, genç nesilleri becerileri doğrultusunda sanatkarlığa kanalize edelim. Otantik bir ortamda geleneksel el sanatlarımızın günübirlik gezmeye dayalı turizme kazandırılması, kültürel miras değerlerin turistik ürüne dönüştürülebilmesi sadece Gölbaşı'na değil Ankara'ya, ülkemizin kültürel turizminin geliştirilmesine önemli katkı sağlar. Günübirlik Ankara'ya gelen yabancı turistleri buraya çekebilmeliyiz. Yurt ışında insanlar, sanatkarların bu gibi ürünlerine dünyanın parasını harcıyorlar."
Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'nda kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerde yer alan sanatkarlar, hünerlerini sergiliyor. Sanatkarlar, sanatları ve çalışmaları hakkında bilgi verdi:
YUMURTA SANATI ATÖLYESİ
Yumurta kabuğunu oyarak işleyen Hamit Hayran, 29 yıldır farklı ebatlardaki hayvan yumurtalarını işliyor. Geçirdiği iş kazası nedeniyle bir süre yatağa bağımlı kalan Hamit Hayran, yumurta kabuğu oyma sanatı ile yaşama tutundu. Yumurta Kabuğu Oyma Sanatkarı Hamit Hayran, kırılgan ve hassas olan yumurtaları sabırla işleyerek hayat vermeye çalıştığını söyledi. Türkiye'de mevcut olan her çeşit yumurtanın kabuğu üzerinde çalıştığını belirten Hayran, Yumurta kabuğu oyma sanatının Osmanlı döneminden gelen bir sanat olduğunu, yumurta kabuğu oyma sanatında en önemli faktörün sabır olduğunu kaydetti.
Hayran şunları ifade etti: "1990 yılında bu güzel sanata, kendi kendime öğrenerek başladım. Yıllar içerisinde sanatı önemli bir noktaya getirdiğime inanıyorum. Dünya Yumurta Oyma Sanatı Derneği'ne üyeyim. Dünya Yumurta Oyma Sanatı Ansiklopedisi'ne 301. sıradan giren ilk Türküm. Sanat çok güzel ilerliyor. Şu anda üzerinde çalıştığım yumurta henüz bitmedi; 8400'lerdeyim. Geçen sene 8708 delik ile dünya birinciliğini aldım. Şimdi kendi rekorumu kendim kırıp, 11 bin hedefim var. O yumurtanın ön tarafında Allah lafzı, arka tarafında peygamber efendimizin lafzı olacak.
TEMEL KURAL: AKIL, GÜVEN VE AŞK
Her türlü yumurtayı işliyorum. İnsanların hayallerini yumurta sanatının üstüne nakşediyorum. Türkiye genelinde internet ortamı da dahil 300 civarında öğrencim mevcut. Devekuşu yumurtasından, Hint Bülbülü yumurtasına kadar bir yelpaze üzerinde çalışıyorum. Başarıyı yakalamak kolay değil. Yumurta kabuğu oyma işi kırılgan ve sabır isteyen bir sanat dalı. Hayalleri yumurtaya nakşetmek çok farklı bir olay. Yapılan işte geri dönüş yok. Bu sanatı bu tezgaha oturan herkese en az 45 dakika anlatıyor, yumurtaya da işletiyorum. Amacım insanlara bu sanatı sevdirirken, Ahilik kültüründen gelen temel kuralımız; akıl, güven ve aşkı anlatmak. Üstüme yükleneni görev yaptım kendime. Sağolsun Oda Başkanımız İsa Albut ve ANKESOB her zaman yanımızda. Sanatın elinden tutulması bizlere onur veriyor."
BAKIRCILIK ATÖLYESİ
Bakırcı Cafer Keleş, oğlu Celal Keleş ile birlikte yok olmaya yüz tutan bakırcılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor. 1979 yılından beri 40 yıldır bakır ustası olan Keleş, son zamanlarda bakır kap kullanımının arttığını söyledi.
Mogan Gölü kıyısında kurulan Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'nda sanatını sürdüren Cafer Keleş, Gölbaşı'nda bir atölyesi daha olduğunu, oğlu ile birlikte ürettiği ürünlerin satışını yaparak geçimlerini sağlamaya çalıştıklarını belirterek, "Bugün geldiğimiz noktada bir taraftan geçimimizi sağlamaya çalışırken, diğer taraftan da çok sevdiğim mesleğimizin tanıtımına, gelişimine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Sanat Sokağı'nın açılması ile bizlere o kadar güzel sahip çıkıldı ki bu anlamda emeği ve katkısı olan kurum ve kişilere çok teşekkür ediyorum. Bilgimi, deneyimlerimi atölyemizde paylaşmanın haklı gururunu yaşıyorum. Gençlerimiz, çocuklarımız bakırı bilmiyor. Bunu öğretmek bana büyük mutluluk veriyor. Benim çıraklık dönemimde 30-35 çırak vardı. Bu çıraklar yetişti ama iş yapamadıkları için başka işlere geçtiler. Bugün oğlum ile birlikte mesleğimizi sürdürüyoruz. Burası köhne bir yerdi, şimdi burada canlılık var. İnşallah sanatımızı burada devam ettireceğiz. Bakır sanatının hak ettiği değeri görmesi için çalışacağız." diye konuştu.
"SAĞLIK AÇISINDAN BAKIR KAPLAR TERCİH EDİLMELİ"
Bakırın sağlık açısından önemli bir değer olduğunu vurgulayan bakır ustası Cafer Keleş, bakır kap kullanan insan sayısının günden güne arttığını ifade ederek şunları söyledi: "Kullanılmış olan en eski maden bakırdır. Bakırcılık, Anadolu'da yüzlerce yıl en gözde meslekler arasında yer almış, bakır eşyalar özellikle halk ve turistler tarafından hem mutfak araç ve gereci hem de dekoratif amaçlar için kullanılmıştır. Mesleğimiz sonradan teknolojiye yenik düştü. Çelik rağbet görmeye başladı ama ben hala mesleği ayakta tutmaya çalışan ustalardan biriyim. Bakırda pişen yemek sağlıklıdır. Çelik kaplar yaygınlaşınca bakır kapların kullanımı belli ölçüde düştü. Bakır eşyaların mutfak araç ve gereci olarak kullanımı geçmişe nazaran büyük ölçüde tarihe karışmıştır. Fakat son zamanlarda bakıra yönelişte biraz artış oldu. İnsanlar artık, sağlık açısından bakır kaplar kullanmak ve bakır kaplarda yemek yemek istiyor. Hem göze hoş geliyor hem daha sağlıklı. Önemli otel ve lokanta türü işletmeler bakır mutfak araç ve gereçlerin kullanımına önem gösteriyor. Alüminyum kase ve kaplar, tepsiler birebir kansere yol açar. Teflon kullanılacak bir malzeme değil. Halkımız zehirleniyor. Bakır kaplar tercih edilmeli. Bakır kalay ister. Kanserojen içermeyen, hiçbir hastalık beslemeyen kalaylı bakır ve bir de çömlek kaplar tercih edilmeli."
BIÇAK ATÖLYESİ
Bıçak ustası Mehmet Turhan Tuncay, çok küçük yaşlarda başladığı mesleğine ilk günkü şevkle devam ediyor. Gölbaşı'nda bir atölyesi daha bulunan Tuncay, Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'nda oğluyla birlikte el yapımı bıçak üretimi üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Tuncay, "Bıçakçılık benim için bir hobi ve ben hala mesleğimin çırağıyım." dedi.
Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı projesinin, kaybolmaya yüz tutan mesleklerin ve geleneksel değerlerin hak ettiği değeri görmesine ve bu mesleklerin yeniden canlanmasına katkı sağladığını ve sanatkarlarının deneyimlerinin geleceğe taşınmasını anlamında çok yerinde bir uygulama olduğunu belirten Tuncay, "Ben işimi bıçak olarak görmüyorum, sanat olarak görüyorum. Bıçak benim sevdam. Adeta, bıçakla, çelikle konuşarak, kişiye özel, eline özel tasarımlar yapıyorum. Ayrıca, yurtiçi ve dışı birçok koleksiyonculara da özel üretim yapıyorum. Benim seri üretim yaptıklarımın haricinde özel yaptığım bıçakların ikincisi olmaz. Bıçağa çok farklı şekiller verebiliyorum. Osmanlı kılıcı, bıçaklar, kamalar, hançerler yapıyorum. Üzerindeki gravürler, altın, gümüş işlemeler, geyik ve manda boynuzdan saplar yapıyorum. Bıçak üretimi fazla emek gerektiren bir çok işlemden geçiyor. Bütün bu işlemleri yaparken sabırlı olmak en önemlisi. Bu anlamda el emeği göz nuru işimi severek yapıyorum.
ÇIRAK YETİŞMİYOR
Bıçakçılıkla uğraşan ustalar günümüzde iyice azaldı. Usta-çırak ilişkisiyle öğrenilen bir meslek olan bıçakçılığı devam ettirecek çırak bulmakta zorlanıyoruz. Günümüzde mesleğin devamlılığını sağlayacak yeni kuşaklar yetişmiyor. Ben yine bir derece şanslıyım. Mesleğimize sahip çıkan oğlum Fatih Tuncay ile birlikte çalışıyoruz. O da mesleğimizi çok seviyor. Ben elim tuttuğu müddetçe bıçakçılığı yaşatmaya devam edeceğim, benden sonra oğlum mesleğimizi sürdürecek." diye konuştu.
Yaşadığı yer olan Gölbaşı'na hizmet etmekten büyük bir haz duyduğunu ifade eden Tuncay, "Mogan'sız ve Sevgi Çiçeği işlemesi olmaksızın kimse benden bıçak alamaz. Üretimini yaptığım bıçakların tamamında Mogan'ın ve Gölbaşı'nda Mogan Gölü çevresinde yetişen bir endemik bitki olan Sevgi Çiçeği'nin logosunu kullanıyorum. Bir anlamda Gölbaşı'nın değerlerini yaşatıyor, yaşadığımız şehrimize olan ahde vefamızı ödüyoruz." dedi.
ÇÖMLEKÇİLİK ATÖLYESİ
İbrahim, Ahmet ve Mustafa Önen adlı 3 kardeş, Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'ndaki atölyelerinde dedelerinden devraldıkları çömlekçilik sanatının kaybolmaması ve kuşaktan kuşağa aktararak yaşatılması için çalışıyor.
Önen kardeşler Gölbaşı'nın hatta Ankara'nın son çömlekçileri. Gölbaşı Veli Himmetli Mahallesi'nde dede mesleği olan çömlekçiliği yarım asırdır devam ettirmeye çalışan çömlek ustası Önen kardeşler, artık Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı'ndan da alın terlerini toprakla buluşturdukları çanak, çömlek, su testisi, güveç gibi özgünlüğünü korumuş örnek üretimlerini hizmete sunuyor.
GÖLBAŞI’NIN İLK TİCARİ MESLEĞİ
Önen kardeşlerin konuşmasında özetle şu ifadeler yer aldı: "Baba mesleği olan çömlekçilik, Gölbaşı'nın ilk ticari mesleğidir. Çocukluğumuzda Gölbaşı'nda irili ufaklı çömlek atölyeleri vardı. O zaman plastik olayı olmadığı için köylere, şehirlere su testileri, su küpleri yapılırdı. Şimdi ise sadece biz bu mesleğin son temsilcileri olarak kaldık. 10 santimden 1 metreye kadar çeşitli ebatlarda ürünler yapıyoruz. Atölyemizde değişen ebatlarda vazo, küp, testi, çömlek, saksı, güveç gibi işlevsel mutfak gereçleri üretiyoruz. İki senedir de düğünlerde kırılan gelin testisi çok revaçta. Anadolu’nun eski, geleneksel formlarından da esinlenerek hediyelik eşyalar da üretiyoruz. Biraz da pazara, talebe göre hareket ediyoruz. Eskiden her evde olan su küpü artık kullanılmadığı için biz de üretimini çok sınırlı tutuyor, talep gelirse yapıyoruz. Sağlık açısından çömlek kullanmak faydalıdır. Toprak, su ve ateşle harmanlanan çömlek sağlıktır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.