Güzelleşen ve yükselen Azerbaycan
Yeniden vatanımdayım ve iftihar hissi içimi olağanüstü güzel duygularla renklendirir. Vatan duygusu içime ferah ve yücelme hisslerini aşılıyor. Sanki yeniden, dahilen yüceliyorum. Hasrette kaldığım eski dostları arıyorum, muhabbet ediyoruz, gençlik yıllarına dönüyoruz dostlarımla. Sonra birlikte dolaşıyoruz eski sokakları ve bu sokaklarda yükselen gökdelenlere bakıyoruz... Bir zamanlar tek katlı evlerin birinde, “Verhnaya Nagornaya”(Yukarı Nagornaya) sokağında kirayede kalıyordum. Artık o tek katlı evler yoktu, yerinde göklere yücelen binalar inşa edilmiştir.
ESKİ GELENEKLER SIMSIKI KORUNUYORDU
Bakü’nün o eski evlerin başka bir romantik özelliği vardı. Şimdiki bu yakışıklı, yeni binalarla kıyaslanamaz elbette. Ben tamamıyla başka sıcak bir ortamdan, farklı düşüncelere sahip insanların bir ortamda mihriban ve samimi yaşamalarından söz ediyorum. Beş, sekiz, on aile yaşıyordu; bahçenin ortasında tek bir su borusu vardı. Her kes oradan su alıyordu badanaya ve eve götürüyorlardı. Su almak için sıraya girir, bir birleriyle salamlaşır, dertlerini anlatarlardı... Ben de altı aileli, tek tuvaleti olan bir bahçeli heyette kirada kalıyordum, öğrencilik yıllarında... İnsanlar mihribandılar, her sabah merhabalaşıyorduk, konuşuyorduk... Ben hemen odama çekiliyor ve kitabımı alıp, küçük masa arkasında oturuyor, okuyordum. Genelde Rus klasik edebiyatı okuyordum. Lev Tolstoy, Mihail Çehov, Mihail Gogol, Dostoyevski, Turgenev ve saire. Kitapları Lenin Kütübhanesinden alıyordum genelde. Gecenin sakin dakikalarında daha hızlı okuyordum. Hemen hemen her akşam Deniz Bulvarında dolaşıyorduk dostlarımla. Sahilde oturuyor, Deniz dalgalarının sahili nasıl dövdüğünü izlerdik. Sonra yemek yerdik, vedalaşıp eve yürüyorduk...
Bu gün Bakü’nün o ilkin, hiç bir lüksü olmayan, o tek katlı binalar tek-tek sökülüyor ve haklı olarak yerinde çağdaş binalar inşa ediliyor. Zaman değişiyor, çağdaş binalar beraberinde yeni dünyaya yeni baştan bakmayı talep ediyor. Hızla yükselen binalar sanki yarışıyorlar bir birleriyle. Güzel binalar dikiliyor; renkli camlarıyla, uygar dünyanın gökdelenleri Bakü’ye taşınıyor. Ama geriye dönüp şunu düşünüyorum; bu yeni, yakışıklı binalarda, tek katlı dönemlerdeki sıcaklık, insanlar arasındaki samimi iletişim nedense yok gibidir. İnsan sanki o geçmiş yılları özlüyor şimdi. Bilmem neden, fakat şahsen ben o yılların samimiliğini arıyorum bu göklere yücelmiş yeni binalarda. Binalar çok güzeldirler, yakışıklılar, fakat neden buraya taşınan insanlar arasında o yılların samimi davranışları, sıcak ilişkileri yoktur? Bak buna çok üzülüyorum ve umut ediyorum ki belki ileride bu yüce binaların sakinleri arasında öteki yılların sıcak, güzel ilişkileri yeniden canlanacak ve insanlar doğmalaşacaklar? Acaba diyor ve düşüncelere dalıyorum. Çünkü hepimiz Azerbaycanlıyıg ve örf adetlerimize, eski geleneklerimize sımsıkı bağlıyız...
BİRLİKTELİĞIMİZİ, KARDEŞLİĞİMİZİ YOK ETMEYE KALKTILAR
Bugün Azerbaycanda bütün milletler kardeşce, hiç bir sorun olmadan birlikte yaşıyorlar. Zaten Azerbaycan halkı dünyada örnek bir devlettir ki çok milletlerin bir arada samimi ve korku duymadan yaşıyorlar ve hiç bir sorunları yoktur. Buna ben şahitimdir. Hala Sovyet dönemlerinde “Sovetski” Caddesi vardı. Çok meşhur bir Caddeydi. Tek katlı binalar sırayla dizilmiş, karşı tarafta da aynı binalar ve ortadan Tramvay geçiyordu. Uzun bir caddeydi... Bambaşka bir özelliği vardı – her kes bir birilerini tanıyor, saygı duyarlardı. Tam bir aile mozaikiydi. Burada yaşayan Bakülüler kadim örf adetlerini, gelenek ve göreneklerini sımsıkı koruyorlardı. Bir yabançı adam, yahut ta yabançı bir kadın bu caddeden rahatça yürüye bilirdi. Kimse, hiç kimse o adama, yahut ta o yabançı kadına laf atamazdı. Laf atan adamın dersini o caddede yaşayan her kes veriyordu. Laf atan adam ya dövülürdü, ya da o Mahalleden kenara atılyordu. Sovetski Caddesini her kes iyi tanıyordu. “Taze Pir” Mahallesi, “Kobinka” bölgesi ve saire. Buralarda da kural aynı idi. Bir örnek olmuştu Azerbaycan’a. Çünkü gelenek böyleydi, her kes burada rahatca yaşıyordu ve rahatça da dostluk ederlerdi. Ben o Mahellede, yani Sovetski Caddesinin alt Sokağında, “Verxnaya Nagornaya” Caddesinde kirayede kalıyordum ve zaman-zaman nankör, terbiye dışı adamlara nasıl ceza verildiğine şahit olmuşumdur. Yani o adam yanlış yaptığı hareketten dolayı bir daha bu çevreye gelemezdi, fena canını yakacaklardı. Burada kimse kimseye laf atamazdı, kural böyleydi ve bana göre hiç de kötü yanı yoktu.
Fakat, “Orman Çakalsız olmaz” derler. Bazıları yukarılara, Moskova’ya dek yalan-palan yazdılar, güzel adetlerimize gölge saldılar. Sovet Cumhuriyeti döneminde bu Caddeyi dağıttılar, adamların evlerini söktüler ve aileleri şehrin çeşitli kutuplarına attılar. Böylece güzel geleneklerimiz, adetlerimiz zaman içerisinde yok olup gitti...İnsanlarımızın asude, rahat, toplu halde yaşamalarına izin verilmedi, böylece örf adetlerimiz bozulmaya, dağılmaya başladı. Sadece Sovetskaya Caddesi değil, genelde Azerbaycanlıların rahat, toplu halde yaşamalarına izin verilmedi, Bayramlarımız, kültür geleneklerimiz böylece bozuldu. Reyonlarda da pek çok Bayramlarımız yasaklandı. Sosyalist sistemi diktatörlük ve baskıcı rejim olarak sonunda dağıldı ve yok oldu...
BAKÜ, DÜNYA KENTİ OLMUŞTUR
Şimdi Bakü’de yükselen gökdelenler, çağdaş binalar biri birinden güzeldirler, şehrin siması yeniden şekillenir, güzelleşir ve Bakü, gerçekten Avrupa ve Asya’da, hatta dünyada en muasır ve uygar kent olarak yenilenir ve gerçekten de kurur vericidir. Hayran kalmamak mümkün değil. Ama... örnek verdiğim Sovetskaya Caddesinde yaşayan Azerbaycanlıların bir ortamda iç-içe, sıcak, samimi ve kardeşce yaşamalarına imkan olacak mı dersiniz? Bilmem? Çünkü bazı binalar vardır ki zenginler daireleri almışlar, fakat orada yaşamıyorlar ve binalarda ışık bile yanmıyor. Önünden geçtiğinde adamı korku sarıyor. İnsanın canını sıkan bir olay yaşanıyor Bakü’de.
Bakü’de inşa olunan bazı binalar vardır ki, milli ananeleri, mimari özelliklerimizi koruyor, kadim milli ananeler binaların dış görkeminde kendini gözteriyor ve buna nasıl da sevinmeyesin? İçinde kurur ve onur duyuyorsun. Ama başka örnekler de vardır; özellikle Nesimi Pazarı çevresinde yükselen binalar kibrit kutusu gibiler. Hiç bir güzelliği, hiç bir özelliği yoktur bunalarda. İyi hatırlıyorum, Ulu Önder Haydar Aliyev’in bir konuşmasını. “Binaların inşaatında milli mimarimizin özelliklerini görmeliyiz”, diyordu. Ulu Önderin bu hikmetli, fevgalade önemli düşünceleri neden unutuluyor? Deha şahsiyetin mucize tavsiyeleri tarihimizin bezeği ve temel taşı olmalıdır. Öyle ise Bakü Şeher İcra Hakimliği bu binaların inşaatına neden ve nasıl izin vermiştir?
Ama şunu kesin biliyorum ki, bir zaman bu binalar dikildiği gibi de sökülecektir. Cumhurbaşkanımız, Sayın İlham Aliyev, Bakü’nün güzelliğini, harika bir kent olacağını hepimizden çok isteyir ve gerçek Bakülüdür. Dıştan hiç bir özelliği, hiç bir estetiği ve mimari özelliği olmayan, şehrin bakireliğine yad, çirkin görkem vermiş bu “ögey binaları”, para namına alil-acele inşa olunan, Bakü’nün simasına uymayan “kibrit kutuları” sökecektir. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı, metin iradesine, uygar aklına ve cesur, itici düşüncelerine yakından beledim ve her icraatını titizlikle takip ediyorum. Onun cesaret ve hüner adamı olduğu hakkında genişliğiyle son – “Siyaset Semasında Parlayan Yıldız – İlham Aliyev”(Ankara, 2017, Türkçe) kitabımda yazmışımdır.
YENİ, MUCİZE “AK KENT”İN İNŞASI
Bakü’nün Kuzey Doğu’sunda “Çyornıy Gorod’u (eski Kara Şehiri) hemimiz iyi tanıyorduk. Gerçekten de hiç kimse o bölgeden pis koku, tütsü ve mazut kokusundan dolayı geçemezdi... Ve Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev ve Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, Haydar Aliyev Fondu’nun Başkanı, JUNESCO ve İSESCO’nun İyi Niyet Elçisi, Sayın Mehriban Hanım Aliyeva birlikte karar aldılar: “Kara Şehir” tümüyle sökülecektir ve yerinde “Ak Şehir” inşa edilecektir... Verilen söz yıldırım hızıyla gerçekleşti ve Bakü’nün eski tarihine yeni imza atılmış oldu. İftihar ve kururla yeniden inşa olunan binalara baktığımızda insan sadece “helal olsun sizlere Sayın İlham Aliyev ve sevimli Mehriban Hanım, sağ olun, Bakü’de tarihi bir kent “Ak Kent’i inşa ettiniz”, demekle yetine biliriz. Bu kentin her kesin görmesini temenni ederim. Dünya turistleri şehrin evvelki ve bu günkü halini görmeleri yeterli olacaktır. Gerçekten de “Ak Kent”, mucize klenttir. İşte hakiki devlet anlayışı böyle olur, işte verilen sözün gerçekleşmesi olayı budur.
Azerbaycan, özellikle Bakü dünya kenti olarak güvenilir ellerdedir ve Bakü’nün bakire kent olması özelliği vardır. Buna göre de şehrin mimari özelliğine kölge salmış, bu ucuz ve Bakü’ye yakışmayan “acele”, “kibrit kutusu” binaların sökülerek yok edilmesi gerekmektedir.
Azerbaycan dövleti, güçlü ve muhteşem görkemiyle dünya devletleri arasında yükselen Everest Dağı’nın püsküren ateş lavlarına benziyor ve güzelliğiyle dünyanın uygar devletlerine ve şehirlerine meydan okuyor.
Nem Mutlu ki Biz Azerbaycanlıyız!
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.