İbadetten tat alalım
Hiçbir delile dayanmadan, bir şeyin helal veya haram olduğunu söylemenin, ancak bizleri yaratan Yüce Allaha ait olduğunu, aksini iddia edenlerin ise, Allaha iftirada bulunarak asla kurtuluşa ulaşamayacağını Yüce yaratıcımız ayetlerinde bildirmektedir.
Yüce kitabımızda ayetlerde; Nahl suresi-116- Dillerinizin yalan söylemesi ile: "Şu helaldir, şu haramdır" demeyin; aksi halde Allah'a iftira etmiş olursunuz. Şüphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.
Yunus 59- De ki, "Baksanıza, Allah sizin için nice rızıklar indirdi, siz onlardan bir kısmını haram, bir kısmını helâl yaptınız". De ki, "Size Allah mı izin verdi, yoksa siz Allah'a iftira mı ediyorsunuz?" Ayetlerde, haram ve helâli belirleme ve kurallar koyma yetkisi sadece Allah'a ait olduğunu göstermektedir. Helâl ve haramı belirlemeye yeltenen O'nun hükmünü çiğnemiş olur. Haramı ve helâli belirleme yetkisini haksız yere üstlenen bir kimse üç nedenden ötürü Allah'a karşı yalan uydurması olur:
1) Yüce Kitap’a yazılanları göz önüne almadan otorite olan kendisinin helâl ve haram dediklerinin Allah tarafından helâl ve haram kılındığını söyler.
2) Allah'ın helâli ve haramı belirleme yetkisinden vazgeçtiğini ve insanları hayatlarıyla ilgili bazı hükümler koymada serbest özgür bıraktığını,
3) Devlet bu helaller haramlar konusunda gerekli hassasiyeti göstermektedir veya bu ilim ve fen zamanında geniş ufukla 1400 yıl önce dar kafayla bakmamak lazım diyerek ilâhî emri ve otoriteyi yok ve yalan sayarak, her biri Allah'a karşı uydurulmuş bir "yalan" ve bir iftiradır. Yüce Allah'ın insana ihsan ettiği yiyecek, içecek, kılık kıyafet, evlilik sonu meydana gelecek çocuk,(zina), öğrendiği bilgi (müteahhitse yaptığı yapıda malzemeden çalma v.b.), Devletin hazırladığı kanunları (haramlar ve helallerde, ayet ile hadise karşı duyarsızlık) vs.yi bu ayetler kapsar.
Allah’ın katında, her türlü rızık karşısında duyarsız omuz silker, haram ve helalı belirleme yetkisi görenler yalnızca yiyecek içecekler konusunda değil, "ilahi kanun" tarafından haram ya da helal olarak belirlenmiş herhangi bir şey hakkında da ikaz etmektedir. İbn-i Kesir bu âyet-i izah ederken şöyle diyor: "Herhangi bir şer'î delile dayanmadan bir bidat icat eden veya Allahın helal kıldığı bir şeyi haram sayan yahut, Allah’ın haram kıldığı bir şeyi helal sayan insanlar da bu âyetlerin kapsamına gireceğini bildirmektedir.
Kutu’l-Kulub kitabında, şu bilgiye yer verilmiştir: “Rivayete göre (selef-i salihin) diyorlardı ki: “Biz bir harama girme endişesiyle ahrette sıkıntı verecek yetmiş şüpheliyi terk ederdik”(Ebu Talib el-Mekki, Kutu’l-Kulub, 2/434) Abdullah İsfehani Hazretleri ise; İbâdetlerden lezzet alamamanın sebeplerinden biri de, haram ve şüpheli yemek ve içeceklerdir. Eğer yenilen lokma şüpheli ise, ondan; hırs, şehvet, hased, adavet (düşmanlık) ve riya doğar. Büyüklerimiz buyurdular ki: “Kim şüpheli birşey yerse, Allahü teâlâya giden yolu doğru olarak bulamaz.” Kim haram yerse, kendisine o yol kapanır. Kim yemede isrâf ederse, kalbi kararır. Kim Allahü teâlâdan gâfil olarak yese, kalbine kasvet gelir. O zaman ömrü boyunca yaptıkları boşa gider.” Demektedir. Peygamberimiz s a v Helal bellidir haram da bellidir. Helal ile haram arasında şüpheli olan şeyler vardır. Bunları insanların çoğu bilmez. Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa dinini ve ırzını / şahsiyetini korumuş olur. Kim de süpheli şeylere dalarsa harama düşer. Bu tıpkı (içine girme yasağı olan) koru etrafında davarlarını otlatan çobanın durumu gibidir. çok geçmez bu çoban davarları yasak olan koruya girebilir. Biliniz ki her hükümdarın bir korusu vardır. Yeryüzünde Allah’ın korusu ise haramlarıdır. (Buhari, İman, 39), "Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe etmediğini yap.” (Buharî, Büyü 3; Tirmizî, Kıyâme 60.) " buyurmaktadır. Şüpheli şeylerden sakınan kişi; dini açısından noksanlıktan, ırzı açısından da ayıplanma ve dedikodudan korunmuş olur.
1.Helâl olan hükümler, beyana ihtiyaç duymayacak kadar açık ve herkes tarafından bilinebilen şeylerdir. Ekmek, yemek, su içmek, gibi.
2. Haram olduğu açık olan ve haramlığı herkes tarafından bilinen şeyler. İçki içmek, kumar oynamak, zina etmek domuz eti yemek gibi.
3. Haram veya helâl olduğu açık olmayan şüpheli şeyler: Haram veya helâl olduğu şüpheli olan şeylerin nelerden ibaret olduğunda âlimler ihtilâf etmişlerdir. Hayâtü'l-Hayvân'da anlatıldığına göre; bir zamanlar Irak'ta badiye koyunları ile, Kûfe'nin koyunları birbirine karışmış, koyun sahiplerinin hakları ayırt edilemeyecek derecede birbirine girmişti. İmam Ebû Hanîfe Hazretleri, koyun cinsinin ortalama yedi sene yaşadığını öğrenmiş, o karışık koyunlardan olacağı korkusuyla yedi sene et yemeyi terk etmişti. Anlaşılıyor ki, haram ya da helâlliği konusunda kesin hüküm bulunmayan şeylerin haram olduğuna fetva verilmese de onları işlemekten sakınmak takva gereğidir. Ancak, takva ile amel edeceğim diye vesveseye düşmemek, vesvese ile takvayı birbirine karıştırmamak gerekir.
Selam ve duayla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.