Kadın ve Gelecek Umudu
Kadın; nefestir, yaşama sebebidir, sevgidir, sevgilidir, annedir, bacıdır, nezakettir, aşktır, eştir, iştir, yoldaştır, muhabbettir, gelecektir, hayattır ve olmazsa olmazdır. Kutsal kitaplar başta olmak üzere her kitap, yazı, şiir, şarkı, türkü, sanat, bilim, felsefe … kadını anlatır. Son Peygamber Veda Hutbesinde: “kadınlar size Allah’ın emanetidir” sözüyle kadının değerini ne güzel özetlemektedir.
Ünlü şair Nazım Hikmet Ran kadını, “Kadın” şiirinde şu dizelerle anlatmaktadır;
Kimi der ki kadın;
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın;
Yeşil bir harman yerinde,
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki hayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran..
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal
O benim kollarım, bacaklarım, başım,
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim
Hayat arkadaşımdır…
Hayat sebebimiz olan kadını methiye dolu güzel dizelerle anlatırken, diğer bir yandan da aşağılıyor, dışlıyor, dövüyor ve hatta canice öldürmekten de geri durmuyoruz. Bazı hayvanlara ait olan “güçlünün güçsüzü ezmesi kuralı” yeryüzünün en kıymetli varlığı insana ait bir özellik olamaz, olmamalıdır!
Türk, İslam ve Batı Medeniyetlerinde kadın övülmekte, ona dair haksızlıklarla mücadele edilmesi anlatılmakta ve önemli yaptırım düzenlemeleri öngörülmektedir. Ülkemiz de kimi yasal düzenlemelerle sorunu çözmeyi hedeflemekte ise de zihniyet sorunu nedeniyle, nice acılarla inciden değerli gözyaşları ne yazık ki akmaya devam etmektedir.
Zihniyet değişim ve dönüşümü için olmazsa olmaz araç, eğitimdir. Kadına dair her şeyi kadının ağzından duymanın daha anlamlı ve doğru olacağını düşünerek, Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği (MEYAD) 6-11 Mart tarihlerinde 10 dijital/uzaktan eğitim seminerinde gönüllülük esasıyla; program yöneticisi kadın, konuşmacısı kadın ve kadın-erkek ayrımı olmaksızın herkese açık bir şekilde programlar düzenledi. Amatör ruhla ve tamamına yakını dernek yöneticisi, üyesi ve gönüllüleriyle Türkiye’de örneğine pek rastlanmayan güzellikte ve doğallıkta, koca yüreklilerle ve şu başlıklarda programlar düzenlemiştir: “Av. Filiz KIROĞLU- Arşt. Gör. Tümay MERCAN: Türkiye’de Kadın Olmak.” “Songül DÜNDAR- Av. Hülya Dündar ÖZTÜRK: Kadın Haklarının Tarihsel Gelişimi ve Türkiye’de Kadın Hakları.” “Zeliha AKÇE- Fatma ZENGİN (Hak-İş Kadın Komitesi Başkanı): Sivil Toplum Kuruluşlarında Kadın Emeği.” “Funda DOĞAN- Dr. Zeynep Ödemiş ÖZGER: Çalışma Hayatında Kadınlar ve İnançsal Sorunlar.” “R. Gülşen ŞİMŞEK- Hatice EROL(Hemşire): Sağlıkta Kadın Çalışanlar ve Sorunları.” “Dönüş Zeynep DİLAVER- Av. Birsen UÇAR(Ordu Barosu): İş Hayatında Kadın ve İş Hukuku.” “Esma Aygün SARIDİKEN- Deniz ÇİÇEK: Kadın Gözüyle Darbe / 28 Şubat.” “Ezel ABACI- Prof. Dr. Nermin GÜRHAN: Sağlık Sektöründe Kadın.” “Zahide ÇAKIR- Av. Sibel MADEN: Kadın Gelişiminde Toplumsal Engeller.” “Prof. Dr. Aysun Bay KARABULUT (MTU Rektörü)- Prof. Dr. Nesrin ÇOBANOĞLU: Pandemi, Etik ve Kadın.”
Kadın ve erkeklerin rekabetçi değil birleştirici, bütünleştirici ve hak temelli bakış açısı sergilemesi gerekmektedir. Kadın varlığının tek başına yüce bir değer olduğu unutulmadan; çalışma hayatı, sivil toplum kuruluşları ve toplumsal her alanda fırsat eşitliği sunulması bir zorunluluktur. Geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecek umudu için de kadının korunması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Kadının çalışma hayatı ve toplumsal her alandaki yeri önemli olmakla birlikte, annelik ve ev hanımlığının değersizleştirilmesi ise, gelecek inşaası ve ümidinin de yok olması anlamına gelecektir!
Devlet, millet, vatan, bayrak ve değerleri uğruna evlatları şehit ya da gazi olan, evlatları terör örgütleri tarafından kandırılan-kaçırılan Diyarbakır annelerinin mücadelelerini ve tüm kadınları yürekten selamlıyorum. Dünya Kadınlar gününü sadece 8 Mart’ta değil, her zaman kutluyorum. Değer gören kadınların geleceğe değer üreteceği bilinci ve dileğiyle…