Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Kamuda etkili denetim için sistem önerisi-2

Kamuda etkili denetim için sistem önerisi-2

Yazımızın birinci kısmında Ülkemizdeki denetimin genel görünümü hakkında bilgi vermiş ve Devlet Denetleme Kurulu’ndan Sayıştay’a, bir vesayet denetimi olan Belediyeler Denetimi’nden Kurumların kendi içerisindeki hiyerarşik denetime, Kurumların dışarıdan denetlenmesi ve içeriden denetlenmesine, piyasa gözetim ve denetimi ile vakıflar, dernekler denetimine kadar çok kapsamlı ve dağınık bir denetim alanı olduğundan, müfettiş, iç denetçi, kontrolör, murakıp, denetçi, denetmen, uzman, tetkikçi, muhakkik, dernek denetçisi, vergi denetçisi ve benzerleri şeklinde yüzlerce unvanlardan oluşan görevlilerden ve kurul, başkanlık gibi adlardan oluşan onlarca denetim birimlerinden müteşekkil bir yapıdan sözetmiştim.

Bu kadar denetim birimi ve bu kadar cafcaflı denetim unvanlarına ve çok sayıda denetim görevlisine karşılık, Ülkemizde Kamudaki denetimin etkililiğin (maalesef) sağlanamadığından bahsetmiştim. Kamudaki denetimde etkinsizlik, verimsizlik ve ekonomiklikten uzak olmanın sorumlularının asla ve kat’a denetim görevlileri olmayıp, asıl sorumlularının sistem kuramayanlar olduğunu da beyan etmiştim.

Birinci kısımda yazımın sonunda, etkili, verimli ve ekonomik bir denetim için sistem önerisini yazımın ikinci kısmında geliştireceğimi de belirtmiştim.

Evet, şimdi gelelim Kamuda Etkili Denetim İçin Sistem Önerisine:

Özellikle şunu baştan ifade edeyim. Biz bu yazımızda idari denetim hakkında görüş ve düşünce belirtiyoruz. Yasama denetimi, Yargı denetimi, Ombudsman denetimi gibi yüksek denetim türleri yazımızın kapsamı dışındadır.

İdari denetim için sistem önerimi beş kapsamda sunacağım. Birinci kapsamda dış denetim (Devlet Denetleme Kurulu Denetimi ve Sayıştay Denetimi), ikinci kapsamda iç denetim (Teftiş ve Rehberlik Kurulları, Denetim Birimleri ve İç Denetim Birimleri), üçüncü kapsamda vesayet denetimi (Mülkiye Teftiş Kurulu, Mahalli İdareler Kontrolörleri), dördüncü kapsamda odalar, borsalar, vakıflar, dernekler ve kooperatiflerin denetimi (Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kooperatifler ile STK’ların denetimi için görevli birimler) ve beşinci kapsamda, her Bakanlığın kendi görev alanıyla ilgili olarak iş hayatında gerçekleştirdikleri denetimler (Vergi Denetim Kurulları, İş Teftiş Kurulu, Firma Denetimleri, Çevre Denetimleri, Piyasa Denetimi gibi denetimler) için sistem önerisi geliştirilecektir.

1-Dış Denetim:

Günümüzde kamu idarelerinin dış denetimi denildiğinde Devlet Denetleme Kurulu ve Sayıştay’ın kamu kurum ve kuruluşları üzerindeki denetim yetki ve görevleri gelmektedir.  Bundan birkaç yıl öncesine kadar bir de kamu iktisadi teşekkülleri üzerindeki Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun denetim yetki ve görevleri vardı. O yetki ve görev artık Sayıştay’dadır.

Sayıştay denetimi denildiğinde düzenlilik ve performans denetimi akla gelir. Düzenlilik denetimi denildiğinde de mali denetim ve uygunluk denetimi akla gelmektedir. Sayıştay Kanununda performans denetimi, idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi olarak tanımlanmaktadır.  Bu denetimler oldukça formel ve harcanan paranın yerinde olup olmadığından daha çok, mevzuata uygun olup olmadığının gözlemlenmesi şeklinde tezahür etmektedir. Kamu idarelerinde 100 birimlik harcama yapılmış ise uygulamada bu tutarının ancak %15’inin denetlendiği de bir gerçektir. Geri kalan %85 ne oluyor? Belli bir süre sonunda (iki ya da üç yıl içinde denetim görmezse) otomatikman denetim görmüş gibi dosyaları kapatılıyor.  

Sayıştay, yerindelik denetimi yapamayan yalnızca mali, uygunluk ve performans denetimi yapan bir dış denetim organıdır. Etkili bir denetim mekanizması mıdır? Bu soruya şöyle cevap vereyim. Daha da etkili olması mümkündür.  

Devlet Denetleme Kurulu da Cumhurbaşkanının gerekli gördüğü konularda, kamu kurumlarında inceleme, araştırma ve denetleme yapabilmektedir. Devlet Denetleme Kuruluna 2018 yılından sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra yeni yetki ve görevler verilmiştir. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarının teftiş ve denetim birimleri (iç denetim birimleri hariç) arasında koordinasyon ve uyumlaştırma faaliyetlerini yürütmek görevi Devlet Denetleme Kurulu’ndadır. Devlet Denetleme Kurulu’nun yeni dönemde etkili çalışmalar yapması beklenmektedir.

Dış denetimin daha etkili bir yapıya kavuşturulması ve “yerindelik, uygunluk, sistem, performans, mali, bilgi teknolojileri alanında etkili çalışma yapacak şekilde organizasyon yapısına kavuşturulması” önerilir.

2-İç Denetim:

Bu hususta uzun uzun görüş ve düşüncelerimi belirtebilirim. Çünkü meslek olarak zaten İç Denetçi olarak görev yaptığımdan uygulamadaki sorunları birebir gözlemlemekteyim. Ancak çok kısa bir öneri geliştireceğim.

Öncelikle kurumlardaki farklı isim ve farklı yapılanmanın giderilmesi ve kurum içindeki denetim birimlerinin iki kapsama ayrılması, 5018 sayılı Yasa’dan gelen yetki ve görevlerini kullanan İç Denetçilerin rehberlik ve programlı denetimlerde istihdam edilmesi, İç Denetçilerin istihdam edildiği Birimlerin kurum teşkilat ve kadro çizelgelerinde kararnameli olarak (İç Denetim Başkanlığı şeklinde) yer alması, diğer denetim birimlerinin isimlerinin tüm kamu kurumlarında Teftiş Başkanlığı olarak yapılandırılması ve Teftiş Başkanlıklarının az sayıdaki Müfettişlerle yalnızca inceleme ve soruşturmayla yetkili ve görevli kılınmaları gerekir. Rehberlik işi, teftiş işinden ayrı bir konudur. Bu hususta kesin bir ayrım gidilmeli ve rehberlik, kuruma değer katma ve risklere odaklanarak etkili kurumsal kapasite oluşturma işi İç Denetime bırakılmalıdır.

3-Vesayet Denetimi:

Vesayet denetimi görevi, yani mahalli idare kurum ve kuruluşlarının denetimi görevi, Anayasa ile İçişleri Bakanlığında olan bir yetki ve görevdir. Ancak, 2018 yılının ikinci yarısından itibaren mahalli idarelerin iş ve işlemlerinin takip ve koordinasyon görevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığında olup, o yıldan sonra, iki başlı bir durum ortaya çıkmıştır.

Bu iki başlı yapının ortadan kaldırılması mümkün görülmüyor. Bu durumda, İçişleri Bakanlığının vesayette kaynaklanan yetkileri yalnızca Belediye Başkanlıkları ve diğer mahalli idareler açısından, yalnızca güvenlik ve iller idaresi yönünden sağlanmalı, teknik ve mali yönden vesayet yetki ve görevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına da tanınmalı ve Bakanlık da bu açılardan denetim yetkisine sahip olmalıdır. Bunun için gerekiyorsa Anayasa değişikliği gerçekleştirilmelidir.

Vesayet denetimin belediyeler üzerindeki ağırlığı (daha açıkçası korkusu) azaltılmalı ve daha çok teknik, mali, bilgi teknolojileri, performans denetimlerine yoğunlaştırılmalıdır.

4-Odalar, Borsalar ve STK’ların Denetimi:

Bu denetim görev ve yetkileri için iyi yetiştirilmiş ve gerekli nosyon ve formasyona sahip denetçiler atanmalı ve onlar vasıtasıyla denetimler gerçekleştirilmelidir. Mevcut durum itibariyle Vakıf ve Derneklerin denetçilerinin denetim nosyon ve formasyonuna sahip oldukları söylenebilir. Aynı nosyon ve formasyon bu kapsamdaki tüm denetim alanları için de sağlanmalıdır. Örnek vermem gerekirse bir kooperatifi denetleyen kişi, bunun için yetiştirilmelidir ve sertifika sahibi olmalıdır. Unvanının da mühendis ya da uzman değil, kooperatif denetçisi ya da kooperatif kontrolörü olması gerekir.

5-İş Hayatına Yönelik Denetimler:

Dördüncü kapsam için dile getirdiğim görüş ve düşüncelerin bir benzeri bu kapsamda da geçerlidir. Bu denetim görev ve yetkileri için iyi yetiştirilmiş ve gerekli nosyon ve formasyona sahip denetçiler atanmalı ve onlar vasıtasıyla denetimler gerçekleştirilmelidir. Mevcut durum itibariyle Vergi Denetim Kurulları, İş Teftiş Kurulları gibi kurullarda görevli Müfettiş ve denetçilerin denetim nosyon ve formasyonuna sahip oldukları söylenebilir. Aynı nosyon ve formasyon bu kapsamdaki tüm denetim alanları için de sağlanmalıdır. Örnek vermem gerekirse bir firmada çevre denetimi yapan kişi, bunun için yetiştirilmelidir ve sertifika sahibi olmalıdır. Unvanının da mühendis ya da uzman değil çevre denetçisi ya da çevre kontrolörü olması gerekir.

Yazımın bu noktasında diğer önerilerle birlikte şu önerileri belirtmeliyim: Denetim birimlerinin yeknesak yapıya kavuşturulması, risk odaklı görev yapmaları, binlerce gereksiz görevler yerine riskleri önleyecek tarzda niteliksel işlerle görevlendirmeleri, her denetçinin mutlaka sertifika sahibi olması ve beş yılda bir eğitime tabi tutularak sertifikalarını yenilemeleri gerekir.

Yazımın sonunda şunu hassaten ifade etmeliyim: Denetim birimleri muhtemel bir mali ya da itibar kaybını önleyecek birimlerdir. Kamu’ya çok çok fayda sağlayabilecek özellikleri vardır. Kamu için mali yük değil, bulmuş oldukları bir kamu zararının tahsili ile büyük katkı sağlayacak özellikleri vardır. Bunu kendi 34 yıllık denetim hayatımda bizzat uyguladım. Çevre ve Orman Bakanlığında Müfettiş olarak görev yaptığım 2005 yılında, o zamanki fiyatlarla, 6.5 trilyonluk tahsil edilmemiş bir meblağı (proje aşımı yapılmış bir otelin fiili durumunu dikkate alıp yeniden ölçüm yaptırarak bu kadar büyük bir tutarı) Kamuya kazandırmış bir Denetim Elemanıyım. Benim gibi birçok denetim elemanı da kamuya bu şekilde katkılar sağlamıştır.

Tüm denetim birimlerinin etkili, ekonomik ve verimli bir yapıya kavuşturulması dileğimle yazımı burada noktalıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Sandal Arşivi