Ortaylı, Nevruzun tarihini doğru bilmiyor (1)
Ortaylı, Nevruzun tarihini doğru bilmiyor (1)
EFLATUN NEİMETZADE
2010 yılında TÜRKSOY’un organizasyonunda “Nevruz Şöleni” adıyla Paris’te, JUNESCO sahnesinde ve Strasburg’da, müzikli-danslı “Müzik Şöleni” tiyatro ağırlıklı oyun sergiledik. Tüm Türk devletlerinden ve KKTC’den 169 tanınmış sanatçılar: şarkıcı, bale sanatçıları, dans toplulukları, müzisyen ve Tıva Özerk Cumhuriyetinden (RF) “Şaman Dans Grubu” müzikli temsilde yer aldı.
Devlet Tiyatrosu’ndan iki aktör Karagöz ve Hacivat (Azerbaycan’da Keçel ve Kosa) rollerinde parladılar, güzel oyun sergilediler. Reji ve Senaryo bana aittir. Amaç – Nevruz Bayramının insana hayat veren dört önemli unsurun - Suyun, Ateşin, Havanın, Toprağın ısınması, “diriliş” dileğiyle ilgili ortaya çıkmasını göstermek idi.
ORTAYLI NEVRUZUN TEMEL KURALLARINI BİLMİYOR
Kadim dostum, Prof. Dr. İlber Ortaylıile Bilkent Üniversitesi lojmanında aynı binada oturuyorduk. Birlikte konuşmalar yaptık, genel konularda; tarih, edebiyat konularında fikir paylaşımı yaptık, çok da iyi anlaşıyorduk. Bilgi alanı geniş olan insandır, edebiyat ve tarih konularında fikir yürütüyorduk; özellikle Rus edebiyatı hakkında. Çünkü ben Saint Petersburg’da eğitim almışım, dünya ve Rus edebiyatını okumuş insanım. O ise Osmanlı tarihini iyi bilen bilim adamıdır.
O zaman ben Osmanlı tarihini onun kadar bilmiyordum, çünkü Sovyet sisteminde Osmanlı yıkıcı, dağıtıcı ve gaddar gibi öğretiliyordu bizlere. Babam Erdebil kökenli öğretmendi ve Osmanlının adil ve hoşgörülü İmparatorluk olduğunu bizlere anlatıyordu. Kısacası Ortaylı ile iyi anlaşıyorduk. Bilkent Üniversitesinden istifa ettim ve Gazi Üniversitesine Doçent atandım ve o günden Kongre ve Sempozyumlarda karşılaşıyorduk. Son yıllar ise İlber dostumu ekranlarda izliyor ve eski günleri gerçekten özlüyorum.
Fakat gazete sayfalarında Ortaylı’nın Nevruz hakkında söylediği saçmalıkları okudum ve şaşırdım doğrusu. Özellikle son yıllar İran’a fazla gittiğinden mi, ekranlarda nazlanarak özüne has konuşma tarzından hoşlandığından dolayı mı, bilmem. Fakat gerçek şu ki kadim komsum, sevdiğim, saygı duyduğum İlber Ortaylı Nevruz’un bırakın tarihini, yaratılış sebeplerini yanlış bildiği kenara dursun, itici, rencide edici sözlerle “İran’a mahsus gelenektir” demesi manidardır ve kendisine hiç yakıştırmadım. Belki kendisini İran’da iyi ağırlıyorlar, bilmem. Belki yanlış yola sevk etmişler, çevresini sarmış azınlıkların ortamında olduğundan dolayı ve ya “Hürriyet” gazetesinin anti Türk politikası mikrobuna müptela mı olmuştur? Ola bilir, çünkü bu gazetede hakiki Türklere yer yok.
Evet, Doğan Holding gazetecilere iyi para dağıtıyor, bunu biliyoruz. Fakat benim tanıdığım Ortaylı başka insandı. Şu bir gerçektir ki, Ortaylı Türk dünyasını, Türk mantalitesini ve Sümer döneminden günümüze dek gelmiş Türk gelenekleri, örf adetleri iyi bilmiyor, ya da Türklerle alay ediyor. “İran’da başka azınlıklar ve halklar vardır” derken, saçmalıyor adeta. Aziz dostum İran tarihini de yanlış biliyordur. Gerçekçi olsaydı Azerbaycan Türklerinin en yoğun yaşadığı ve Perslerin ise azınlıkta olduğunu bilmiş olacaktı Ortaylı.
Soruyorum, neden İran’da yaşayan iki halkın arasına sopa sokuyorsunuz? Bunu oradaki Ermeni azınlığı zaten yapıyor, ama sizin ilme, tarihe, barışa uymayan yersiz laflarınız Azerbaycan Türkü olarak beni de rencide ediyor. Hıristiyan ve ya Evanjelist ruhunu savuna bilirsiniz, fakat dünyada 55 milyon nüfuza sahip Azerbaycan Türklerine dil uzatamazsınız. Üslubunuz Türkiye-Azerbaycan kardeşlik bağlarına zarar veriyor. İran’daki Hıristiyan kökenli insanların çevresine düşmüş olsanız bile, yazınızda mantıksız, bilgisiz, yakıcı ve yıkıcı ifadeler kullanmakla ayıp ediyorsunuz. .
MEVLANA RUHUNU TAŞIMIYORSUNUZ
Neden İran’da 40 milyona yakın Türk kökenli soydaşlarından söz etmiyorsunuz? Ruhunuzda sevgi, barış ve hoşgörü yok gibi. Anneniz belki de Rus ola bilir; akrabalarımızın evinde de Rus gelini vardır. Fakat siz İran’a gittiğinizde gözlerinizi geniş açmadınız mı? Çevrenizdekilerin çoğunun Azerbaycan Türkü olduğunu görmediniz mi? Tahran’da yüzde yetmişin üzerinde, Tebriz’de çoğunlukta Azerbaycan Türkleri yaşıyor. Horasan, Reşt, Erdebil, Sarab ve daha nice illerde çoğunlukta Türkler yaşıyor. Tek bir kelime yazmıyorsunuz soydaşlarımızdan, İlber Ortaylı? Neden? “Hürriyet”in kriterlerine zıt olur diye yazamıyorsunuz.
İran’a gitmişken Azerbaycan Türklerinin ana dilde tek bir okulları olmadığını şahit oldunuz mi? Hani, dürüstlükten, saflıktan, demokrasiden yana konuşuyorsunuz zaman-zaman. Önceleri sizi böyle tanıdım, fakat şimdi başkalaştınız. Siz nere, “Hürriyet” gazetesi nere? Çevrenizi saranların etkisinde kaldınız galiba. Aksi halde defalarca tekrar ederek “Nevruz İran’a aittir”, zikir ediyorsunuz. Kuru bir yalanı kime yutturuyorsunuz? 15 bin yıllık tarihi olan Nevruz’un Türk kavimlerinin hakiki Bayramı olduğunu demekten kaçınıyorsunuz?! O zaman Ortaylıkendinden kaçıyor fikri aklıma gelir. Evet, gerçeklerden kaçıyorsunuz.
Yaşınız ötüyor ve aklınızdakiler uçuyor sağa-sola, bunu idrak ediyor musunuz? Kadim gelenek ve örf adetlerimizden uzaksınız, bunu anlamaya çalışın. Paris’te sergilediğim oyundan haberiniz olmadığına şaşırdım. Aradan zaman geçiyor ve siz yalanlarla yine gündemdesiniz.
NEVRUZ TEMSİLİ PARİSLİLERİ AFSUNLADI
Paris’teki “Nevruz Şöleni” oyunu TRT AVAZ kanalıyla tüm dünyaya tanıtıldı, dünya gazetelerinde ve yerli basında haberler, iri makaleler yazıldı. Ayrıca “Anadolu” (Ankara) gazetesinde seri yazılar basıldı. 2014 yılında Büyük Anadolu Medya Grubunda “Zirvelerden Zirvelere” kitabım basıldı, orada “NEVRUZ Şöleni” ilk defa Paris’te UNESCO Sahnesinde Sergilendi” bölümünde ta kadimlerden günümüze dek devam eden Nevruzun temel felsefi amacı ve maksadı detaylı şekilde izah ediliyor. Kütüphanelerde kitabıma göz atın, hafızanızı tazeleyin, uyanın ve tarihi gerçekleri tahayyülünüzde canlandırın ve arının, lütfen.
Bu arada S. Kramer’in “Tarih Sümer’de Başlar” kitabını da okumadığınız anlaşılır. Bilim adamı dipnotlarla, gerçek bilgilerle konuşur, boş laflarla değil; lafazanlık hastalığına tutulmuşsunuz ve uyanın kadim dostum. Konu Nevruz iken önce değerli fizik bilim adamının açık mektubunu dikkatinize iletiyorum. Sonrasında kaynakçalarla size cevabım olacaktır. TOBB Üniversitesi Profesörü Saleh Sultansoy sıradan biri değil; yılın sekiz ayını yurt dışı ülkelerin Laboratuarlarında bilim çalışmalarında bulunan ender fizik adamıdır. Okuyun!
PROF. DR. İLBER ORTAYLI’YA AÇIK MEKTUP
“Sayın İlber Hocam, bu mektubu size yazmamın nedeni Nevruz’u İranlılara mal etmenizdir. Sizin gibi saygıdeğer tarihçimizin bu konuda yazdıkları toplum tarafından tam gerçek gibi kabul görür, ne yazık ki! Hâlbuki bu Bayram (İranlıların izi-tozu bile yokken) 5 bin yıl bundan önce Sümer’de bugünün Türkçesiyle anlaşılan ad altında kutlanıyordu.
“Hürriyet” gazetesinde yayınlanan 25 Mart 2018 tarihli yazınızdan alıntılar: “…hiç şüphesiz Nevruz’un mal edileceği ve kendine has renklerle kutlanan asıl toplum ve ülke İran ve İranlılardır.”; “…Nevruz dahi Aryan milletler içinde doğmuş, tabii ki komşu kültürler tarafından da renklendirilerek benimsenmiş bahar bayramıdır.”(Açık iftira-E.N.)
“Milliyet” gazetesinde yayımlanan 25 Mart 2012 tarihli yazınızdan alıntılar: “İran medeniyetine özgü olan Nevruz gibi gelenekleri benimsemek hoştur ama bizimmiş gibi sahip çıkmanın anlamı yok”; “Bütün civar halklar yani Kafkasya ve Orta Asya da Nevruz’u İranlılardan öğrenmiştir.”(Bu bir yalan ve ilminize hiç yakıştırmadım –E.N.)
Konunun önemine binaen 2013 Nevruz kutlamaları arifesinde birkaç tweet attım. Çünkü Nevruz Bayramı İranlılara mal edilirse toplumsal ayrışmaya, Şümer’de kutlandığı bilinirse toplumun birleşmesine neden olur.
18 Mart 2013 tarihinde attığım tweet: “Nevruz Sümer'de başlar. Tarihi bilgilere göre en eski Nevruz kutlamaları milattan önce üçüncü bin yılda A-Ki-Ti adıyla Sümer'de yapılmıştır.”
20 Mart 2013 tarihinde attığım tweet’ler: “A-Ki-Ti'nin anlamı: Sümerceden çevirirsek Yerin Dirilmesi veya Toprağın Uyanması anlamını taşıyor.”; “Ki - yer, toprak demektir. Günümüz Türkçesinde Kir, Kır, Kil şeklini almıştır.”; “Ti - uyanmak, yaşama dönmek demektir. Günümüz Türkçesinde Ti-rilmek, Di-rilmek şeklini almıştır.”; “A-Ki-Ti (Yerin Dirilmesi, Novruz, Yenigün, ...) Bayramımız kutlu olsun!!! Bu bayram dostluğa, kardeşliğe vesile olsun!!!”
A-Ki-Ti Sümerceden İngilizceye “building life on earth” olarak çevriliyor. Bu çeviri yukarıda verilen yorumun doğru olduğunun bir kanıtıdır. Yerin Dirilmesi Bayramının günümüzden 5 bin yıl önce Sümer’de kutlandığı kil tabletlerde yazılmıştır. Aryan dediğiniz İranlıların tarih sahnesine çıkışından bin yıllar önce! (Alın size tarihi kanıt –E. N.)
Konuyla ilgili “Tarih, Bilim ve Nevruz (A-Ki-Ti) Sümer’de başlar!” başlıklı yazım 25 Mart 2014 tarihinde Türk Ocakları web sayfasında yayınlandı. Bu yazıdan iki alıntı: “Soldaki haritadan görüldüğü gibi, Sümer coğrafyası Doğu Anadolu’yu ve Azerbaycan’ı da kapsıyordu. Sağdaki resim Türkiye ve Azerbaycan bayraklarındaki Ay-Yıldız simgesinin en az 5 bin yıllık tarihe sahip olduğunu göstermektedir.” “Bugüne dek dilbilimciler Sümerce 2500 civarında Türk kelimesi tespit etmişlerdir. Bunların arasında yüzlerce kelime hem anlam hem de telaffuz olarak günümüz Türk lehçelerinde mevcuttur. Çuvaşıstan’da Sümerli kentinin, Altaylarda Üç-Sümer dağlarının olması bir rastlantı değildir!” (Buna ne dersiniz? –E. N.)
Sonuç: Yerin Dirilişini simgeleyen Nevruz hepimizin, yani bütün İnsanlığın bayramıdır ve (bugünkü bilgilerimize göre) bütün halklar Nevruz’u İranlılardan değil Sümerlilerden öğrenmiştir! Prof. Dr. Saleh Sultansoy”.
Devamı vardır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.