Paraları yokmuş
31 Mart Yerel Seçimlerine sayılı günler kaldı. Siyasi partiler belediye başkan adaylarını desteklemek için birbirinden ilginç yöntem ve yollar deneyerek bir adım öne geçmeye çalışıyor. Hal böyle olunca ilk akla gelen mecra ise adayların reklamlarını gerek yazılı gerekse görsel basın üzerinden vatandaşlara ulaştırıp onları etkilemeye çalışmak oluyor.
Bizler yerel basın olarak büyük sıkıntılarla ayakta kalmaya çalışan ve yaşamını sürdürmeye çalışanları olarak bu durumdan muzdaribiz. Neden derseniz ayakta kalmak için mutlaka ekonomik desteğe ihtiyacımız var. Dışarıdaki vatandaş bilmez bizlerin hangi sıkıntıları çektiğini ve ne tür zorluklarla boğuştuğumuzu. Onlar sadece sabahları bayilerden aldıkları gazetelerdeki haberleri görüp yorum yaparlar.
Bilseler ki bizler onlara bu haberleri ulaştırmak için nasıl gayret gösteriyoruz. Nasıl zorluklara göğüs gerdiğimizi bilmelerine de imkan yok zaten. Fakat şunu bilsinler isterim ki işim çok zor. Çoğu zaman haber bulmak için, haber yazmak için nasıl badireler atlattığımızı. Hatta evimizde dinlenmemiz gerekirken bilgisayar başına geçip sizlere haber yazmak, araştırma yapmak ne kadar zor inanın bilmek istemezsiniz.
Şimdi gelelim bizlerin ayakta kalmasının birinci şartı olan reklamlara. Siyasi partiler seçimlere girerken adaylarının tanıtımını yapmak haberlerini yayınlatmak için medyadan destek istiyorlar bunda çok haklılar. Fakat işler onların istediği gibi gitmiyor maalesef. Haberimizi yazın sütun sütun verin fakat bizden para istemeyin diyorlar.
Biz Ankara’nın 35 yıllık gazetesiyiz yakında 36 yılımızı geride bırakacağız. Yerel basın olarak ekonomik sıkıntılar çektiğimiz doğrudur bunu sadece biz değil Ankara’nın bütün yerel gazeteleri çekiyor. Gazete sayfamızı 12’den 8’e düştü. Yani kağıt fiyatlarından sıradan bir vatandaşın haberi yok, olması da zaten imkansız.
Sadece yerel basın değil ulusal basın bile reklam olmazsa ayakta duramaz iki günde kapıya kilit vurup gider. Ankara’da AK Parti ve CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için kıyasıya bir yarışın içindeler. Reklamlarını ulusal gazete ve televizyonlar üzerinden veriyorlar Türkiye’ye sesleniyorlar.
Reklamı onlara verip haber desteğini bizden istiyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu kardeşim. Reklamı kime veriyorsan haberi de ondan iste. Niye Ankara yerel medyasını sürekli arayıp programımız var muhabir gönderin, programımız takip edin diye aramasını mail atmasını biliyorsunuz da neden bizlere reklam desteği vermiyorsunuz?
Haberleriniz bizde dokuz sütuna manşet veya geniş şekilde çarşaf çarşaf çıkarken sesiniz çıkmıyor da neden reklam vermeye gelince cebinizde akrep varmış gibi davranıyorsunuz. Sonra çıkıp diyorsunuz ki bütçemiz kısıtlı. Sevsinler sizin bütçenizi kimi kandırıyorsunuz? Sadece kendinizle çelişiyorsunuz farkında değilsiniz.
Ulusal basına gelince çarşaf çarşaf ilan yerel medyaya gelince bütçemiz yok kusura bakmayın öyle mi? Ne diyeyim bilemiyorum inanın o kadar kızgınım. Düşünün Ankara’da Avrupa’nın en büyük, dünyanın üçüncü büyük hastanesi açılıyor reklamları İstanbul’da yayın yapan gazetelerde. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Bunu kime nasıl anlatacaksınız merak ediyorum?