Özdemir: Suriyeliler konusunu AB'ye anlatamamışız
CHP İstanbul Milletvekili ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi Sibel Özdemir, düzensiz göç, Suriyeli sığınmacılar ve vize serbestisi konularını değerlendirdi.
CHP İstanbul Milletvekili ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi Sibel Özdemir, düzensiz göç, Suriyeli sığınmacılar ve vize serbestisi konularını değerlendirdi.
CHP’li Sibel Özdemir, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında şu konuları gündeme getirdi:
SURİYELİ SIĞINMACILAR SORUNUNU AVRUPA’YA ANLATAMAMIŞIZ
Düzensiz göç konusu, özellikle 2011 sonrası, komşu ülkelerimizle ve resmî olarak aday ülkesi olduğumuz Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerimizi doğrudan etkileyen bir sürece evrildi. AB ülkeleri ve kurumları ile yapmış olduğumuz görüşmelerde, bu konuyu yeteri kadar anlatamadığımıza ve bu nedenle özellikle Suriyeli sığınmacılar konusunda ne kadar yalnız kaldığımıza tanık oluyoruz. Geçen gün de AK Partili milletvekilleri ile birlikte Helsinki'de Avrupalı parlamenterlerle bir toplantıya (62. COSAC) katıldık. Orada da gerçekten, o ülkelerin bizim gerçekliğimizden ne kadar uzak olduğunu, göç sorununun ülkemizde yarattığı maliyetleri yeteri kadar anlatamadığımıza ve vize serbestisi hakkına ne kadar uzak olduğumuza şahit olduk. Daha da kötüsü, Suriyeli sığınmacılar konusunu AB ile üyelik sorununda bir pazarlık konusuna getirdik. Göç sorunuyla tek başımıza mücadele eden bir ülke konumuna düştük.
Şüphesiz ekonomik, sosyal ve toplumsal sorunların giderek artan maliyetler bu iktidarın, özellikle 2011 sonrası, bölgemizde öngörüsüz, tutarsız, günübirlik ve kişisel ilişkiler üzerinden yürüttüğü dış politikanın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Özellikle yasa dışı göçle ilgili, doğal olarak AB ve diğer komşu ülkelerle bir sorumluluk üstlenmek durumunda kaldık.
AB’YE ÜYELİK İLİŞKİLERİMİZDE ÖNEMLİ BİR EŞİK OLACAKTI
Göçle mücadelede ortak taahhütlerimiz oldu ve bunun sonucu da o dönemde, 2016 döneminde AB ülkeleriyle bir vize mutabakatı anlaşması imzaladık. Buna paralel olarak vize serbestisi diyaloğu başlattık. Türkiye ile AB arasındaki geri kabul anlaşmasını, işte "18 Mart mutabakatı" dediğimiz anlaşmayı imzaladık. Tabii, temel unsurları Ege'deki toplu ölümlerin önüne geçmek ve düzensiz göçü düzenlemekti. Biz, burada, AB’ye belli sığınmacıları alma konusunda ve ülkemizde, doğal olarak, onlara yaşam alanı sağlamak noktasında taahhütlerde bulunurken AB de bir mali yardım taahhüdünde bulunmuştu. Bunun sonucunda da AB’nin ülkemizdeki vatandaşlarımıza serbest vize alanına giriş taahhüdü vardı. Bu, gerçekten, AB ile ilgili üyelik ilişkilerimizde önemli bir eşik olacaktı. Bir eşiği aşmış olacaktı. Genel Kurulda tüm siyasi partilerin yoğun çalışmasıyla birçok kriteri tamamladık. 72 kriteri belli bir sürece getirdik. Fakat eksik kalan 5 kriter üzerindeki müzakereler hala neticelendirilmiş değildir. Maalesef birçoğumuzun burada şahit olduğu, iktidar partisinin siyasi ikballeri, belki içsel gelecek kaygıları nedeniyle o zaman bu mutabakatı yapan dönemin Başbakanı Davutoğlu hükûmetinin görevinin sonuçlanmasıyla doğal olarak bu süreç, bu mutabakat hükümleri tamamlanamadı.
VİZE SERBESTİSİ KONUSUNDA SONUÇ ALACAĞIMIZI BELİRTMİŞLERDİ
Vize konusunu da açıkçası o dönem Avrupa Birliği kurumlarıyla çok önemli bir aşamaya getirmiştik. 18 Mart Mutabakatını yapan hükûmet Mayıs’ta sonlanmıştı ve Haziran 2016'da açıkçası Avrupa Birliği kurumları ve Konseyi vize mutabakatında tatmin edici bir noktaya geldiğimizi, belki bir sonuç alacağımızı bize belirtmişlerdi. Eğer süreç tamamlanmış olsaydı ülke vatandaşlarımız üç buçuk yıldır Schengen bölgesine vizesiz seyahat edebileceklerdi.
DIŞ POLİTİKADA YALNIZLAŞMA KAZANIMLARDA GERİYE GİDİŞ
Ama ne oldu? İktidarın söylemi değişti. Sayın Cumhurbaşkanı şu açıklamayı yaptı: "Vizeyi kaldıracağım, bunun şartı da şunu değiştirmen... Hadi bakalım, kusura bakma, sen yoluna, biz yolumuza." Yine Cumhurbaşkanı belki dönemin o zamanki Başbakanına atıfla AB’ye şunu söyledi: "Kiminle anlaşıyorsan git, onlarla anlaş." Sonra ne oldu? "Kiminle anlaşabiliyorsan anlaş." Ve bugün 2019 yılında, Cumhurbaşkanı, bir Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle vize serbestisi kriterlerinin tamamlanması için bakanlıklara talimat verme noktasına evrildi. Öngörüden uzak, günübirlik, kısa vadeli, kişisel çıkarlar nedeniyle maalesef Avrupa’da ve dış politikamızda her geçen gün yalnızlaşıyoruz, kazanımlarımızda geriye gidiyoruz. İktidar partisi dış politikada kendi kişisel ve ideolojik önceliklerini değil, ülkemizin, 82 milyon vatandaşımızın haklarını, hukukunu öncelemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.