Siyonistler yeni bir dünya savaşı istiyor
Israrla istenen bir şey var aslında. O da savaş.
“Hoppala, kim savaş ister yahu” diyebilirsiniz?
Hemen cevap vereyim: “Siyonistler ister.”
“Hoppala ki, hoppala, Siyonistler neden savaş istesinler ki?”
Yine hemen cevap vereyim: “Çünkü tüm şartlar lehlerine ve her şey tam istedikleri gibi gelişiyor.”
“Hatta, benzetmek gibi olmasın da, tek kale maç derler ya, adamlar, çıkacak bir büyük savaşta tek kale maç yapar gibi, rahatça yeneceklerini düşünüyorlar.”
İşin lamı-cimi yok. Her şey çok açık. Siyonistler yepyeni bir Savaş istiyorlar. Cillop gibi bir Savaş istiyorlar.
Siyonistler özellikle 1850’den sonra Dünya’da açık bir üstünlük ve çok büyük güç kazandılar. Adeta rakipsiz kaldılar. Osmanlı’yı yıktılar. İsrail ismiyle Ortadoğu’da adı Devlet esasında bir terör merkezi oluşturdular. ABD’yi adeta kuyruklarına doladılar. Dünya’daki güç merkezlerini parmaklarıyla oynatacak derecede aldatarak kendilerine bağladılar. Para, servet ve ekonomik güç zaten Yahudilerde.
Bu ahvalde, adamları dizginleyecek ne var ki? Dünya’nın bu kadar dengesiz ortamında, tek kutuplu güç merkezinin oluştuğu bu minvalde, Müslümanların başsız kaldığı ve zavallı duruma düşürüldüğü bu çağda, adamları kim durdurabilir ki?
Geçen gün “Nekbe” isimli bir TV Programını izledim ve Siyonizmin Filistin’de nasıl zulüm işlediğini tüylerim diken diken olarak, içimiz yanarak bir kez daha idrak ettim. Esasında Filistin’deki bu dram, bu zulüm Türkiye’de okullarımızda ders kitabı olarak okutulmalı ve anlatılmalıdır. Türk Gençliğinin Siyonizme kin ve öfkesi her daim diri tutulmalıdır.
“Nekbe”, Arapça bir deyim. Türkçesi “büyük felaket” demektir. 1948 yılında, Filistin Topraklarında İsrail’in kurulması Nekbe’dir.
Nekbe, bir anda olmadı. Nekbe’nin öncesi var ve öncesi çok mühimdir.
1850’li yıllardan sonra Filistin’i adım adım işgal etmeyi kafalarına koyan Siyonist Alçaklar, 1890’dan sonra ufak ufak toprak satın alma ve çeşitli yollarla Filistin’e yerleşiyor. Theodor Herz denilen Şerefsizin Osmanlı’dan toprak istemesi ve Ulu hakan Abdülhamid Han’ın o Şerefsiz Adamı terslemesi bilinen bir gerçektir. 1913’den yani birinci Dünya Savaşından itibaren Filistin’e Siyonizm’in yayılması hızlanıyor. 1917’de Filistin ve Kudüs İngilizler tarafından işgal edilince, Siyonistlerin iştahı daha da kabarıyor ve İngiliz Alçaklarını da yanlarına alarak zulümlerini artırıyorlar. 1917’den 1948 yılına, yani Terörist İsrail kurulana kadar geçe devrede, Filistin’de adeta taş üstünde taş bırakmayarak ve yüzbinlerce Filistinli’yi şehid ederek Terör Oluşumu İsrail’e zemin hazırlıyorlar. 1948’den sonrasını zaten herkes biliyor. Zaten, İsrail terörü 1948’den sonra daha da şiddetleniyor. Eskiden arkalarında İngilizlerle hareket eden Siyonist Alçaklar, bu tarihten sonra yollarına ABD ile devam ediyorlar.
Buraya kadar olan hüzünlü, acı ve dramatik gelişmeler tarihte kaldı. Tarihteki bu yaşanılanlar elbette önemli. Ancak, asıl önemli olan bundan sonrası.
Şurası çok açık bir gerçek ki Siyonistler bir Dünya savaşı istiyorlar. Bütün çabaları bunun için. Bu yeni Dünya Savaşı’ndan sonra tüm planlarının ve “Arz-ı Mevud” dedikleri hedefin sağlanacağına inanıyorlar. Arz-ı Mevud, güya Yahudilere vaadedilmiş topraklar manasına geliyor ve bu topraklar bizim Ülkemizi de kapsıyor. Adamların gözü bizim topraklarda.
Siyonistler yanlarına ABD’yi alarak ve Suudi Arabistan ve Körfezdeki bazı Arap Devletçiklerini de peşlerine takarak, İran ve Irak bölgesinde taş taş üstünde kalmayacak şekilde bir savaş organize ediyorlar. Suudi Arabistan, ABD’nin askeri güçlerinin Körfez topraklarında yeniden konuşlandırılması talebini onayladı. Yakında füzelerin havada uçuştuğunu TV’lerde görmek durumunda kalabiliriz. Söylemeye dilim varmıyor ancak, belki de sırf TV’lerde izlemekle kalmayacağız. Bizzat bu sorunu yaşayabiliriz de. Allah (cc) tüm Ümmet-i Muhammedi korusun. Allah (cc) tüm masumları ve mazlumları korusun.
Şu tehlike çok açık bir tehlikedir. ABD ve İsrail Ortadoğu’da bir çok yere saldıracak ve bu saldırılarında Suudi Arabistan ve bazı Körfez Ülkelerini de kullanacaklar.
Fırsat bekleyen Yunanistan, ABD’nin ve İsrail’in yanında yer alırsa ve fırsattan istifade bir maceraya kapılırsa, durum daha da tehlikeli olur. Savaş, Bizim için de kaçınılmaz olur. Türkiye ve Yunanistan, her ikisi de NATO üyesi olduğundan, bir savaş çıktığında ya ortada NATO-MATO kalmaz, ya da NATO Bize destek çıkmaz. Bunlar kuvvetli ihtimallerdir.
Şimdi bu yazılanlardan sonra şu soru akla gelmektedir: “Bu savaş 3. Dünya savaşı mıdır, yoksa Dünya’nın son savaşı mıdır? Benim inancıma göre bu savaş Dünya’nın son savaşı olacaktır.”
Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) bir Hadis-i Şeriflerinde haber verdiği Melhame-i Kübra’nın vakti gelmiştir. “Melhame-i Kübra , Büyük Savaş demektir.” Bizim Melhame-i Kübra, karşı taraftakilerin de Armagedon dedikleri savaş Dünya’nın son savaşı olacaktır. Bu savaş çok şiddetli geçecek ve büyük ordular karşı karşıya gelecektir. Savaşın merkezi Ortadoğu olacaktır. Hadis-i Şerif’in haber verdiğine göre, savaş bizim lehimizde sonuçlanacaktır. Hernekadar Siyonistler güçlerine güvenseler de yenileceklerdir, inşallah.
Şurası nettir, “Siyonistler yeni bir Dünya savaşı istiyorlar ve yenilecek olanlar da kendileri olacaktır.” Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.