Suçlu kim acaba?
Spor Toto Süper Lig’de geride kalan 5 hafta sonunda teknik direktör kıyımı başladı. Takımların kötü gidişatından sorumlu tutulan teknik adamlar yine kaderlerine razı olmak zorunda kaldılar.
Aslında sorun teknik adamlarda değil onları bu duruma getiren yöneticilerde. Çünkü sezon başında olmadık sözler verip sonları bu sözleri yerine getiremeyince ister istemez bu durumla karşı karşıya kalıyoruz.
Takımın transferlerini kendileri yapıyorlar, gidecek oyunculara kendileri karar veriyorlar ve sonra takımın başına getirdikleri teknik adama fikrini sorma zahmetinde bile bulunmuyorlar. Sonrası malumun bir durum olarak kabak çiçeği gibi karşımızda duruyor.
Yaşanan bu durum aslında bilindik bir tablo. Genelde hep böyle olur kulüplerimizde. Bütün takımlar sezona umutlu, istekli, arzulu ve başarılı olmak için başlarlar. Fakat ligi başladıktan birkaç hafta sonar işler değişmeye başlar.
Alınan kötü sonuçlar sonrası kulüp yönetimleri bir karar almak zorunda kalır. Takım başarısız ise mecburen ilk gidecek isim yine teknik direktörler olurlar. Çünkü bütün takımı değiştirme veya yenileme imkanı olmadığı için mecburen ilk gözden çıkarılan yine takımın başındaki isimler oluyor.
Türkiye’de sistem böyle takım başarılı olursa bunu yönetim ve futbolcular sağlamıştır, takım başarısız olur ligin dibine demir atarsa suçlu hocadır ve gitmesi gerekir. Avrupa’a bazı ülkelerde bir takım kolay kolay hoca değiştiremez ve değiştirmez.
Çünkü orada kulüpler buna göre bir yasa çıkarmışlardır ve teknik direktörün hakkı korunur ve kollanır. Bir sezonda en fazla iki hoca ile çalışabilirsiniz denilir. Bu durum ülkemizde tam tersi işliyor.
İstediğin kadar hoca değiştir, istediğin kadar oyuncu değiştir ve sana kimse bir şey söylemesin hatta sesini çıkarmasın. Aslıda burada bütün sorumluluk Türkiye Futbol Federasyonu’na düşüyor. Federasyon mutlaka bir sınırlama ve kısıtlama getirmeli.
Demeli ki bir sezonda en fazla 2 teknik adamla çalışacaksın, eğer buna uymazsan yaptırımları ağır olur ve gerekirse seni ligden atarız diyebilme cesaretini gösterebilmeli. Fakat nerede bizde o cesaretli Federasyon. Ancak işleri güçleri günü kurtarmak ve popülist yaklaşımlarla takımlara mavi boncuk dağıtmakla meşguller.
Suçlu kim derseniz onu bulmak zor. Türk futbolunun kanayan yarasında suçlu aramak iğneyle kuyu kazmak gibi bir şey. Kulüp kendince haklı, teknik adam kendine göre haklı. Olan eninde sonunda kulüplere oluyor. Çünkü burada maddi bu yükün altına giren kulüpler olunca zorda kalan da onlar oluyor.