Trafik, kul hakkı ve medeniyet
Ah, ah, ah! Ah ki ne ah!
Ne kul hakkını riayet eden kaldı, ne de medeniyetten nasibini alan kaldı.
Bu yazıda kul hakkı ve medeniyet bağlamındaki düşüncelerimi tüm toplum hayatını geneli için değil trafik özelinde anlatacağım. Elbette kul hakkı ve medeniyet bağlamında nice nice görüşlerim var toplumun geneli için. Onları çok yazdım çizdim. Bu yazıda trafik konusunu öne çıkartarak kul hakkı ve medeniyet bağlamında birkaç kelam edeceğim. (Gerçi trafik konusunda da onlarca yazım var. Bir kez daha yazayım.)
Evet, ey insan dinle!
Trafikte, eğer İslami isen kul hakkına riayet edeceksin. Trafikte eğer İslami değilsen medeniysen (kendine göre medeniysen, yani İslami değil “uygarlık” diye bir türkü tutturmuşsan) ona riayet edeceksin.
Eğer diyorsan, “bu ikisi de benim için bir çerçeve çizmiyor, ben bu ikisini de dinlemem, ne İslam’dan, ne de medeniyetten anlamam” diyorsan, “sen bir vahşi hayvansın.” Öyleyse vahşi hayvanların toplum içinde ne işi var?
Ah, ah, ah! Ah ki ne ah!
Bu toplum içinde öyle vahşi hayvan cinsleri insan suretinde geziniyor ve öyle tehlike arz ediyor ki, “Allah bizleri sonsuza dek, onlarla karşılaştırmasın.”
Niye bu duayı ben Yüce Rabbime arz ettim? İki nedenden dolayı arz ettim.
Birincisi, bir hadis-i şerif var. Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) “Ey Allah’ım beni kötülerle ve kötülüklerle karşılaştırma, beni kötülerle muhatap eyleme!”
Evet, Alemlerin Efendisi, İki Cihan Serveri (asm) bu minvalde dua etmiş ve Yüce Rabbimizden (cc) bu hususta duacı olmuştur.
Şöyle bir düşündüm de, gerçekten de “kötülerle ve kötülüklerle asla ve asla karşılaşmamak hayatta en büyük mutluluktur.”
Bir arkadaşıma da söylemiştim: “Kötülerle karşılaşmak ve onlarla muhatap olmak çok zor. Çünkü baştan kaybediyorsun. O nedenle en güzeli onlardan çok çok uzak durmak ve asla karşılaşmamak en güzelidir.” dedim.
Arkadaşım dedi ki, “nasıl yani Abi?” “Şöyle” dedim ve anlatmaya devam ettim.
Bizde iffet var, izzet var, izan var, vicdan var, irfan var. Elhamdülillah. Bunlar bizi bir seviyede tutuyor. Kötülerde bu beş hasletin hiçbirisi yok. Zaten onlar olsaydı “kötü” olmazlardı. Şimdi bu hususiyetlere sahip olmayan ve “seviyesi sıfır olan” birisi ile tartışsan, hasbelkader bir yerde muhatap olsan da nizah içine düşsen, o kötüler her türlü yalan, iftira , hakaret, ve tehdide başvuracaklar. Sen bunların hiçbirisini yapmayacaksın ve iffetin, izzetin, izanın, vicdanın ve irfanın seni sınırlayacaktır. Daha açıkçası, “sen kötülerin düzeysizliğine düşmemek için tartışmada, nizahta, baştan mağlup olacaksın.” Öyleyse en güzeli, kötülerle asla ve asla muhatap olmamaktır. Bu açıklamamdan sonra arkadaşım ikna oldu ve duama amin dedi.
Evet, bu açıklamalardan sonra gelelim trafik, kul hakkı ve medeniyet üzerine birkaç kelam etmeye.
Önce bu yazıyı yazmama neden olan ve geçen gün medyada yer alan bir olayı hatırlatayım.
İstanbul’daydı sanırım olay. Birkaç gün önce soysal medyada gördüm.
Olay şöyle gelişmiş: “Yol verme kavgası olmuş trafikte. “Sen bekleyeceksin, ben önce geçeceğim” tartışması balyozlu ve baltalı bir kavgaya dönüşmüş. Birisi baltayla, öbürü balyozla, birbirlerinin arabalarını paramparça etmişler.
Medyadan takip ettim: “Her ikisi de olay sonrası gözaltına alınıp da tutuklandılar.”
Ne oldu şimdi? 20 saniye için, “sen önce değil ben önce geçeceğim” kavgası yapan o kişiler, ne oldu şimdi?
20 saniye için kavga ettiniz ya, en az 20 gününüz gitti. Değdi mi şimdi yaptığınız kavga? Bir işe yaradı mı kavganız.
Kesin pişman olmuşlardır o kişiler.
Evet, herkese tavsiyem şudur:
“Eğer İslami yani Müslümansanız, kul hakkına riayet edin.”
Trafikte nice nice kul hakkını ihlal edildiğini bizzat gözlemliyorum. Yapmayın, etmeyin ve kul hakkına riayet edin. Allah’tan korkun ve Kul’dan utanın. Ahirette hesap gününü düşünün.
Ben İslami davranmam ve ben çağdaşım diyorsanız da “saygılı olun ve sözde değil, özde medeni olun.”
İşte bu noktalara herkes dikkat etse, inanın trafik bir cehennem olmaz. (Maalesef, günümüzde Ülkemizde trafikte seyreden araç sürücüleri için artık trafik bir cehennem. İnsan, trafikte araba sürmeye korkuyor. Herkes birer sürücü değil de sanki birer canavar gibi. Dost acı söyler, maalesef durum bu.)
İnşallah trafikte İslami ve medeni (çağdaş) olduğumuz günleri de görürüz.
Not: İslamiyet gerçek medeniyettir. Burada “İslami ve medeni” ayrımının nedeni, kendisini İslami değil çağdaş” görenler içindir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.