Eflatun Neimetzade

Eflatun Neimetzade

Türk Dünyasının Deha Bestekârı Akademik, Gara Garayev (1.Yazı)

Türk Dünyasının Deha Bestekârı Akademik, Gara Garayev (1.Yazı)

Azerbaycan’da XXI. yy. klasik müziğinde Gara Garayev klasik ve çağdaş müzik yaratıcılığında başka bir tarih yazıyor. Nedir bu tarih dersiniz? Anlatayım. Azerbaycan müziğinin Babası Üzeyir Hacıbeyli Azerbaycan halk müziğinin temelini oluşturdu ve makam dâhil bütün halk ezgilerini, halk şarkılarını notaya aktardı. Tarih boyu Azerbaycan’ın topraklarını,  yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yabancı ülkeler çaldılar, görürdüler. Sıra müziğimize de gelmeye başladığında ve Ermeniler halk müziğimizi kendi milli eserleri gibi sahiplendiği yıllarda Üzeyir Hacıbeyli halk müziğimizi topladı ve notalara döktü. Bu tarihi bir görev oldu.

Daha sonra Garayev milli halk müziğimizin mayasını, ruhunu, makamlarımızın renkleri üzerinde klasik eserler yazmaya başladı. Ama bunu XXI. yy. çağdaş Batı müzik tekniğini kullanarak milli makam ve halk müzik ananelerimizi tüm dünyaya tanıtmış oldu. Ve yazmış olduğu eserler derhal dünyanın dev ülkeleri sayılan Amerika, Fransa, Japonya, Avusturya, Almanya dâhil hemen-hemen bütün ülkelerin Senfoni Orkestralarında sevilerek seslenmeye başladı. Garayev’in Senfonileri, bale eserleri bomba gibi patladı, bir anda Sovyet Cumhuriyetlerini hareketlendirmiş oldu ki, Politbüro’nun gündemine oturdu.

                                                                                                         eflatun-neimetzade-084.jpg

SSCİ’nin Devlet Sanatçısı, Akademik Gara Garayev

POLİTBÜRO’NUN YOK ETME PLANI

Gara Garayev’in bestelemiş olduğu eserlerde “Batı ruhunu ifade ettiği” tartışıldı ve ceza verilmesi gündeme geldi. Sibirya’ya, ya da cezaevine kesin gireceği için Ermeni ırkçıları kollarını sıvadılar. 1960’lı yıllarda Politbüro’nun tanınmış “Pravda”, “İzvestiya”, “Sovetskaya Kultura” gibi ünlü Gazeteleri Azerbaycan’ın deha bestekârı Gara Garayev’i haksız yere eleştirmeye başladı. Kremlinde üst görevlerde çalışan Ermeni ırkçı takımının başında Anastas Mikoyan duruyordu. Bizzat onun denetiminde bazı satılmış sahte müzikologlar, bestekârlar, müzisyenler, orkestra şefleri kıskançlıktan gazetelerde Garayev’i manşete taşıdılar, ona mermiler, füzeler fırlatmaya başladılar. Öyle ki bestekâr hastalandı kalbinden rahatsız oldu.  Kıskanç hainler Garayev’i tarihten silmeye kalktılar…

Garayev kimdir ve neden onun üzerine ayak takımı zayıf besteciler onu neden tarihten silmeye kalktılar? Önce tanıtalım.

GARA GARAYEV KİMDİR? TANIYALIM!

Gara Abülfez oğlu Garayev 5 Şubat 1918 yılında Bakü’de, tanınmış, uygar bir Azerbaycan Türk doktoru ailesinde dünyaya merhaba dedi. İlk müzik eğitimini aldıktan sonra Bakü’de Üzeyir Hacıbeyli adına Devlet Konservatuarında aldı, daha sonra Moskova Devlet Konservatuarında dünya ünlü bestekâr Dmitri Şostakoviç’in Öğrencisi oldu. Burada Hocası sayesinde Garayev’in olağanüstü yeteneği parladı; öğrenci iken yazmış olduğu eserler kısa zaman diliminde tüm Sovyetlere yayıldı. Garayev’in ruhu milli halk müziğim zemininde formalaşmış pekişmişti; Moskova’da klasik müzik ortamında, özellikle klasik Batı müzik tekniğini benimsemiş oldu; dünya müziğini ruhuna yerleştirdi. Maya var, teknik de üzerine geldiğinde, sanki Tez (milli halk müziği) + Antitez (klasik Batı tekniği) = eşittir Garayev sentezine.  İlk büyük operası “Vatan” (Cevdet Hacıyev’le birlikte) büyük yankı uyandırdı. Fakat en büyük zafer daha sonra geldi – “Yeddi Güzel” balesini yazdığı yıllarda (1952). İlk defa San Petersburg Opera ve Balesi’nde (adına Sovyetlerden önce Mariinsk Operası denilirdi) sergilenmiş oldu, hemen de dünya sahnelerine taşındı.

GARA GARAYEV’İ DÜNYA TANIDI

Konusu Dünya şirinin piri ve Dünya Rönesans’ının şiir ustası Azerbaycan edebiyatının klasiği Nizami Gencevi’nin aynı adlı eseri üzerine yazmıştır. Garayev doruk noktasında ulaştığında kestane patlamış oldu. Garayev zirveye ulaşan eserini yazdı – “Yıldırımlı Yollarla” (1958) Balesi ve her şey buradan başlamış oldu. Balenin konusu Afrika’da yaşayan zencilerin hayatını yansıtıyor (yazar Abraams). Tarih boyu devam eden beyaz-siyah kavgası ekseninde siyah derili insanların hak ve özgürlüklerini savunan üstün yeteneğe sahip besteci, ulusal bir cephede dayanıyor; bu insanların özgür haklarına sahiplenir. Ünlü filozof, bestekâr ve düşünür Garayev bu eserinde aynı zamanda Türk insanı olarak da kendi sesini yükseltiyor. Çünkü Azerbaycan Türkleri de tarih boyunca zulümler görmüş, acılar yaşamış, bağımsızlık savaşları vermiştir. Elbette ki arka planda bestekâr da kendi isyanını Afrika yazarının eseri üzerine ortaya koyuyor. İşte düşman cephesi bunu kast ederek Garayev’in üzerine saldırmağa başladılar. Olay gittikçe büyüdü ve Politbüro’nun gündemine taşındığında Azerbaycan’ın mağrur BABA’sı, merhum Haydar Aliyev Politbüro üyeleri karşına çıktı ve Garayev’e sırtını dayadı.

Gara Garayev, Batı müzik tekniğini iyi kullanarak milli örf, adetlerimizin mayasına dayalı tamamıyla yeni, bağımsız eserler yaratıyordu.  Yazmış olduğu yeni balesinin konusu Sovyet insanını değil de, Batı dünyası insanlarının yaşamını sahneye aktarmıştır, deniliyordu. Bütün eserleri yıldırım hızıyla dünyaya yayılıyor… Dünyanın dev ülkeleri - Amerika’da, Japonya’da, Fransa’da ve başka ülkelerde seslendirilir, bale eserleri ise ivedilikle sergileniyordu. Politbüro bir Türkün dünyaya açılmasını pek hoş bulmuyordu. Bu gerçekten de böyle idi. Azerbaycan bestekârı Gara Garayev’in ve Azerbaycan’ın adı dünya sahnelerinde tanınmağa başlamıştır. Bunu Moskova’da çekemeyenler oldu, kıskananlar oldu, kıskanç Ruslar ve katil Ermeniler derhal işe koyuldular, her yandan saldırmağa kalktılar, o ki var Gara Garayev’i eleştirdiler, gökten yere vurdular, sonunda az kala sürülecekti.

BATI DEVLETLERİ GARA GARAYEV`İ RESMEN İSTEDİ

Batı’daki müzisyenler ise bu eleştiriler karşısında Garayev’e sahip çıkmağa, onu Amerika’ya davet etmeye kalktılar. Olayların böyle ateşlendiği ortamda Haydar Aliyev ülke güvenliğinden sorumluydu ve derhal sırtını Garayev’e dayadı, ona siper oldu, Moskova’ya dek gitti. Sovyet sisteminin güvenliğinden sorumlu kişilerle buluştu, olayın kasıtlı, garezli, husumet, kin dolu olduğunu belgelerle ispatlamış oldu, anlatmaya kalktı, argümanlarıyla tüm yapılanları alt üst etti.

Bolşoy Opera ve Balesi’nde çalıştığım yıllarda Garayev’le Moskova’da tez-tez buluşuyordum. Bir gün beni Sovyet Besteciler İttifakına (orada çalışıyordu) davet etti, yemek yedik, sonra da uzun bir gün sokaklarda yürüdük. Onunla bu konuları konuştuk. Kendi diliyle şunu söyledi:

-Eğer Haydar Aliyev olmasaydı beni neler gözlediğini tasavvur bile edemiyorum. Ve Haydar Aliyev’in Politbüro’da, siyasiler karşısında, ülke güvenliğini koruyan üst düzey insanları karşısında Gara Garayev’i savunurken söylediklerini şu cümlelerle hatırlattı.

HAYDAR ALİYEV GARAYEV’İN HAYATINI KURTARDI

-Evet, doğru, Politbüro toplantısında böyle dedi:

-Bir Azerbaycan bestekârının eserleri Batı’da, Amerika sahnelerinde gösterime girmiştir. Senfonileri oralarda seve-seve çalınıyor, doğrudur. Çünkü o devasa bir dünya bestekârdır, ufukları aşmış evrensel sanat adamıdır, sebep budur. Batı tekniğini kullanmıştır, diyorsunuz, bu da doğrudur, sebep çok basittir. Bir zenci nerede yaşıyor? Batıda. Olay nerede yaşanır? Uzak Afrika’da, dakik demiş olsak Güney Amerika’da. Yani dünya emperyalizminin sömürgesi olan bir ülkede olaylar cereyan ediyor. Sovyet bestekârı bir zencinin yaşantısını “sosyalist-realizmi” penceresinden görüyor; fakat oradaki karakterleri yaratırken doğal olarak onların tekniğinden de yararlanmak durumundadır. Çünkü konu Güney Amerika’da yaşayan zencilerin zor şartlarda yaşadıklarını imgeliyor,  bu insanların özgür hakları istismar ediliyor. Burada kötü ne vardır? Bir Sovyet bestekârı, Gara Garayev’in Sovyet İttifakı Bestekârlar Birliğinin Üyesi olduğu unutulmamalı; Batıdaki zencilerin zor şartlarda yaşadıklarını dile getiriyor ise, bu neden kötü olarak algılanmalıdır? Tam tersi, bunu alkışlamalıyız ve bestekâra en büyük mükâfatları vermeliyiz. Batı onu davet ediyor, o gidiyor ve yeniden doğma vatanına, Azerbaycan’a geri dönüyor, bazı vatan hainleri gibi oralarda meskûnlaşmıyor. 1960 yılından başlayarak Garayev’in eserleri Batı ülkelerinde seviliyor, konser salonlarında seslenir. Garayev yetenekli, deha bestekârdır, Batı yarın ona sahip çıkacak ise, o zaman ne diyeceksiniz? Belki de onu bizden isteyebilirler? Diyecekler ki, Sovyetlerde tutulamıyor, devamlı eleştiriliyor. Batı Dergilerinde böyle yazılar basıldığını biliyoruz, şimdi ne yapacağız? Maksat nedir, böyle bir deha insanı yok etmek doğru mu? Biz ülke güvenliğimizden sorumlu insanlarız, o zaman ülke insanlarımızı da korumak görevi bizlere düşer. Yapacak tek şey vardır, derhal, bu yanlış eleştirilere son verilmelidir. Bütün bu eleştirileri yanlış buluyorum. Garayev, devlet ve Politbüro tarafından ödüllendirilmelidir. Şu anda en doğru yol bu olmalıdır. Bundan böyle Garayev’e karşı hiç ne yapılmamalıdır.” Haydar Aliyev son noktayı koyar, Politbüro ise şoke oldu… Çünkü Garayev hakkında gerçekleri söylüyordu.

Toplantı kesin karar alıyor. Gara Garayev gerçekten Sovyet siyasetini dünya devletleri önünde tebliğ ediyordu ve yüksek mükâfatlara layık bestecidir...

Devamı vardır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eflatun Neimetzade Arşivi