TÜRKSOY ve Astana ikiz kardeşler (1)
Dünya tarihinin bütün kademelerinde Türk kahramanları cesaret, hüner, raşadet ve kahramanlık sergilemiş, dünya tarihinde zaferleriyle izler bırakmışlar. Oğuz kökünden yücelmiş bu cesur kahramanlar yer kıtasının her köşesinde at koşturmuş, insanlığa hür ve bağımsızlık getirmiş, yaşamak ve yaşatmaz azmiyle Türklerin şerefi, namusu ve göz bebeği sayılırlar. Çağımızda da böyle cesur kahraman Türk liderleri vardır ki, ülkelerinin Bağımsızlığı namına tüm gayretlerini ortaya koymuş, bizlerin onuru ve şerefi sayılırlar. İlkyazımda olağanüstü Oğuz kahramanlarından biri hakkında konuşacağım.
Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Türk Dünyasının ender liderlerinden sayılır. Sovyetlerin çöküşüyle kadim Türkistan topraklarında hareketlilik başladı; iki olaya şahsen şahit oldum. Sovyetlerin çöküşü bizlere belliydi, çünkü Politbüro içinde bile rüşvet, anarşi, kocaman ülkeyi uçuruma götürüyordu. Hepimiz bunu aşikâr görüyorduk. Bu çöküşün canlı şahitlerinden biriyim. Türk devletleri canlanmaya, Bağımsızlık savaşı vermeye kalktılar. Tam bu sırada Nazarbayev Başkanlığında Türk devlet adamları Almatı’da toplandılar.
Nazarbayev, Türkistan’ın Ender Kahramanıdır
Nazarbayev’in ileri görüşlü şahane düşüncelerinden biri-TÜRKSOY’un yaratılması teklifi gerçekleşmiş oldu. Ankara Merkezli TÜRKSOY Uluslararası Teşkilatı böylece 12 Temmuz 1993 yılında özel kararla yaratıldı ve altı Türk devletinin himayesinde faaliyetine başlamış oldu. Ünlü Nazarbayev mentalitesinin Türk Dünyasıyla bağlı ilk arzusu gerçekleşmiş oldu. Türk Dünyasının JUNESCO’SU sayılan TÜRKSOY’un muhteşem faaliyeti hakkında çok yazmışım, ileride yeniden yazacağım, şimdi ise Kazakistan’ın yeni Başkenti-Astana’nın yaratılışını anlatacağım.
tarihi olay Kazakistan için hayati önem taşıyordu. Öyle ki komşu devletlerin kadim Türkistan topraklarına iştahları arttı. Bazı hain, ikiyüzlü Türk düşmanları yurt dışında çeşitli mesajlar, iftiralar yaydılar. Örneğin, Kuzey Kazakistan topraklarının Rusya’ya ait olduğunu vurgulayan Türk düşmanı, yazar Soljenitsin, utanmadan ezeli Kıpçak topraklarının Rusya’ya ait olduğunu Amerika’da basına yaydı… Utanç verici, sahte deliller Rusya basınında da yer aldı…
Dünya uygarlığında derin akla, semalar kadar yüce ve olağanüstü zekâya sahip Nursultan Nazarbayev aniden toplantı yaptı; Kazakistan’ın Başkentinin taşınacağı ideasını karara bağladı ve çalışmalar hız aldı. Böylece, Kazakistan Cumhuriyeti Ali Soveti 6 Temmuz 1994 yılında karar aldı: Almatı Akmola’ya, şimdiki Astana’ya taşınacaktır. Alil-acele projeler hazırlandı, dünya ülkelerinden tanınmış şehir salma mühendislerine gelecek Başkentin nasıl olacağı hakkında bilgiler, projeler iletildi ve Uluslararası Konsersiuma çıkarıldı. Cumhurbaşkanının almış olduğu 10 Aralık 1997 kararı ile Başkent, Astana’ya taşınmıştır. 6 Mayıs 1998 yılında ise eski Akmola ismi Astana olarak tarihe geçmiştir. Yeni Başkentin inşası füze hızıyla devam etmiştir. Sayın Nursultan Nazarbayev, yeni Astana’nın nasıl inşa edileceğini, ne gibi özellikler taşıyacağını kademe-kademe denetimine aldı, şahsi önerilerini sunmuştur. Astana-özel bir kent gibi inşa edilecektir dedi; burada 10 milyon kvadrat metrekare evler inşa edilecektir. Kentin inşasına dünyanın önde gelen yüzün üzerinde şirketleri davet olundu. Nazarbayev, çağdaş dünyada adeta savaş veriyordu, özel isteği vardı – Astana, Avrupa ile Asya’nın mimari özelliklerini taşımalıdır. Astana’nın inşası Projesini Japon’yada tanınmış mimar Kuse Kuragava kazanmıştır.
ASATANA–NAZARBAYEV’İN ŞAH ESERİDİR
Bu gün Astana-Asya’nın en uygar kenti sayılır. Bu gün nüfusu - 853 bin olan Astana’nın çevresi ise 722 kadrat kilometre karedir. Uluslar arası alanda resmen 10 Temmuz 1998 yılında tanınmıştır ve Astana, JUNESCO’nun özel kararı ile “dünya kenti” unvanını almıştır. Güzelliğiyle, füsunkâr görkemiyle, baya geniş ve Avrupa’ya taş patlatacak nefis Cadde ve Sokaklarıyla hafızalarda iz bırakıyor. Bir başka özelliği ise Dünya Devletlerinin Merkezi toplantılarına ev sahipliği yapıyordur. Yeni Astana üç reyondan oluşuyor, kademe-kademe dolaştım bu kentleri: Almatı, Sarıarka ve Esil. Yeni Başkent Kazakistan’ın merkezi bölgesinde yerleşiyor. Çevresi kuru bozkırdan oluşuyor. Fakat öyle bir özelliğe sahiptir ki dünya Başkentlerinin pek çoğu buna hasretler: evet, Esil Çayının koynunda yerleşmesi Astana’ya yeni bir güzellik katıyor. Nazarbayev’in şahsi hayal ürünü dünyanın göz bebeği olmuş ve dünya devletlerinin özel toplantılarına bu gün ev sahipliği yapıyor. Mevsim şöyledir; kış ayları uzun ve serttir; yazda ise kuru sıcaklar mevcuttur. Astana – Avrupa ile Asya arasında köprü rolüne üstlenmiştir ve lojistik merkez olarak dünya ticaretinin boğazı durumundadır. Avrupa ile Asya yolunun en rahat ve önemli köprüsü sayılır. Bu bakından bile ülke ekonomisine önemli katkıda bulunuyor; bu köprüden geçen dünya ticaret yolu sayesinde ilke ekonomisi yüzde on faizin üzerinde maddi katkı sağlıyor. Başkentin ekonomi zemini - sanayi merkezleri, nakliyat, ulaştırma, ticaret ve inşaat sektörü teşkil ediyor. Astana’da ayrıca Oto sanayinin inşası önem taşımaktadır. Metal sanayisi, inşaat sektörü için materyallerin hazırlanması, gıda mahsullerinin hazırlanması ve ihracı önem taşır. İri Sanayi Merkezleri – Selinograd tren vagonlarının tamiri, “Sesna-Astık”, “Tülpar-Targa” Sanayileri, helikopter yığma ve toplama Sanayisi önemli stratejik Sanayi Merkezleridir. Avrupa ve Asya’nın en gelişmiş ticari ve biznes merkezidir. 128 bin irili-küçük müessise vardır. Astana aynı zamanda iri Sanayi Merkezine dönüşmüştür. Bu amaçla 10 milyon kadrat metre kare evler inşa edilmiştir.
“BAYTEREK”, “HAZRETİ SULTAN” MESCİDİ MUCİZE ESERLERDİR
Sayın Nursultan Nazarbayev’in talebi üzerine tam merkezde inşa olunan “Bayterek” inşaat kompleksi Avrupa ile Asya’nın mimari özelliğini eks ediyor ve şehrin bir nevi “vizite kartı” sayılır. Ötesinde ise, İngiliz mimarı Norman Foster’in inşa ettiği ve esmalı bulunmayan “Barış ve kardeşlik Sarayı” dikkat çekiyor. “Han Şatır” Ticaret Merkezi de güzelliğiyle dünyada esmalı bulunmayan güzelliğe maliktir. “Astana Opera” Tiyatrosu ise dünya opera binalarıyla kıyaslanamaz. Yüksek, geniş ve derin sahnesiyle yeni bir dünya Operasıdır. Ayrıca Piramidiler üslubuyla ikinci bir Opera-Konser salonunu ise İngilizler inşa etmişler. Bu sahnede keyifle “Astana-Astana” müzikal oyununu izledim. Temsilde Sayın Nazarbayev de iştirak ediyordu.
Yeni Başkentte tüm Asya’nın en büyük “Hazreti Sultan” Mescidi inşa edilmiştir. Aynı zamanda 5 bin insan burada Namaz kıla bilir. İçerisine girdim, bir kenarda halı üzerine uzandım ve dostum İlyas Bey’le uyuduk bile. Bir ayrı köşede Roma Katolik Kilisesi, “Beyt Rahel Lyubaviç” Sinagogu, “Kazakistan” Konser Salonu, “Kazak Eli” abidesi yüceltilmiş, Cumhurbaşkanı Kültür Merkezi ve Çağdaş Kültür Müzesi güzelliğiyle şehre gelen insanları adeta büyülüyor, diye bilirim. Bu Merkezleri tek-tek gezdim ve hayran kaldım. Yeni kapalı “Astana Stat” 30 bin kişiliktir. Unikal “Sarı-Arka” ise 30 bin izleyici için inşa edilmiştir. Daha neler-neler vardır.
Astana genç bir dünya kenti sayılır; burada Nazarbayev Üniversitesi, . L. N. Gumilyev Avrasya Milli Üniversitesi, Kazak Milli Üniversitesi, Tıp Üniversitesi ve Moskva M. V. Lomonosov Üniversitesi Şübeleri ve Kazak S. Seyfullin Agrıteknik Üniversitesi ve daha nice Üniversiteler açılmıştır.
Astana kentinin çevresinde yeşil ormanlık alanları, taze ağaçlar dikilmiştir ve şehrin simasını değişiyor. Ve bütün bu güzellikler bilhassa şahsen Sayın Nazarbayev’in özel talimatlarıyla gerçekleşiyor.
Evet, Astana Başkenttir, fakat Sayın Nursultan Nazarbayev’in şah eseri olarak tarih yazıyor ve dünya devletlerinin dikkat merkezindedir…
Devamı vardır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.