Uzakta, fakat kalbi vatanla dövünür… (1)
Yıllardır Ukrayna’nın Kiyev Pritsak Akademisinde Öğretim Üyesi olarak görev yapan değerli bilim adamı, aziz dostum Prof. Dr. Ferhat Turanlı aradı. Epey zamandır sesini duymamıştım, kardeşimle uzun uzun konuştuk. Akademide ilk defa Türkoloji bölümünü kurmuş ve başkanlığını yapıyor. Çeşitli ülkelerde Kongre ve sempozyumlarda birlikte oluyoruz. Fakat bu seferinde çok dertliydi ve konuyu güzelim Azerbaycan dilinin son yıllarda çeşitli lehçelere dönmesinden endişelerini dile getirdi.
“-Hocam, Azerbaycan Türk Ana dilimizin genel olarak kurallara uygun biçimde konuşulmaması beni Azerbaycanlı bilim adamı gibi çok rahatsız ediyor. Az.TV ve başka kanalları vatandan uzaklarda izliyoruz ve gerçeği söylemek gerekiyorsa bir Azerbaycanlı gibi utanıyorum. Bizim reyonlarda, uç bölgelerde yöresel aksanlar elbette ki, vardır.
DİLİMİZE DARBE VURULUYOR
Şeki, Garabağ, İrevan, Gence, Zengilan, Nahçıvan ve s. il ve şehirlerde belli ağızlar vardır. Fakat bu aksanları TV kanallarına taşımak akılsızlıktır ve devlet dilimize darbedir, diye bilirim. Her program sunucuları belli diksiyon derslere tabi tutulmalılar, çünkü dilimiz elden gidiyor. Bizim bölge lehçeleri, aksanları TV-den dünyaya yayınlamamız Konstitusiyamıza (Ana Yasamıza) tümüyle aykırıdır. Bakın, I fasıl. Genel maddeler; Madde 1. Devlet dilinin hukuki statüsü. I. I. Azerbaycan Cumhuriyetinin devlet dili Azerbaycan Cumhuriyeti Konstitusiyasının 21. Maddesinin I. Kısmına uygun Azerbaycan dilidir. I. 2. Azerbaycan Cumhuriyetinin devlet dili gibi Azerbaycan dili ülkenin siyasi, içtimaı, ilmi ve medeni hayatının bütün alanlarında (genelinde) uygulanmalıdır (buraya özelikle dikkat edilmelidir-E.N.). I. 3. Azerbaycan Cumhuriyeti devlet dilinin çalışılması, korunmasını ve inkişafını (gelişmesini) temin ediyor. Şimdi Hocam, soruyorum yetkili kişi ve kurumlardan; sizler Konstitusiyamızın (Anayasamızın) maddelerini ne hakla ve neden bozuyorsunuz? Yaptığınız işler aykırıdır ve bu kişi ve kurumlar devlet tarafından mutlaka cezalanmalılar. Gözlerimiz önünde dilimiz parçalanır, bozuluyor ve buna susmamızın kendisi de cinayettir. Dilimizin saflığını, bakireliğini korumak hepimizin mukaddes görevi sayılmalıdır. Genç, yakışıklı, süslü-püslü kızlar, beyanlar programlar sunuyorlar; suni el hareketleri ediyor, Pazar, bölgesel aksanla konuşuyorlar ve çok da ayıp ediyorlar. Bazen sinirimden televizyonu dövüyorum, az kala parçalamak istiyorum. Böyle nasıl yapılıyor Hocam? Bilim adamı olarak protesto ediyorum ve hukuk organlarına müracaatta bulunacağım. Ortada kocaman Anayasamız vardır. Böyle olmaz ki? Çare bulalım Hocam”. Ferhat dostumun sözlerini kesemedim, içini döktü ve sustu… Aslinde aynı olaya ben de şahidimdir. Bütün kanallarda aynı olaya şahit oluyorum. İsim vermem, fakat genç ve yakışıklı beyan program sunucusu acayip konuşuyordu: “yok aaaaa…”, gelibdir yerine “gelifdiiiiii”, “geldiiiiiiiiiim”, “aya beeeeeen” (men), “deyirem kiiiiiiiiiii” (deyirem ki), bura bak yerine “bura baaaaaaaah, aye” ve bg. Hayret ediyorum, vatanımızda baya dilcilerimiz vardır. Akademiyamızda bilim doktoru, Prof. Akademisyenler yeterli kadar var. Hala Akademikler de maşallah… Ama dilimizin bozulmasına tepki vermiyorlar, köşeye çekilmişler? Ama neden? Şahsen ben bölgesel aksanlara da karşıyımdır. Neden mi? Çünkü gül gibi Azerbaycan dilimiz vardır, neden düzgün konuşamıyoruz??? Bunun propagandasını yapamıyoruz. Bakın, Kiev’deki tanınmış bilim adamı Ferhat Bey neler teklif ediyor.
AKADEMİSYENLERİ, DİLCİLERİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUM
“Sevgili Hocam, diyor Ferhat, bunun temeli okullardır ve Üniversitelerdir, bilim kurullarıdır. Ama çok yazık ki bazı okullarda da şive ve aksanlarla konuşan öğretmenler vardır. Böyle kişiler okulda ders veremezler, çok ayıptır bir kere. “Gelifdiiiii, gidifdiiiii”, diyor öğretmenler. Neden çocuklarımıza doğru düzgün dil öğretemiyoruz? Bakın İngiliz okullarına. Ana dilin öğrenimine çok büyük önem veriliyor dünyada. Dil konusunda okullarda, Üniversitelerde ilave ders ve sempozyumlar yapılmalıdır, uyarılar asılmalıdır, dil öğrenimi ciddi denetime alınmalı ve izlenmelidir. Ünlü dilciler, uzmanlar okullarda olmalılar. TV kanallarındaki sunucular Tiyatro Üniversitesinde diksiyon derslerden sertifika almaları şarttır, Hocam. Diksiyon bozuk, aksan bozuk sunuculara kimler ve neden izin veriyorlar? Bu konuların üzerine basa basa gitmeliyiz. Ana dilimiz devletin gündemine alınmalı ve TV kanallarını takibe almalıyız. TV kanallarına denetim çok zayıftır Hocam. Şarkıcı şarkı söylemelidir, program sunamaz, diyorum. Ayrıca yabancı kelimeleri dilimizden atmalıyız. TV kanallarında uzmanlarla aralıksız dilimizin saflığı, temizliği, doğru ifade olunması konularında uzman bilim adamları konuşmalılar. Hepimiz seferber olmalıyız. Saz meclisi programını yönetenlerin konuşmalarına dikkat etsek dilimizin bozulduğunu göreceyiz.
HER KES PROGRAM YÜRÜTMEYE KALKIYOR
Aksan bozuk, kelimeler bozuk, dil berbat, bir de utanmadan gülüyorlar Hocam? Bizimle alay mı ediyorlar? Anlayamıyorum aziz Hocam. Çok utanc vericidir... Diyorum ki, dil uzmanları ilçe-ilçe dolaşmalılar, gerekiyorsa davet etsinler ben de onlara yardım edeyim. Çünkü dilimizin düzğün konuşmalarını saklamamız önemlidir. Bu bir devler işi olmalıdır. Bunun için tüm olanakları kullanmamız lazım. Sevgili Hocam, Sovyetler döneminde başka Türk devletleri vatandaşları gibi biz Azerbaycanlıları da ruslaştırma, ötekileştirme siyaseti sonucunda Azerbaycanlılarda milli fikir, milli düşünce çok zayıflamıştır. Milli konularda tam tembelleşmişiz. Öyle ki milli düşünen yazar, şair, bilim ve sanat adamları hemen Politbüro gündemine alınıyor ve vatandan uzaklaştırılıyordu...”
Burada Ferhata bazı gerçekleri anlatmak zorunluğu duydum ve şöyle dedim. “Aziz dostum, ben 60-70-li kuşak olduğumdan bazı yazar ve şairlerin Ulu Önder Haydar Aliyev’in nasıl savunduğunun şahidiyimdir. Şair Bahtiyar Vahabzade Az.TV kanalında açıkladı ve kendim de onun konuşmalarını dinledim. Yazar Anar, Elçin Efendiyev, Mevlüt Süleymanlı, Bahtiyar Vahabzade, Memmed Araz, İsa Hüseynov ve başkaları Politbüro hedefinde olmuşlar. Ulu Önderimiz onlara siper olmuştur, savunmuştur. Sebep, eserlerinde milli örf adetlerimizi, milli düşünce ve milli ruhu ifade ettiklerinden dolayı hedefte kalmışlar. Özellikle Bahtiyar Vahabzade az kala vatanından sürülecekti. Bu yetenekli ruhları Ulu Önderimiz uçurumun kenarından kurtarmıştır, onlara daima babalık yaptığını hepimiz biliyoruz”.
AMANDIR HOCAM, BIRLIKTE HAREKET ETMELIYIZ
“Evet Hocam, size katılıyorum, öyledir, bunları biliyorum... Bana göre bütün okullarda, Üniversitelerde ana dilimizin tedrisini güçlendirmek gerekiyor. Amandır Hocam, birlikte hareket etmeliyiz. Tahsil Nazirliği bu konunun üzerine ivedilikle gitmelidir, çünkü dilimize darbe vuruluyor, dilimizi bozuyorlar Hocam. Ben Kiyev’en takip ediyorum, hemen-hemen her gün programlarda dilimiz acayipce tahrif olunur, sahteleşiyor. Bunun karşısı alınmalıdır. Hem de acil olarak...”
Dostum Ferhat çok dürüst, saf, iyi niyetli bilim uzmanıdır. Ana dilimiz konusunda haklı olduğu kanaatindeyim. Katılmamak mümkün değil. Bunu kanıtlamak için genç, sunucu beyanların programlarını izlemek yeterlidir. Bana göre Ferhat Bey’in argumanları, iratları “Meclisin gündemine alınmalıdır. “Hocam, bu fevkalade olaganüstü durumdur”, demesi de yerindedir. “Hazar” dergisinde okuduğum makale dişkkatimi çekti. Hazar Üniversitesi’nde İngilis dili üst düzeyde eğitiliyor. Buna rağmen Amerika’nın Bakü Sefirliği Eğitim Attaşesi Amerikadan daha iki İngiliz dili uzmanı davet etmiştir ve bu kişiler İngiliz dilinin eğitimini Hazar Üniversitesinde denetimde tutuyorlar... Çok enteresan ve düşündürücüdür. Fakat doğma vatanımızda, gözlerimiz önünde ana dilimize darbe vuruluyor ve her kes susuyor... Ama neden? Devlet dilimiz Anayasada korunuyor ve kimsenin Azerbaycan dilimizin güzelliğini bozmaya hakkı yoktur...
Devamı var...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.