Eflatun Neimetzade

Eflatun Neimetzade

Vatan, toprak, devlet, bayrak için EVET!

Vatan, toprak, devlet, bayrak için EVET!

Osmanlı İmparatorluğu tarih boyunca yabancı güçlerin kıskançlıklarına maruz kalmış, zaman-zaman Padişahlara karşı süi-kast girişimlerinde bulunulmuştur. Babalar şehzade adayı oğlunu, evlatlar iktidar hırsına bürünerek babalarına karşı kıyama kalkmışlardır. Sadece Osmanlı Hanedanlığına karşı değil, tüm Müslüman ülkelerinde yabancı güçler, başta elbette ki İngiltere olmakla vahim olaylar çıkarmışlar. Hindistan, Pakistan ve Arap ülkelerinde kanlı hadiseler tarihe iz bırakmıştır.  Osmanlı İmparatorluğu himayesinde 32 devlet bulunuyordu ki yabancı ülkelerin canına bit düşmüş, rahatsız oluyorlardı. Öte yanda bir de Şah İsmayıl Hatai’nin yaratmış olduğu Azerbaycan Sefevi Devleti duruyordu, denetiminde 14 ülke vardı.

ÇALDIRAN SAVAŞINI BATILI DEVLETLER YAPTI

Hadi iki kardeş bir birleşmiş olsalardı, ne Batı, ne de Avrupa denilen ülkeler kalmayacaktı dünya haritasında. Çevrede bulunan yabancı ülkeler tir-tir esiyor, vahim korkularla yüz-yüze kalmışlardı. Endişe, korku içlerini dağıtıyordu. İngilizler “babalık” yaptılar, çeşitli senaryolar türettiler ve kardeşler – Sultan ile Hatai arasında fitne, fesatlar soktular, düşmanlık yarattılar… Sonuçta Çaldıran Savaşını çıkarttılar ki Hatai, yenik düştü.

Öte yandan Osmanlı Hanedanı içine Hıristiyan kadınlarını soktular. Osmanlının zaaf yönünü buldular. Saray içinde Hıristiyan zümreler vasıtasıyla hanedan evlatlarını babalarına karşı eğittiler, sonuç belli… Gencecik, sağlam ruhlu çocuklar, Sultan adaylar babalarını, babaları ise evlatlarını öldürüyordu. Böylece geleceğin akıllı, eğitimli Sultan adayları yok ediliyor, yerlerine zayıf, eğitimsiz kıskançlar Padişah seçiliyordu. İngilizler ayrıca Osmanlıyı borçlara yüklüyor, ekonomi yönden de zayıflatırdı… Kısaca I. Dünya Savaşı zamanı kocaman Osmanlı İmparatorluğu tümüyle zayıfladı, iflasın, çöküşün eşiğine geldi. O zaman büyük kurtlar, Avrupa ülkeleri birlikte hareket ettiler, her yandan saldırmaya, hücuma başladılar. Ufalanmalar, borçlar, ekonomi çöküşü Osmanlıyı resmen dize getirdi ve sonunda çöktü… Yüce Tanrı Ulu Önder Atatürk gibi ender evladını, Kazım Karabekir, Enver Paşa ve daha nice kahraman evlatlarını Türklerin yardımına göndermiş oldu. Sonuçta Cumhuriyet kuruldu ve  Osmanlının denetimindeki ülkeler tek-tek avcından uçtular. Avrupa’daki hain, gaddar, zalim, sömürgeci devletlerin himayesine alındılar. Örneğin, Fransa bu gün Afrika ülkelerinden 550 milyar yıllık geliri vardır. İngilizlerin, Amerika’nın da bir o kadar gelirleri olduğu aşikârdır. Sömürüyorlar Arap ülkelerini Afrika kıtasını…

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU BATI YIKTI

Kısa bir tarihi tur attım geçmişe. Amacım Osmanlı dönemindeki akılsızlık, eğitimsizlik ve yanlış politikalar yapıldığını ifade etmek, kocaman İmparatorluğun nasıl parçaladığını göstermektir. Bütün bu dönemlerde Türkler aşağılanmış, tahkir olunmuştur. Bunu yapanlar yabancı devletler olmuş, Osmanlı da uygulamıştır...

Bugün aynı hikâye aynı senaryo Türkiye Cumhuriyeti etrafında cereyan etmektedir. Bu seferinde Okyanus ötesinden FETÖ adlı hain terör örgütü tarafından Türkiye devletini ekonomi yönden çökertmek, ülkeyi parçalamak ve Orta Çağlara doğru sürüklemek amaçlanmıştır. Baba Bush’un 1991 yılında rahmetlik Turgut Özal’ın önüne koymuş olduğu “Orda Doğu Sınırlarının Şekillenmesi Projesi”ne Özal karşı çıkmıştı, şimdi ise uygulanmaktadır. Öten yazılarımda daha detaylı anlatmıştım. Nihai amaç Türkiye’yi parçalamaktır. Daha tehlikeli olanlar dâhili hainlerdir. Batı devletler Türkiye’yi içten ve dıştan ablukaya almıştır. Hainler önce Rus uçağını ve pilotunu vurdular. Terör olayları yapıldı, sonrası 15 Temmuz bunun canlı örneğidir. Daha vahimi Rus elçisi, harika insan Karpov’u öldürülmesi. Çok planlı ve peş-peşe; alçakça, haince, düşmanca.

Eğer FETÖ düşmanları darbeyi gece yapmış olsalardı, halk belki de uyanamazdı, topluca sokaklara koşamazlardı. Cumhurbaşkanı, Sayın Tayyip Erdoğan’ın halka çağrısı tam zamanında oldu. Eğer çağrı olmasaydı? .. Cumhurbaşkanlığı, Meclis binası, Genel Kurmay Merkezi ve daha nice binalar, saraylar teker-teker bombalandı. Hainler silahı olmayan sivilleri hedef aldılar. Kahraman evlatlarımız tankların önüne sinelerini siper ettiler. Men yurt dışındaydım, oradan olayları titizlikle izliyor, köşe yazılarımda Fetöçu’ların hain niyetlerini açıklıyordum. Fakat enteresandır ki Gezi olaylarındaki ve Taksimdeki… o devlete isyan eden “yüzler” sokaklarda değillerdi. Devletin gizli belgelerini, TIR olayını açıklayan Can Dündar ve yandaşları hainler sokaklarda yoktu. Sadece sivil halk – kadın, erkek, yaşlı, çocuk – her kes Türk halkı yataktan fırlayıp sokağa dökülmüşlerdi. Meydanlarda her kes bayrağa sarılmış, kurşunlara siper olmuşlardı. Sokaklar, meydanlar kırmızı bayrağımıza boyanmıştı. Arabalar, tanklar üzerinde siviller bağırıyor, haykırıyorlardı. Böylece Fetö hainlerini sokaklardan kovdular, esir alındılar, yere yatırıldılar, polise teslim ettiler.

YİNE BATI… KENETLENMELİYİZ, BİR OLMALIYIZ

Evet, el gücü sel gücüdür, derler. Türk halkı yeni bir tarih yazmış oldu, ülkeyi Batı, Avrupalılara teslim etmediler. Öte yanda Pensilavanya’da uçak ve helikopterler hazır bulunuyordu. İsmini zikr etmek istemediğim zevat, Cemaat liderini getireceklerdi. Türkiye 300 yıl veya 500 yıl geri götürülecekti, bu kesin plandı. Türk Halkı toprağına, vatanına sahiplendi.

İşte Türk halkı kahramandır, zekidir, diyor büyük Atatürk. Altın gibi kelamdır. Ne Mutlu Türküm diyene!  Türk halkı daha bir zafere imza atmıştır. Fakat hainler, Fetö yandaşları hala da içimizde saklılar. Zor, ağır bir süreçten geçiyoruz. Çok dikkatli olmalıyız. Maske altında içimizde dolaşan vatan düşmanları vardır. Onları titizlikle tespit etmeliyiz. Şimdi kenetlenmeliyiz, el-ele vermeliyiz, birleşmeliyiz. Siyasette demagoji (lafazanlık) yapan popülist hainler, bizden olmayan nankörler vardır ki, bizleri bölmek istiyorlar. Onlara Fetö kuyrukları adını veriyorum. En tehlikeli insanlardır, aramızda kin, husumeti ateşliyorlar, bölücülük yapıyorlar. Meclis toplantılarında kargaşa yaratan yüzlerini görmekteyiz. Türkiye ağır süreçten geçiyor. Türkiye’nin ağır dakikalarında kardeş Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev, Sayın Erdoğan’ı aradı: “Halkımız ve kahraman Ordumuzla yanınızdayız”, dedi, daha sonra uçağına atlayıp Ankara’ya geldi. Dünya Basını bunu titizlikle izledi. Kazakistan Cumhurbaşkanı, Aksakal, Sayın Nursultan Hazarbayev de Ankara’ya geldi, aynı “birlikteyiz, yanınızdayız” mesajını Ankara’da dile getirdi. Hakiki Türk kardeşliğinin bariz örneği işte budur.

Türkiye bir seçim havasına girmiş bulunuyor. Bütün azınlıklara, Türk halkına sesleniyorum: Bir olmalıyız, eşit davranmalıyız, kenetlenmeliyiz, sıkı birleşmeliyiz Bayrağımıza. Bu topraklar hepimizindir, bu vatan hepimizindir. Bizleri, topraklarımızı parçalamak istiyorlar. Uyanmalıyız, dedelerimizin, Çanakkelede şehit olan kahraman evlatlarımızın ruhları bize çağrı yapıyor, şöyle diyor:

Vatan, Toprak, Devlet, Bayrak için “EVET” oyunuzu kullanın. Çünkü Batı, Avrupa ve Amerika bizleri parçalamak, topraklarımıza tecavüz etmek istiyor.

Uyanmalıyız, birleşmeliyiz, daha güçlü olmalıyız. Bunun için hepimiz yeni Anayasaya “EVET” diyoruz. EVET, EVET, EVET!

Tanrı Türkü korusun!

Ne Mutlu Türküm Diyene!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eflatun Neimetzade Arşivi