Zü’l Karneyn’i okumaya devam ediyorum
“Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum.”
Bir gün önceki günkü yazımın başlığı “Zü’l Karneyn Kıssasının Ben Böyle Okudum” şeklindeydi. Bugünkü yazımın başlığı “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum” şeklindedir. Her iki okumaya da besmele ile başladım, elhamdülillah.
Bugün kıssadan daha çok Zü’l Karneyn’in kendisinden bahsedeceğim.
Karneyn mana itibariyle iki asır manasına mı gelir, iki nesil manasına mı gelir, iki zaman manasına mı gelir? Bunlardan hepsi de geçerlidir. Karneyn dediğimizde, “iki yüzyıl, iki asır, iki nesil, iki çağ, iki zaman” gibi kavramlar akla gelir. Karneyn’in başına Zü’l geldiğinde, sahiplik ve maliklik anlaşılır ve o zaman ismin anlamı, yani Zü’l Karneyn’in anlamı, “iki yüzyılın sahibi, iki asrın maliki, iki neslin sahibi, iki çağın maliki, iki zamanın sahibi” anlamları geçerli olur.
Dikkat edildiğinde, Zü’l Karneyn “iki” ile adeta özdeşleşmiştir. Nasıl ki “Bir” dediğimizde aklımıza Allah geliyorsa, “iki” dediğimizde aklımıza Zü’l Karneyn gelir.
Zü’l Karneyn adeta “iki” ile bütünleşmiştir. Zaten gücünü ve hikmetini temsil eden de o “iki”dir.
Zü’l Karneyn gücü ve hikmeti temsil eder.
Öyle bir güç ve kudret ki, öyle hikmet ve sebep ki, Doğu ve Batı’ya hükmeder. Zaten Kur’an-ı Kerim’de Zü’l Karneyn kıssasının anlatıldığı ayetlerde “Doğu ve Batı” zikredilir.
Gelin isterseniz Zü’l Karneyn ayetlerinde “iki”yi görelim. Daha doğrusu Doğu ve Batı gibi, güç ve hikmet gibi iki zıttın bir kişide temsil edildiği ya da bir kişinin uhdesine verildiğine dair bilgileri görelim.
Zü’l Karneyn Kehf Suresi’nde 83-98 ayetlerde anlatılır. Yani 15 ayette anlatılır. Şimdi bu 15 ayeti esas alarak Zü’l Karneyn’in manasıyla bütünleşen “iki”leri görelim.
1-Zü’l Karneyn’e hem maddi ve hem de manevi güce sahiplik bahşedilmiştir. 84. ayette, O’na “Dünya’da iktidar ile hikmet verdik” diye buyrulmaktadır. Burada “iki” görülmektedir. Daha doğrusu iki zıt kuvvet görülmektedir. İktidar gücü maddiyata, hikmet gücü ise maneviyata işarettir.
2-Zü’l Karneyn 85-88. ayetler arasında Batı’ya doğru, 89-90. ayetlerde Doğu’ya doğru yol tutarak sefer gerçekleştirmiştir. Burada da karşımıza iki çıkmaktadır. Daha doğrusu iki zıt cihet çıkmaktadır.
3-Zül’l Karneyn’in 92-93. ayetlerde de yine sefer gerçekleştirdiği ve “iki sed” arasında “hiçbir şeyden anlamayan bir kavim ile karşılaştığı” belirtilmektedir. “İki sed” Arapça’da “seddeyn” olarak ifade edilir. Evet, yine karşımıza “iki” çıkmakta ve bu sefer de “sed” ibaresi ile o kavimdeki kişilerin mahpusluğu, yani sıkışıp bir yerde tutulduğu anlatılmaktadır.
4-Kehf Suresi 94. Ayetin meali şöyledir: “Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Şüphesiz Ye'cüc ve Me'cüc burada bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onların arasına bir set yapman için sana bir ödeme yapabilir miyiz?" Evet, burada da “iki” yine karşımızda durmaktadır. O iki Ye’cüc ve Me’cüc’tür. Bu iki’nin, yani Ye’cüc ve Me’cüc’ün ne olabileceğini müfessirler (Kur’an Yorumcuları) açıklamaya çalışıyorlar. Ben hiçbir yorumda bulunmuyorum. Çünkü benim maksadım yalnızca Zü’l Karneyn’deki “iki”ye dikkat çekmektedir.
5-Kehf Suresi 96. ayette de “iki” karşımıza çıkmaktadır. Bu sefer “sadefeyn” ifadesi ile anlatılan “iki dağ”dan bahsedilmektedir. Ayet şöyledir: (Zü’l Karneyn) "Bana demir kütleleri getirin!" Kütleler iki dağın arasını doldurunca," Körükleyin!" dedi. Demirler akkor haline gelince, "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.
6-Yukarıda bahsi geçen 96. Ayette yine “iki” var. Evet, dikkati olanlar farketti. O iki, “demir” ve “bakır.” Demir ve bakır temsildir.
7-Zü’l Karneyn kıssası Kehf Suresi’nin 98. Ayetinde son buluyor. Ve bu kıssasının anlatıldığı son ayette de “iki” karşımıza çıkmaktadır. Bu ayette Allah’ın vaadi iki kez belirtilmektedir. Ayet meali şöyledir: “Zülkarneyn, "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi bir gerçektir" dedi.” Vaad gerçek ve vaktinde tecelli eder.
8-Gerçek ve tecelli. Yani, hakikat ve gerçekleşmesi. Bu da “iki.”
Evet, ben Kehf Suresinde 15 ayette anlatılan Zü’l Karneyn kıssasında geçen “iki” üzerinde yani, maddi-manevi, iktidar-hikmet, iki kuvvet, Batı-Doğu, iki zıt cihet, Ye’cüc-Me’cüc, iki sed, iki dağ, demir-bakır, iki kez tekrarlanan Allah’ın vaadi, “gerçek ve tecelli” olarak bazı “iki”lere dikkat çektim. Belki başka “iki” de vardır. Onları da başka bir vakitte bulmaya çalışırız, Yüce Rabbim nasip eder, buluruz.
Zü’l Karneyn, zaten iki asrın, iki çağın, iki zamanın, iki neslin sahibidir. İki ile temsil edilen bir Zat’tır. Zü’l Karneyn kıssasında “iki”nin bu kadar çok temsil edilmesi elbette sebeplidir, hikmetlidir.
Ben Zü’l Karneyn’i bir önceki yazımda zaten şu iki cihetler, iki sebepler olarak takdim etmiştim.
Zü’l Karneyn “sırlı ve gizemli” bir kişidir, “ilim ve irfan” ehlidir, “iz’an ve vicdan” sahibidir. “hikmet ve kudretle” donatılmıştır, “mazlumların gözeticisi ve koruyucusu, ancak zalimlerin hasmı ve düşmanı” diye tanımlayıp “hem Doğu ve hem de Batı’nın hükümdarı ve tüm Dünya’nın yöneticisidir” şeklinde yine “iki” cihet, “iki” bakımdan açıklamıştım. O yazımda da esasında “iki”ye dikkat çekmiştim.
Benim bu yazımın başlığı da hikmetlidir. Sebeplidir.
“Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum.”
Bundan önceki yazımın başlığı “Zü’l Karneyn Kıssasını Ben Böyle Okudum” şeklinde idi. Kıssayı okudum ve Allah’ın izniyle ilham ve fikir aldım. Kıssa okunur ve biter. Ancak “Zü’l Karneyn tefekkür ve tezekkür gerektirir. İşte ondan dolayı “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum.”
Biz Allah’ın izniyle “Zü’l Karneyn”i hem fikren düşüneceğiz ve hem de onu ismen konuşacağız.
Zü’l Karneyn, şahıstır. Güçlüdür. Hikmetlidir. Allah’ın vaadini gerçekleştirmiştir ya da gerçekleştirecektir.
Ve daha nice nice hususu Zü’ Karneyn noktasında tefekkür ve tezekkür eyleyeceğiz, inşallah.
İşte bunun için “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum.” Bu okumamda Yüce Rabbim bize yardım nasip eylesin.
Yazımın en sonunda Zü’l Karneyn kıssasının başlatıldığı 83. ayetin mealini sizlere takdim ediyorum. Bir önceki yazımın başında bu ayetin mealini yazmıştım. Bu yazıda ise en sonunda bu meale yer veriyorum.
“Sana Zü’l Karneyn’den soruyorlar. De ki: Size ileride okuyacağım. Onunla ilgili öğüt ve hatıraları.” (Kehf Suresi, 83)
Tefekkür ve tezekkür nasip eden Yüce Rabbim’e hamdolsun.
“Tefekkür ve tezekkür” de bir insanın “iki” ciheti, “iki” vesilesidir. Burada da “iki” var. Vesselam.
Ahmet SANDAL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.