2019 seçimleri doğru yorumlandı mı?
Yerel seçimler için takvim hızla ilerliyor. Cumhur İttifakı’nın omurgasını oluşturan AK Parti ve MHP cenahında her şey yolunda gibi görünüyor. Millet İttifakı ya da diğer adıyla 6+bilmemkaç Masası bileşenleri ise; ‘öküzü öldürüp, ortaklığı bitirmiş’ gibi görünüyor.
Muhalefet cephesindeki manzara; CHP ile eski ‘kankasının’ yollarının ayrılması ve daha önce masa altında gizlenen ‘esas ortağın’ masadaki yerini almasıdır.
CHP ve etrafındaki kavgalı-kavgasız bileşenlerini yeri geldikçe konu ediniyoruz. Ülkenin hayrına görmediğimiz tavır ve söylemlerini de gerektikçe eleştiriyoruz.
Bu noktada, Cumhur İttifakı partilerinin, bir önceki yerel seçimleri çok iyi analiz edip etmediği üzerinde durulması isabetli olacaktır.
Eğer Ankara, İstanbul, Antalya, Hatay, Mersin ve Adana gibi büyük şehirlerin neden kaybedildiği üzerinde duracaksak… Aday meselesinin önemini bir kez daha düşünmemiz gerekecek. Özellikle Ankara ve İstanbul bağlamında…
KALİTE HER ZAMAN YETERLİ Mİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok kalite bir devlet adamı ve seçim kazanma ustası olmasının yanında, önemli görevlere atayacağı/aday göstereceği isimlerin ‘fevkalade nitelikli’ olmasına da özen gösteriyor.
Bu iyi niyetli tavır, bazen siyasetin gerçekleriyle ters düşebiliyor. Bunun en tipik örneği; Mart 2019 yerel seçimlerinde, ‘çok kaliteli adaylar’ olarak, İstanbul’da Binali Yıldırım’ın, Ankara’da ise Mehmet Özhaseki’nin gösterilmesiydi.
Evet, Başkan Erdoğan, İstanbul’a; Ulaştırma Bakanlığı, Başbakanlık ve nihayet TBMM Başkanlığı yapmış, yaptığı görevlerde de kendisini ispat etmiş bir devlet adamını, bir nevi ‘hediye’ etmek istedi.
Aynı şekilde, Mehmet Özhaseki gibi, geçmişinde fevkalade başarılı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın yanı sıra başarılı bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı deneyimi olan, kaliteli bir ismi de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yaptı.
Kişisel kanaatimi hemen belirteyim: Seçilmiş olsalardı, Binali Yıldırım İstanbul için, Mehmet Özhaseki de Ankara için çok büyük kazanç olurdu.
Yazık ki, ülkemizin iki büyük kenti, geride bıraktığımız 5 yılı kayıp hanesine yazdı. Sadece kayıp değil, yerel yönetim hizmetlerinde çok büyük geriye gidiş de yaşandı, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş döneminde.
SEÇMENİN MESAJI
İşin tuhaf tarafı, İmamoğlu ve Yavaş, aday oldukları makamlara hiç de layık olmadıklarını herkesin gözüne sokmalarına rağmen seçildiler.
İmamoğlu; birkaç TV programına daha çıksa, kendisini yerin dibine batıracak bir intiba vermesine…
Mansur Yavaş da ‘hiçbir konuda hiçbir şey söylemeyen’ bir kasaba politikacısı profili çizmesine rağmen…
Cumhur İttifakı’nın kaliteli adaylarına karşı seçim kazandı.
Neden böyle oldu?
Cumhur İttifakı, elbette bunun sebeplerini değerlendirmiştir. Bu değerlendirmeye göre, ‘hata’ sayılan adımları tekrar atmayacak kadar da deneyim sahibidir.
Fakat, özellikle İstanbul adaylığı için dillendirilen isimleri gördükçe, sanki 2019’daki hatanın tekrarlanacağı gibi bir hisse kapılmamak elde değil.
Adaylık için adı geçenlerin başında; Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Murat Kurum, İçişleri Eski Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gibi isimler geliyor.
Ankara için bazı ‘yıldız’ isimler dillendirilse de, henüz öne çıkan birisi yok gibi.
Acaba bu ‘yıldız’ isimlerle seçmen önüne çıkılırsa, 2019’da neden kaybedildiğinin doğru anlaşıldığını söyleyebilir miyiz?
Seçmenin o seçimlerde verdiği mesaj doğru anlaşıldı mı?
AK Parti teşkilatlarına olan kızgınlığın ifade edilmesi, hayat pahalılığına karşı tepki, başta Suriyeliler olmak üzere milyonlarca mültecinin köpürttüğü toplumsal tepki… Tüm bunlar, İstanbul ve Ankara gibi kentlerin kaybedilmesinde önemli etkenlerdi.
Seçim sürecini yakından izlemiş birisi olarak, naçizane kanaatimi dile getireyim: İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesinde ana etken, ‘yıldız aday’ gerçekliği olmuştur.
Şöyle ifade edeyim: Seçmen, çok önemli 2 ismin, önlerine aday olarak konulmasını, bir nevi ‘kibir’ ve ‘başa kakma’ olarak algılamıştır.
Kimse kırılmasın, darılmasın; kişisel beklentilerle hakikati gizlemek, dostluk alameti değildir. Ki, hiçbir zaman aktif siyaset yapmayı düşünmemiş bir gazeteci olarak, doğru bildiklerimi dile getirmeye çalışıyorum.
DOĞRU ADAYLAR
AK Parti ve MHP, hangi illerde kimleri aday göstereceklerini mutlaka değerlendirmektedir.
Bunu yaparken, seçmenin aday tercihinde etkili olan ‘hemşehricilik’ bağının ne ölçüde etkili olduğunu da unutmamak gerekiyor.
İmamoğlu’nun seçim kazanmasındaki ‘Karadenizlilik’ bağlarının etkisi, herkesin malumudur. Yavaş’ın kazanmasındaki ‘Ankaralılık’ söyleminin çarpan etkisini de bizzat yaşayarak gördük.
Oysa İstanbullulara, ‘Binali Yıldırım gibi bir kaliteyi sunmak’ ve Ankaralılara da ‘Büyükşehir ve Bakanlık deneyimi olan bir ustayı hediye etmek’ yerine…
Mesela İstanbul için, mevcut Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu… Ankara için de Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok aday yapılsaydı…
2019’da bu iki büyük şehir kaybedilir miydi?
Kişisel kanaatim; ‘yıldız adaylar’ yerine, vatandaşın yakından tanıdığı ve benimsediği bu iki isim aday gösterilmiş olsaydı, Cumhur İttifakı, galibiyet hanesine Ankara ve İstanbul’u da yazardı.
Umarım 2019’daki hata, 2024’te tekrarlanmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.