Ah dünya ah!
Beş yaşındaki çocuğun;
"Cennette ekmek var mı anne? Varsa ölelim, karnımız doyar!" Dediği yere biz Dünya diyoruz...
Bunun üstüne ne diyeceğimiz bellidir: "Allah kimseyi açlıkla sınamasın..."
Sonra da hep bir ağızdan "AMİN" demeler falanlar, filanlar...
Öyle dedik bitti mi şimdi? Çocuğun karnı doymuş oldu mu?
O çocuğun karnının doyup doymamasının, onun hislerinin hiç önemi yok mu?
Ölümün tam olarak idrakinde olmasa bile; ekmek için ölmeyi göze almasına ne demeli?
O minicik, çocuk yüreğinde ne fırtınalar kopuyor bunu biliyor muyuz? Söyleyeyim, tabiki bilmiyoruz...
Vallahi kimsenin yürekteki bırakın fırtınayı, küçücük bir rüzgardan bile haberleri yok, olmak da istemiyorlar açıkçası.
Dünyanın neresinde olursa olsun şayet böyle bu durumda aç, sefil bir vaziyette bir çocuğumuz varsa lütfen bizler de yaşamayalım olur mu?
O kocaman yürekli çocuk değil ama lütfen biz ölelim bi zahmet! Hatta bence kopsun kıyamet!
Çünkü o çocuktan hepimiz sorumluyuz. Hele dünyayı yöneten bir avuç insan var ya, bir türlü doyuramadığımız hani...
Aslında onları doyuramadığımız için bu yokluk bu sefalet bitmiyor ya... Onlar bi doysa, dünyada fakirlık namına zerre bir şey kalmaz aslında...
Selam, dua ve muhabbetle kalınız CAN DOSTLAR...
GEMİ AZIYA ALMAK
Gemi azıya almak: Atın, gemi azıları arasına alıp etkisiz bırakarak süvarisinin yönetiminden çıkmak ve alabildiğine koşmak, söz dinlemez olmak durumudur.
Bunu; hadde hududa sığmayan davranışlar içerisine girme durumu, zapt olunamama diye de adlandırabiliriz.
Hatta biraz daha açarsak “Kim var kim yok geldi, derken her kafadan bir ses çıktı, kimi kah nalına, kah mıhına vurdu, kimi gemi azıya alıp birbiriyle yarıştı” dersek durum daha da iyi anlaşılacaktır sanırım.
Sevgili dostlar; öyle bir raddeye gelindi ki artık hakikaten de herkes gemi azıya almış vaziyette. Ağızlarından çıkanı kulaklarının duyması mümkün değil artık. Ya da bu pervasızca davranışlar işin B planıdır belki kim bilir?
Bakalım altından neler çıkacak? Böyle bir hadsizlik, kendini bilmezlik, şımarıklık bizi nereye götürecek… Bu arada koca koca adamların şımarıklığı da çocuk şımarıklığına hiç benzemediği gibi hiç de çekilmiyor ha! Bunu da söylemezsem olmazdı doğrusu…
Yoksa vur kaç mı yapılmak isteniyor? Zaten hep vuruluyordu da kaçma aşamasına gelinmemişti. Hani ortalık kel Ali’nin bağına dönmüşken, kefen parasına kadar düşmenin de çaresizliği içinde ve kimyalarının bozulmasıyla birlikte can havliyle yapılan bu vuruş altın vuruş mu acaba diye bir soru aklıma takılmıyor değil?
Neyse Mevlam neylerse güzel eylermiş. RABB işini bilir. Ya da türkümüz vardı neydi adı hele “Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor” türküsünü söyleyelim gitsin. Belki yolun sonuna gelmişizdir / gelmişlerdir.
Selam, dua ve muhabbetle kalınız…
YAMAN ÇELİŞKİ
Bakın maymunlar ne diyor: “Lütfen bizden evrimleştiğinizi söyleyip durmayın. Bunu asla kabul etmiyoruz. Sizler aşağılık insanlarsınız…”
Şimdi söyleyin bakalım, bir insan dünyanın hem en güzide, hem de en aşağılık yaratılmışı nasıl olur ki? Zira biliyoruz ki Allah, insanı özene bezene, ayrıcalıklı bir şekilde yaratmıştır. Öyleyse bu nasıl bir yaman çelişkidir?
On parmağında on marifet mi şimdi bunun adı? Yoksa bir koltuğa iki karpuz sığdırmak gibi bir şey mi? Ya da yüzsüzlüğün dik alası, hatta arsızlığın daniskası mı?
Ey insanoğlu kendine gelmelisin, yaptıklarının bir bedeli mutlaka vardır. Maymun bile seni istemiyor, ona bile madara oldun ya sana ne diyeyim ben bilmem ki!
Bak cehennem seni çağırıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.