Akşener’in öfkesi!
Dostlarım!
Farkettiniz mi Meral Akşener’in konuşmalarındaki öfkeyi, kini?..
Farketmediyseniz kürsüde konuşurken mimiklerine bakın; ses tonunu dikkatli dinleyin.
İnanılmaz bir ruh hali içinde olduğunu fark edeceksiniz!
Akşener dün Ankara’da, Gölbaşı’nda esnaf ziyareti yaptı. Akşam da Keçiören’de partililerle birlikte iftar yemeğinde buluştu.
Konuşmasını dinlerken tüylerim diken diken oldu!
Ankara, İstanbul, Adana, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlarını yakalasa bir kaşık suda boğacakmış gibi bir his oluştu içimde.
Örneğin, Mansur Yavaş için söylediği “Malcolm X der ki; “Tarihte iki tür köle vardır: bunlardan biri ev kölesidir, diğeriyse tarla kölesidir… Ev kölesi, efendisine yakın yaşayan köledir. Efendisinin evinde, çatı arasında veya bodrumda yaşar. Efendisi gibi giyinir, efendisinin kullanılmış giysilerini giyer, efendisinden artanları yer. Ve efendisini efendisinin kendisinden bile çok sever… işte bugün geldiğimiz noktada Mansur Yavaş da tam olarak budur. O artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur… O nedenle de İYİ Parti’ye gelince aslan kesilen bu arkadaşımızın mevzubahis CHP olduğunda dün olduğu gibi bugün de munis ve itaatkâr bir tutum sergilemesi fevkalade doğaldır.” sözleri
Meral Akşener’in bu öfke ve kin dolu konuşmasına ilk çağ filozofu Marcus Aureluis
''Öfkenin sonuçları, sebeplerinden çok daha ağırdır'' diye yüzyıllar önce söylemiş. Ama tarih doktorası yapan siyasetçi Akşener anlaşılıyor ki bu sözden habersiz.
Kendi ifadesiyle “ülkücü” kökenden gelen Akşener, İYİ Parti Genel Başkanı olarak sağ siyasetin TBMM’de temsil edilen her partisinde görev almayı başarabilmiş nadir siyasi insanlarından biri.
Ancak;
Kendi uğradığı haksızlığı unutmuş olmalı ki… “Evet bir zamanlar haksızlığa uğradıklarında yanına koştuğumuz dünün mağdurları, maalesef bugünün zorbaları oldular” sözü yenilir yutulur değil!
Hatta; “Dün neredeysek bugün de hâlâ oradayız! Biz bugün de dürüstlükten bahsedip riyakarlığın külliyatını yazanlar…” sözünü ise…
Buda’nın “ Öfkelenmek, birine fırlatmak için eline kor kömür almak gibidir, kendini yakarsın.'' felsefi sözüyle yanıtlayalım.
Akşener’in kini ve öfkesi sadece Mansur Yavaş’a değil…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’a, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e…
Akşener seçildikleri illerde başarılı olan bu başkanlara büyük bir öfke kusuyor…
İlginç!
Başkanların her sıkıntıya girdiklerinde yanında olduğunu söylüyor.
İnsanın ister istemez , “Nasıl yani” diyesi geliyor?
Bir Çin atasözü der ki;
''Her öfke krizi bir yaşlılık darbesi, her tebessüm ise gençlik aşısıdır.''
Akşener, kendisinden 15 yaş küçük Özgür Özel’in “Ben Meral Hanım’a abla derim” sözünü, arkasından bir takım oyunlar sergilendiğini ima ederek “Bana abla mabla demeyin artık tahammül edemiyorum” diye tavır koyuyor.
Bu durumda olanlar için bir en iyisi yine tarihin yaşanmışlıklarından süzülüp gelen ve insanlık kültürüne miras kalan Hint atasözüdür:
''Kötü sonla biten altı şey vardır: Krallara hizmet etmek. Hırsızlık etmek. Hızlı süvari olmak. Taşınmaz biriktirmek. Büyücülük etmek. Öfkelenmek.''
Cumhur ittifakının bütün engellemelerine rağmen İYİ Parti kurulduğunda çok umutlanmıştım; toplum olarak çok umutlanmıştık. Hem kadın bir lider hem de merkez sağdaki boşluğu dolduracak çağdaş sağ liberal bir parti olacak diye…
….
Az da olsa umudumu hala koruyorum.
Ve…
Dalay Lama’nın
''Öfke, sevgiyle yumuşatılması gereken kaba bir zihinden çıkar''
Sözüyle yazımı bitiriyorum.
Dostlarım; siz de düşünün ve sorun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.