Arapçı yobazlar, mürteciler ve İslamcılar
Maskeliler, fırıldaklar, sinsiler, tuzak kurma ustasıdırlar, bukalemon gibi anında şekil değiştirirler, her gün yalan söylerler yalan ustasıdırlar. Lağımhanelerinde öyle eğitim almışlardır. Ancak çıkar ilişkileri çeşitlendikçe İslamcılar amip gibi bölündükçe, bölünüyorlar. Her konuyu tersyüz ediyorlar. Yalan, iftira, tuzak, döneklik, çalma, çırpma, vahşet genlerinde var.
Çünkü onlar; Müslüman görünümlü şeytanın dostlarıdır.
Dillerindeki din iman sözlerine, kadınlarına taktıkları türbanlara aldanmamak gerekir.
İktidar, çıkar, servet, talan olunca hemencecik ittifaka girebiliyorlar.
Siyasal-radikal İslamcılara güvenilmez. İnançları da, kültürleri de, yaşam anlayışları da ortaçağ ilkel arap çöllerinin hurafelerine dayalıdır. Hemen satıverirler.
Onlar için; hak, adalet, ilke, iman, dürüstlük, doğruluk anlamı olmayan kavramlardır.
Suçu başkasına yüklemede, hedef saptırmada ve felaket tellallığında çok başarılılar. Lakin aynı beceriyi, aynı oranda sorumluluk, sorgulama ve önlem almada sergilemezler.
Okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan insanları aldatmada; yeteneklidirler, başarılıdırlar. Yıllar yılı bu durum böyledir. İslam ülkeleri denilen topluluklara bakın, hepsinde aynıdır.
Olaylar; sıcağı sıcağına büyük bir heyecanla abartılıp, gereğinden fazla anlamlar yükleniyor, olduğundan farklı gösteriliyor daha sonra unutup gidiliyor.
Bir kesim; kritik meselelere yeteri kadar ilgi gösterilmediğinden, tartışılmadığından, konuşulmadığından, yazılmadığından, görülmediğinden müştekidir.
Alçakça, şerefsizce ve pişkinlikle; konuşuyorlar yazıyorlar.
Bütün amaçlarını, çabalarını; sadece iktidara gelme, iktidarda kalma ve iktidardan düşmemeye odaklamışlardır.
Emperyalistler; kaos sürsün, biz de Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını sömürmeye devam edelim istiyorlar.
İşbirlikçileri ise; Müslümanlar katlediliyormuş, kentler yakılıp yıkılıyormuş önemli değil yeter ki biz iktidarımızı sürdürelim, diyorlar.
Bölge halklarının etnik ve mezhepsel bölünmelerine, sömürülmelerine, katledilmelerine, kentlerin yakılıp yıkılmalarına çanak tutuyorlar.
Bölgesel yeniden yapılanma sürecinde kaos için güç ve yetkili kılınanlar çaresiz durumdalar. Dün küfrettiklerine bugün güleryüzlü olabiliyorlar. Dün dost dediklerine bugün hain diyebiliyorlar.
Onlar ki; sürüngenler gibidir. Sürüne sürüne zirveye çıkarılmışlardır.
İnemiyorlar. Düşecekler.
Battıkça batıyorlar.
Sallandıkça sallıyorlar.
Çuvalladıkça çuvallıyorlar.
Yıkılacaklar.
Kayıtlara-tarihe yalancı, hırsız, soyguncu, bölücü, yıkıcı, katliamcı, sahtekar olarak geçiyorlar, geçecekler.
“Sonradan görme insanlar maymun gibidirler. Bir maymun becerikliği vardır onlarda. Bakarsınız yukarılara tırmanıyorlar, tırmanma sırasındaki çevikliğine hayran kalırsınız. Ama zirveye vardıklarında yalnızca ayıp yerleri görünür.” Honoré de Balzac
Yolunda gittikleri, kitaplarını okudukları, mezheplerini tarikatlerini cemaatlerini takip ettikleri din alimi ulema denilenler; ilahi mesajı tersyüz eden, insanları bölenlerdi. Şimdi aynı bölünmüş çizgiyi devam ettiriyorlar.
Müslüman görünen gerçekte şeytanın emrinde olan günümüz İslamcıların temel özelliği; ahlaksızlık, istismarcılık, yılışıklık, yalancılık, hırsızlık, aldatmak, döneklik, bölücülük, yüzsüzlük, ikiyüzlülük, pişkinlik, yıkıcılık, katliam, vahşet’tir.
Bu tipleri tanıyın, tanıtın.
Günün Sözü; Yalan söyleyen, çıkarı için döneklik yapanlar, insanla hayvan dışı bir yaratıktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.