Boykot ve düşündürdükleri
Ömürden geçen yılların kişiye tecrübe olarak kalabilmesi için insanın geçmişte yaşadıklarını hatırlaması yahut da bugün yapılanları yarın unutmaması gerekir. Bundan yıllar önceydi 90’lı yılların ortaları Bosna- Sırp Savaşı oluyor. Sırplar Müslüman Boşnakları vahşice katlediyor, hamile kadınların karınları deşiliyor, minicik bebekler kıyma makinalarından geçirilip köftesi zorla annelerine yediriliyordu. Bunları bugün masal gibi okumamak için ya o günleri unutmamanız gerekirdi ya da ufak bir araştırmayla Bosna’da yaşanan vahşeti öğrenmeniz. Çocuk yaşımızda bunları duymak bizi dehşete düşürürken, biz mazlum coğrafyalara umut olmayı parmağından alyansını kulağından küpesini çıkarıp Bosna halkına bağışlayan annelerimizden öğrendik, Allah hepsinden razı olsun.
Biraz daha gençlik yaşlarımızı buldu Çeçen cihadıyla tanışmamız. Aslında Şeyh Şamil, Emir Hattab hep isimleri anılan mücahidlerdi ailemizde ama meseleyi çözebilmemiz biraz zaman aldı. Derken bir baktık Çeçen Cihadı içimizde, bir devletin başkanı, Cevher Dudayev, bizim çalıştığımız yerlere geliyor, oranın gazileri bize Çeçenya’dan haber getiriyor. Diyorlar ki silah veya savaşçı değil bize doktor ve ilaç lazım yaralı mücahidler narkozsuz ameliyat ediliyor. Videolarda izlediğimiz görüntüler kanımıza dokundu. Küçük kartpostalllar, el emekleri, kermesler kendimizi ve büyüklerimizi Çeçen cihadının içinde bulduk.
Sonra adını hep duyduğumuz Filistin. Hayaliyle büyüdüğümüz Mescid-i Aksa. Sakallı bir adamın Cuma çıkışı bombalandığı kalmıştı aklımda. Ama artık onun Filistin’in manevi lideri, boynundan aşağısı felçli Şeyh Ahmet Yasin olduğunu biliyorum. Ardından Abdülaziz Rantisi… duasıyla ölen şehit. Biz biliyoruz ki birgün öleceğiz. Bu ya yatakta olacak ya da bir Apachi helikopterinin füzesiyle. Ben Apachi’yi tercih ederim diyor ve şehadeti bir Apachi füzesiyle oluyor. Ardından Gazze savaşı, misket bombaları… Artık boykot diye bir şey girdi hayatımıza, İsrail’in ve onun en büyük destekçisi ABD’nin mallarını boykot. Mc Donald’s kuyruklarında bekleyen tesettürlü kızları görmek kanımıza dokunur oldu ya da bir elinde tesbih diğerinde Coca Cola olan sakallı abileri. Ya da evde mücahid yetiştireceğiniz savunan ama Ariel’siz beyazlarının beyaz olmadığını söyleyen anneleri… boykooott diye var gücümüzle bağırırken, aman canım benim paramdan ne olur ki diyerek kendilerini aklamalarına hayretle şahit olduklarımız oldu.
Daha Filistin meselesi geçmemişken, Gazze’de çocuklar öldürülürken yanıbaşımızda Irak’ı özgürleştirdi Amerika. 461 bin ölü… Katliam yaptı Amerika Irak’ta. Yine Türk halkı destek için alarmdaydı fakat bazıları kahrolsun Amerika derken ağzında Marlboro’su vardı. Ardından Guantanamo… İnsanlığın kaybolduğu yer. Aile fertleri timsahlara atılan babalar, defalarca tecavüze uğrayan kadınlar ve dahası… Dilimizde yine aynı türkü: Boykot!
Bir kısım kendini bilmezi saymazsak Türkiye halkı her zaman mazlumların yanında oldu. Gün geldi çattı ve Türkiye sıkıntıya düştü. İşte o gün bugün. Ekonomik olarak baskı altına alınmaya çalışan Türkiye, kendine dost ve müttefik bellediği ABD’nin gözle görünür ilk darbesini yedi. Oysaki bilen bilir ABD yıllardır Türkiye’ye muhaliftir. Her neyse… Şimdi her dilde boykot var. ABD mallarını boykot edelim! Mc Donald’s ve Starbucks keyfimizden vazgeçebilecek miyiz? Sıcak yaz günlerinde coca Cola’yla serinlemeyecek miyiz? Peki ya Marlboro? Biz kendi halimizde düşünüp duralım Dünya’nın birçok bölgesinden, özellikle de mazlum coğrafyalardan haberler alıyoruz. 25 bin Filistinli ellerindeki dolarları bozdurmak için Türkiye’ye geliyor. Mısırlı bir adam karısının altınlarını alıp büyükelçiliğimize geliyor bunları bozdurup TL almak istiyorum diye. Lübnan halkı dolarlarını bozdurup TL alıyor. Ve dönüp bakıyorsunuz ki; bunlar hep sizin daha önce dost eli uzattığınız ülkeler…
Şimdi sorarım size eğer siz dün ABD ve İsrail mallarını boykot edelim dediğimizde beyaz çamaşırlarımızı, ağzımızda daha çok asit bırakan içecekleri vs düşünmeseydiniz de gerçekten boykota destek verseydiniz bugün Amerika bize ekonomik baskı uygulayacak halde olur muydu? Hadi kapatıyoruz İncirlik Üssünü desek mesela, hani neden hala demiyoruz o da bir merak konusu ama deseydik mesela bize ne yapabilirdi ABD? Bazı gerçekleri anlamamız için illa ki bize bir felaket mi dokunmalı? İlla ki bir menfaatimiz mi sarsılmalıydı?
Ama yine de biz boykot çağrımızı yenileyelim, bizim için birlik beraberlik, mazlum ümmet için umut olma zamanı. Kıblesi dolar, tek gücü para olan ABD ve İsrail’i alaşağı etmenin yolu mali boykottan geçer bir de halis kalple edilen duadan. Yine de söyleyelim. Bunca sıkıntı bu kadar kriz dev dalgalar bu ülkeyi hala yıkamadıysa sebebi mazlumlardan aldığımız duadır vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.