Çayın Demi
Odamdaki halıya güneş ışığı düşer benim günün en erken saatinde, uyumak istesem de beni uyandırıp güne hazırlayan. Zaten erken kalkmaları severim sabahları. Açarım pencereyi masmavi gökyüzünde tüm ihtişamıyla güneş kurulmuş tahtına pırıl pırıl gülümser bana, mis gibi bir hava odamı doldurur. Evin önündeki parkı seyrederim yemyeşil uzanan çam ağaçları, ağaçların üzerlerinde cıvıl cıvıl öten kuş seslerine ya ne demeli ve sabah sporlarını yapan insanlar. Bir nefes çekerim ta derinden ciğerlerime işleyen. Sanki mutlulukla dolar ciğerlerim Tüm bu güzellikleri yaşamak için, erkenden kalkmalar ne kadar da güzel diye hayal ederim.
Elimi yüzümü yıkayıp, ilk iş çayı koymak olur ocağa. Çaydanlığım, alt kısmı kırmızı alt taban üzerine rengârenk çiçeklerle bezenmiş, demlik kısmı ise beyaz üzerine eteklerinde küçük papatyalarıyla ne kadar da güzel diye baktığım her sabah. Yıllar yıllar önce anneannem almıştı anneler günü hediyesi olarak bana ve ailenin tüm kızlarına, İlk çayımı da annemle, anneanneme yapmıştım, şu an olmasalar da hayatta, anıları her daim bizimle birlikte ve capcanlı devam ediyor mesela. Dalmışken yoğun bir şekilde geçmişteki bu güzel anılara, çaydanlığımın suyunun fokurtusu duyuldu ve çıktım daldığım yerden bir an da, haydi artık tavşan kanı bir çay demlemeliyim en güzelinden soframıza.
Kapı zili çalıyor tam zamanında, kapıcımız Mehmet Efendi kapıda.
-Hocam ekmeğiniz ve gazetenizi getirdim.
-Günaydın Mehmet Efendi. Teşekkür ederim sıcacık ekmek dumanı üstünde ne kadar da güzel koktu.
-Fırından alıp geliyorum hocam.
-Sen bir tanesin Mehmet Efendi.
Ve kahvaltı masası hazırlanmalı artık peyniri, zeytini domatesi biberi… Allah ne verdiyse.
Ne kadar keyifli başladık bu güne, her daim devam etsin böyle. Bir yandan gazeteye göz gezdiriyorum, bir yandan telefonda sosyal medyadan gelmiş mesajları kontrol ediyorum, bir yandan da kahvaltı hazır diyerek çocukları çağırıyorum. Ne kadar da çok şeyi aynı anda yapmaya çalışıyorum. Birçok işi yapmazsam ben aynı an da yetişemem yalan dünyanın bu hızına
Çocuklar uyanıyor yavaş yavaş, kimi elini yüzünü yıkıyor, kimi üstünü giyinmiş bile. İşe, okula yetişilecekler bir şekilde. Mutfak masasında buluştu her kes bir çırpıda evimizin mutfak camından ufuk çizgisini görerek kahvaltı yapmak ne kadar da keyif verdi hepimize.
Ve tüm pozitif enerjimizle güne hazırız artık, herkes saatine göre fırladı gitti işine, okuluna. Hazırlandım çıktım bende dışarıya. Hafif esip, ısırırken tenini insanın hava, hala baharım ben daha yaz olmadım der gibi ürpererek bindim arabama, şarkılarla yol alıp başladım güzel bir iş gününe daha.
Akşam işten eve dönüşe geçtiğimde yorgun olsa da beynim ve vücudum, iç huzurum yerinde ve keyifle dönüyorum evime. Sabah halıda karşıladığım güneşi, diğer odanın halısında batarken buluyorum. Hemen elimi yüzümü yıkıyor üstümü değiştirip önce sırt üstü uzanıyorum yatağa. Gözlerimi kapatıp beş dakika hiçbir şey düşünmeden öylece kalıyor beynimi boşaltıyorum keyifle. Enerjimi toplamış bir şekilde kalkıyorum yattığım yerden ve akşam telaşı sarıyor ortalığı bu sefer.
Gün bitiyor, ömür de böyle geçip gidiyor hepimizden.