CILALI KURUMLAR, 18 YILDIR İŞ VE EKMEK OLAMADI...
Türkiye Hastaneler Kurumu diye bir kurum kuruldu. Altına da Türkiye çapında Genel Sekreterlikler açıldı. Büyükşehirlerde de sayıları 2, 3, 4 olan Genel Sekreterlikler kuruldu, binalar, tutuldu kiralar ödendi, bu kurum kapandı gitti. Cumhuriyet döneminde kurulan Hıfzıssıhha Enstitüsü kapandı, yerine Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kuruldu, burası da kapandı. S.S.K, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR kapandı. Yerine Sosyal Güvenlik Kurumu kuruldu. 3 genel müdürlüktü, 9 genel müdürlük oldu. S.G.K’nın altında ayrıca İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Kamu Gözetim Kurumu kuruldu, Ombustmanlık (Kamu Denetçiliği Kurumu) kuruldu. Bu üç kurum vatandaşın hangi derdine deva oldu merak ediyorum. Tıbbi ve İlaç Kurumu kuruldu, Tütün Kurumu kuruldu kapandı. Şeker Kurumu kuruldu kapandı, Bilgi Teknolojileri Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Kalkınma Ajansları, Verileri Koruma Kurumu, Nükleer Düzenleme Kurumu kuruldu.
Vakıf, Ziraat, Halk Bankaları, Katılım Bankaları kuruldu. Bu üç banka değil de eğer ihtiyaç tek kamu bankası katılım bankası kursa dünyanın sonu mu oluyordu? Kurulan bu kadar kurum, kiralanan koca koca binalar vatandaşın hangi problemini çözdü? Ha, bunların üzerine, birde olmayan varlıklarımızla devletin ne kadar gelir getiren kurumu veya şirketi varsa Türkiye Varlık Fonu kurduk. Bu da tam bizim ekonomimize göre tam oldu. Tam bize göre bir durum. Olmayan varlığımızın kocaman bir Varlık Fonu oldu, şükür!
Dünyanın gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeleri olan ve kenara koydukları birikimleri ile kuruyorlar varlık fonunu Biz ne yapıyoruz varlığımız olduğu için değil varlıklarını yurtdışı kuruluşlara ipotek vermek için, ipotek vererek, kredi bularak bu fakir milleti 30-40 yıl daha borçlandırmak için kuruyoruz olmayan varlığımızın fonunu. Nasıl olsa siz kurmadınız ve kapatamadınız. Bari ipotekleyerek kapatalın mı diyorsunuz? Hangi yaramıza merhem oldu varlık fonu, işsizler iş mi buldu? Hemen anlı şanlı bina kiralayıp, yüksek yüksek maaş almaya başladılar ve pahalı pahalı araçlar aldılar varlık fonu üye ve danışmanları şu ana kadar hangi vatandaşın yarasına merhem oldu da kurulan kurumlar sadece birilerine yüksek maaş ödeme dışında kurulan kurumların vatandaşın dişine dokunur iş yaptığını görmedik bürokrasiyi fazlalaştırmaktan başka, hani bürokrasi azalacaktı?
Vatandaşa dokunan kapanan kurumlar ise; Şeker Fabrikaları, Demir Çelik İşletmeleri, Sümerbank, TEKEL, Zirai Donatim Kurumu, Köy Hizmetleri, Toprak Su, Başbakanlık, Devlet Bakanlıkları, Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi, Gübre Sanayi, SEKA (Selüloz ve Kağıt Sanayi) , Çimento Sanayi (ÇİTOSAN), Devlet Üretme Çiftlikleri, Tarım Meslek Liseleri oldu.
Bu saydığım kurumlar, üretim için, çiftci için devletin kurduğu çimentoydu, demirdi, kağıttı, fabrikaydı, sorun çözme kapısıydı, hepsi kapandı. Bolca kurulan kurumlarla yüksek maaş dağıtılarak iş yapılmış oldu. Hizmet kocaman binayla olmuyor, adını kurum yaparak yüksek maaş ödemekle de olmuyor.
Basit bir örnek; Nazilli Basma Fabrikası, İzmit SEKA, Bursa Merinos, Alpullu Şeker gibi yüksek binası olmayan, fakat vatandaşa hizmet eden iş, aş olan yüzlerce işletmelerin, yüksek binaları yoktu. İşlevi yüksekti, hizmeti yüksekti.
Neden oldu bütün bunlar, “devlet çimentomu yapar, devlet bez mi diker, devlet kağıt mı yapar” diyerek Türkiye Cumhuriyeti'nin hafızalarını silmekti maksat, onda da başarılı olundu mu hayır. Silemezsiniz, silemezsiniz kurumlan kaldırmak hafızayı silmez. Resmi bayramları kutlamayarak Yüce ATATÜRK nasıl unutulmadıysa, unutturamadıysanız bu devletin hafızası da silinmez. Kapattınız üreten kurumları şu anda samana muhtacız. Ülkemiz maalesef gelinen nokta itibariyle bu durumda.
Deniz bitti, memleket tüketim toplumu haline geldi, duvara tosladık. Hadi çözüm ürettiğiniz çözümü iş, aş manasında varmı? Bu kadar yeni kuruma rağmen yüksek yüksek binalardaki yeni kurulan kurumlara rağmen ortada hiçbirşey yok. Tükeniyoruz, tükeniyoruz. Borçlanıyoruz, borçlanıyoruz. Gelirimiz azalıyor, geleceğimiz kararıyor.
Aman yeni kurumlar kurmayın yeter artık. Süslü laflar da etmeyin, gerçi inananda gitgide azalıyor, ama şatafatınız iyi yinede. Vatandaş, vatandaş da açlığa alışmış. İdare eder diyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz.
Vatandaş açlıkla savaşıyor, açlıkla beyler! Çılgın projelere değil, akla bilime ihtiyacımız var. Yüksek binalara, anlı şanlı unvanlara değil, işe ihtiyacımız var, ekmeğe ihtiyacımız var. Bilimle, akılla projeler üretmeniz gerekiyor, Tarımda, Sanayide, Teknolojide.
Çözümün yüksek binalarda olmadığı görüldü şu virüs döneminde, evde de çalışabiliyoruz. çözüm vatandaşa dokunan, vatandaşı üretime yönlendiren, köylünün tarlasına sahip çıkacağı, çağımıza uygun pahada fazla, yükte hafif ileri teknoloji ile üretime yöneleceğiz üretime. Bu nasıl olacak ortak akılla, ortak akıl bize yaramaz diyorsanız, bilime yönelmeyen toplumların sonu gibi oluruz, oldukta zaten.
Umudumuzu kırdınız, önümüzü kesmeyin. Üretim yaparak çıkacağız bu zorluklardan, üreteceğiz, üretmeliyiz. Hiç kimseyi ayırmadan bütün insanlarımıza sahip çıkarak bu yüce milleti ve garip vatandaşını ayağa kaldıracağız, kaldırmalıyız. Çünkü çarıkla savaş kazanan bir milletiz. Tek kişiyle değil, ortak, bilge akıllarla birlikte bu memleket kurtulacaktır. Umudumuzu diri tutarak karanlığı değil, güneşi rehber edinerek, inanın, inanın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.