Devletimizden sosyal yardım alanlar 1 yılda yüzde 100 artmış
Sevgili okuyucularımız; sizlere daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi ülkemizin gündemine ışık hızında olursak ancak yetişiriz. Ancak gücümüz oranında ülkemizde yutturulmaya çalışılanı değil; ülkemizin gerçek ve yaşanan gündemini özel çabalarımızla dile getirmeye çalışıyoruz.
İdare edenimiz başta olmak üzere hükümet edenlerin hepsi ‘uçuyoruz, kanatlanıyoruz, zenginleşiyoruz, uzaya çıkıyoruz’ demişlerdi. Daha düne kadar ‘Avrupa bizi kıskanıyor’ da diyorlardı. Kıskanma ne ki Avrupalılar kıs kıs değil, yüksek sesle haykırarak gülüyorlar acınacak halimize. Avrupa’ya kafa tutunca bizimkisi Hacı Bayram Camisi’nde zekât toplayıp, Kocatepe Camisi’nde sadaka dağıtmaya benziyor desek o da değil. Ancak; ülkemizde yoksulluk değil, derin hem de çok derin yoksulluk yaşanıyor. Esaslı gerçek durumumuz yoksullukla özetlenir.
85 milyonun 60 milyonu yoksul, çok geriye gitmeye gerek yok, Eylül 2022’de sosyal yardım alan ailelere 340 milyon TL yardım parası ödenirken, 2023 yılında bu yardım 579 milyon TL olmuş neredeyse yüzde 100. Bu rakamlar bile bize fakirliğin ve muhtaçlığın ülkemizde pik yaptığını göstermiyor mu sizce de?
Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre, Bakanlıktan sosyal yardım alabilmek için 'Sosyal Yardım Bilgi Sistemine' tam 60 milyon kişi kayıt yaptırmış, oysa bu rakam 2 yıl önce 18 milyon civarında idi. Tam iki katından fazla bir müracaat, yoksulluğun korkunç ve ürkütücü derecede arttığını göstermiyor mu?
Peki, şimdi bu durum sizce toplumun refah düzeyinin artışı mı oluyor? Ülkemizde yoksulluk dökümüne kayıtlı yurttaş sayısının nüfusumuza oranı yüzde 71; bu zenginlik midir sizce?
Bu muhtaçlığın en zirve noktası değil midir? Yoksulluğun, Yolsuzluğun, Hukuksuzluğun Zirvelerini yaşıyoruz. Maalesef İdare Edenimiz başta olmak üzere kimsenin göz boyamaya devam edemeyeceği durumdayız. Allah bu ülkeye yardım etsin diye dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden! Çünkü yoksul, yolsuzluğu normal görmeye; muhtaçlığı, evinde yardım beklemeyi de kader olarak kabullenmeye başladı. Üzücü ve düşündürücü olan nokta da işte tam burası!
Yazımızı bir Macar Atasözü ile bitirelim; “Dinimizle ilgilenenler, derdimizle ilgilenmiyorlarsa orada bir sahtekârlık var.” demişler!
Bize uyar mı? Onu da siz okuyucularımıza bırakıyorum.
Ey vatandaş; yalanlara, üfürmelere kanmayın! Yaşadıklarınızı kader olarak yutturmaya çalışanlara bundan sonra bari inanmayın!
Günümüz kapkaranlık,
Geleceğimiz de kararıyor. Bunu çocuklarımız, torunlarımız için bari lütfen fark edin,
Fark edin, fark edin….
Kaynakça:
1. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının açıklamaları
2. İlgili Bakanlığın kamuya açık verileri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.