Özel sektör öğretmenlerinden Ankara'da eşitlik ve güvence mücadelesi

Özel sektör öğretmenleri, düşük maaşlar ve güvencesiz sözleşmelerle mücadele ediyor. Matematik Öğretmeni Burcu Çıra, özel sektör öğretmenlerin taleplerini ve yaşadıkları zorlukları anlattı. 26 Mayıs'ta 'Eğitim Nöbeti'ne başlayan öğretmenler, nöbetlerinin 17. gününde mücadelelerine devam ediyor.

Özel sektör öğretmenlerinden Ankara'da eşitlik ve güvence mücadelesi
Yayınlanma:

ÖZEL HABER: GÜNSU ÖZMEN

Özel sektör öğretmenlerinin çalışma koşulları ve talepleri, öğretmenlerin yaşamlarını idame ettirebilmesi açısından büyük önem taşıyor. Özel sektörde görev yapan Matematik Öğretmeni Burcu Çıra, bu zorlu süreçte öğretmenlerin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini dile getirdi.

Özel sektör öğretmenleri olarak talepleriniz neler?

Öncelikle taban maaş mücadelesi veriyoruz. Asgari ücret dolaylarında ücretler alıyoruz. Maksimum bir özel sektör öğretmeninin aldığı ücret 25 bin TL dolayında. Bu ücretle Türkiye ekonomisinde geçinmenin ne kadar zor olduğunu, yakıcı bir şekilde hepimiz yaşıyoruz. Tüm halkımız yaşıyor. Ancak bir öğretmenin eğitim verebilmesinin ön koşul olarak önce yaşayabilmesi gerekiyor. Bu ücretlerle yaşayabilmek mümkün değil hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak buradan kaynaklı bir taban var işte talebimiz var.

Biz kamudaki meslektaşlarımızla eş değer bir ücret almak istiyoruz. ‘Eşit işe eşit ücret’ diye dillendirdiğimiz kısımla özdeşleşiyor talebimiz. Taban maaşı bir yasayla güvence altına almak istiyoruz. Çünkü bugün evet taban maaş gelsin dediğimizde bunu uygulamayacak patronların çok fazla olduğunu biliyoruz. Bu sebeple hiçbir patronun inisiyatifine kalmadan, ağzından çıkan onaya bakmadan yasayla güvence altına alındığımız bir politikaya tabii tutmak istiyoruz.

1.jpg

SÖZLEŞME SORUNU

İkinci olarak sözleşmelerimiz 10 aylık yapılıyor. Belli süreli bir sözleşmelere Tabi tutuluyorum. Bu ne demek? 10 ay çalıştırılan ve sözleşmesi biten bir öğretmen yıl sonunda işsiz kalıyor demektir. Yani aynı kuruma devam etsek bile 10 ay sonunda işten çıkarılıyoruz. Hem 2 ay işsiz kalıyoruz hem de sigortamız kesiliyor. Sözleşmelerimiz belirsiz süreliye döndürülmesini talep ediyoruz.

Üçüncü olarak eğitimin ayrı bir iş kolu olması talebimiz var. Nasıl sağlık sektörü ayrı bir iş kolu haline geldiyse eğitimde de bunun olmasını talep ediyoruz. Biz şimdi 10 numaralı iş koluna tabii tutuluyoruz. Biz buraya toplama iş kolu diyoruz. Bu kolda yaklaşık 4 buçuk milyona yakın çalışan var ve bu çalışanlar her alandan var. Sayısal loto çalışanından tutunda ayakkabı boyacısına kadar… Yirmiden fazla mesleğin olduğu bir kol. Bu kadar kalabalık olmasının sebebi zaten örgütlenmenin önüne geçmek. Biz istiyoruz ki ayrı bir iş kolu olalım. Baraj gibi bir sorunumuz ortadan kalksın, toplu iş sözleşmesi yapabilelim, grev hakkımız olabilsin. Patronlarla masaya otururken daha güçlü ve daha güvenceli bir şekilde oturabilelim.

HAKKINI ARAYAN MOBBİNGE MARUZ KALIYOR

Sendikalı olmanız patronun açısından nasıl bir sorun teşkil ediyor?

Onlar tarafından sorunlu ve tehlikeli görülüyor. Bir sendikalının haklarının farkında olan bir çalışan olduğunu bildiği için bu, işine gelmiyor. Ne kadar fazla beni sömürse onun için daha fazla kâr demektir. Ben hakkımı daha fazla aradığımda sana düşman gözüyle bakan, seni önce mobbinglere maruz bırakıp daha sonra da x bir sebeple işten çıkardığı bir sürece götürebiliyor. Her zaman bu böyle olmuyor tabii ki ama çok fazla karşılaştığımız bir durum. Burada daha fazla sendikalı çok önemli bir kriter, elimizi güçlendirici bir şey o yüzden biz bütün özel sektör öğretmenlerini sendikalarında yani 'Öğretmen Sendikası’nda örgütlenmeye çağırıyoruz.

 Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.