Ferhat Ünal

Ferhat Ünal

En büyük aşk Neşet Ertaş!

En büyük aşk Neşet Ertaş!

Bozlak denince akla gelen en büyük isimlerden biriydi Neşet Ertaş.

Yalnızca eşine zor rastlanır saz ustalığı ve besteciliği ile değil; mütevazi bilgeliği ve güler yüzüyle de Türkiye'nin en büyük ve saygı duyulan isimlerinden biriydi.

Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012 tarihinde, yani tam beş yıl önce bugün aramızdan ayrıldı.

Yalan Dünya'dan ebediyete göç etti Milletin Ozanı Neşet Ertaş.

Sustu Bozkır'ın Tezenesi; bozlağın, sazın ve sözün efendisi.

Göçtü ebediyete.

Dünyanın yükünü çeken omuzlarına vurdu ceketini. "Saygısızlık olmasın ceketimi çıkarabilir miyim?" dedi.

Bozlaklar yetim kaldı.

Türkülerin Babası sazı, sözü kendi babası ünlü aşık Muharrem Ertaş'tan devir almıştı.

Tek istediği babasının ayakucuna defnedilmekti.

Hayatta en çok ise babasını sevdi.

Usta artık babasının ayakucunda.

Hayatı boyunca mütevazi kişiliği ile kaldı.

Sadece sevilmek istedi Ertaş. Sevildi de. Sağcısı da sevdi onu, solcusu da. Zengini de, yoksulu da. İki dünya bir araya gelse yan yana gelmez dedikleriniz, yan yana dizilip dinledi şarkılarını. Acısıyla barışır mı insan? Yarasını okşar mı, kabuğunu koparmadan? Ertaş sayesinde yaptı. Yaralarımıza bakıp, gülüşlerimizi çoğalttı.

Aynı anda hepimiz onunla âşık olabilir, onunla yorulabilir, onunla arayabilir, onunla kaybolabilirdik. Ama onu dinlerken asla ve asla nefret edemezdik. Bir röportajda,  "İlk ne zaman âşık oldunuz?'' diye sorulduğunda, ''13 yaşımda. Yozgat’taydık. Mahallenin kızıydı. Ona bir türkü havalandırdıydım" deyip kızın adını da söyledi. Sonra da pişman oldu: "Yazman gurban oluyum, sevda sırrınan olur."

Şimdi kimse sevdiği kıza türkü havalandırmıyor Usta'm. Şimdi kimse sevdasının adını gizlemiyor koynunda.

Her şey uluorta...

Her şey dökülmüş yere...

Bu yalan dünyaya garip olarak bakıyordu.

Bir insanın en çaresiz kaldığı anlardan bir tanesi de youtube arama motoruna Neşet Ertaş yazmasıdır. Biz yaşarken arka planda hep bir Neşet Ertaş çalıyor.

"Nice sultanları tahtan indirdin

Nicesinin gül benzini soldurdun

Nicesini dönmez yola gönderdin

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm."

Neşet Ertaş yine hislerime yıllar öncesinden tercüman olmuş: "Benden gayrısına gönül verirsen, kırılsın kolların saramayasın."

Neşet Ertaş'la kederlenirsin ama yerlere serilmezsin, ağlarsın ama isyan etmezsin. Neşet Ertaş paketteki son cugara, duraktaki son otobüstür.

Ve en güzel dileklerden biriydi Neşet Ertaş'ın dileği;

Mevla'm ayrılık vermesin, gökte uçan kuşa Leyla'm..

Biz anadan doğma aşığık..

Kime aşığık..

Güzele aşığık..

Güzel kim...

İnsan...

Böyle bazen kalbiniz acırsa Neşet Ertaş açın derin derin nefes alın o da geçer elbet.

Yüzümün güldüğüne bakmayın.

İçim Neşe-Dert-Aşk ile dolu benim.

Aktı içimden bir şeyler. Neşet Ertaş sanki gülümseyerek okudu türkülerini. Islak iki çift göz. Senin için öğrenmek. Sana anlatmak için dinlemek.

Derdini anlatabilecek kadar Türkçe bilen tek kişi Neşet Ertaş.

Neşet Ertaş bütün şarkılarını yaşanmışlıklar üzerine yazmıştır. Hepsinin hikayesi farklı ve anlamlıdır.

Neşet Ertaş "Ah yalan dünya" dediyse bu hayatı çokta ciddiye almamak lazım.

Her şeye rağmen-i şöyle açıklamış Neşet Ertaş:

"Kurusa fidanın, güllerin solsa;

Göynümde solmayan gülümsüm benim.

Canımsın benim.

İnsanın derdi ne kadar büyükse gülüşü o kadar sıcak olurmuş,

O dert güzelleştirirmiş yüreğini.

Öyle derler bizim oralarda."

Rüzgarlı, yağmurlu, soğuk havada çayı alıp ne zaman balkona çıksam Neşet Ertaş 'da bir sandalye çekip karşıma oturur, karşılıklı muhabbet ederiz.

Popüler kültüre karşı Neşet Ertaş, latteye karşı oralet, sosyete düğününe karşı, davullu zurnalı düğün.

Neşet Ertaş gibi hayat arıyorum yaşamımda. Öfkeyi, kavgayı, nefreti, yargılamayı bir kenara bırakıp halk türküsüne davet ediyorum herkesi.

Gecenin geç saatlerinde köşe yazımı hazırlıyorum. Tabii ki Neşet Ertaş'ı da dinliyorum.

Kimse bana nasıl olduğumu sormasın bence.

Bir cugara, bir çay, bir de Neşet Ertaş dediğinizi duyar gibiyim sevgili okuyucular. Bir daha Neşet Ertaş dinleyeceğim zaman uzun cugara alacam yoksa boyna yakıyorum.

Karşı binanın balkonunda 5 yaşındaki çocuk "Seen olsan baariiğ" diye bağırıyor. Söyleyemesin diye son ses Neşet Ertaş açtım. Gençlik bitmiş.

Yarın, bir gün çocuklarınız olacak. Onlara Neşet Ertaş türküleri dinletin. Bu dünyadan bir Neşet Ertaş geçti, unutulmasın.

Neşet Ertaş, "Ne bilsin Eller Eller" diyor ya her şey ondan sonra başlıyor.

Sevmek söz söylemek değil, bütün zor şartlara rağmen sahip çıkmaktır.

Kötü günde sarılmak, iyi günde güven vermektir.

"Zorluğa göğüs geremediğin yâri sevme.

Garip bülbül gibi feryat ederiz,

Cahil elinden küskün kederiz,

Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz,

Dünya senin vatanın mı yurdun mu?"

TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE OKUMADAN "DOKTORA" ÜNVANI ALAN TEK İNSAN, NEŞET ERTAŞ'DIR

Sadece bir kere gidebilmişti okula. Ama yıllar sonra ona fahri doktora verildiğinde, giydiği cübbeyle kameralara şunları söylemişti: ''Ben hayatta hiç mektebe gidemedim. Ben ancak türkü çalar, türkü söylerim. Bunun dışında bir şey bilmem. Benim bu özlemimi gideren, ülkemin hassas duygulu, ileri görüşlü insanlarına, bana bu unvanı verdikleri için teşekkür ederim.

Halktandı, bunun için reddetmişti 'devlet sanatçısı unvanı'nı. Yoksa politik falan değildi, hayatında bir kez bile oy kullanmamıştı. Oy verince insan ayrımı yapacağına inanıyordu. Kendisine gelen siyasetle ilgili tekliflere ise şu yanıtı vermişti: 'Beni Cumhurbaşkanı seçseler bile kabul etmem.

Bazı insanların öldüğüne inanmazsınız. Öyledir Neşet Ertaş. Yaşarken çok değeri bilinmese de şarkılarına telif ödenmese de yoktu kimseye kırgınlığı. Ne para kazanamamasına sıkıldı canı ne de türkülerinde adının geçmemesine. Ama şarkılarını yarım yamalak, eksik, duygusuz söyleyenlere denk geldikçe yandı ciğeri. ''Bir türkünün aslını dinlemek isteyen varsa ben buradayım hala yaşıyorum'' dedi.

Bu asıra denk gelmemin iyi taraflarından biridir Neşet Ertaş.

Bozkır'ın Garip ağası dert ortağımsın.

Sende olmasan ben kime sırrımı söylerim.

"Çiçekler ekiliyor,

Güzelim haydi haydi.

Bahçaya dikiliyor,

Aman nidelim nasıl edelim."

Diyorum, dinliyorum ve Anadolu Gazetesi okuyucularına aşk ile sevgi ile hoşgörü ile saygı ile selamlarımı iletiyorum.

Ah yalan dünyada, yalan dünyada, yalandan yüzüme gülen dünyada. Bu unutulmaz sözlerin sahibi, Türk Halk Müziği bestecisi, söz yazarı, yorumcu, ünlü halk ozanı Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012'de yaşama veda etti.

Usta sanatçıyı ölümünün beşinci yılında dualarla anıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ferhat Ünal Arşivi