Gecenin fazileti
Yasin Suresi’nde Allahü Teâlâ’nın kudret ve hikmetine şahitlik eden güneşe, aya ve onların hareketlerine işaret edildiği gibi gece ve gündüze, onların birbirini muntazam bir şekilde takip ettiğine de işaret edilmiştir.
Nasıl ki gündüzleri geceler, geceleri de gündüz takip ediyorsa insanları da öldükten sonra ebedî bir hayat takip edecektir.
Gündüz günah ve isyanın işlendiği, gece ise istiğfar edilip pişmanlık duyulduğu bir zamandır.
Gece, ayıp ve kusurları örter, gündüz ise bunları açığa çıkarır.
Gece Allahü Teala’ya aşık olanların perdesidir. Gece devam etse, hiç bitmese, diye temenni ederler.
Peygamberler ve evliya büyük tecellilere ve makamlara gece karanlığında yaptıkları dua ve ilticalar ile kavuşmuşlardır.
Nitekim Musa aleyhisselam kırk gece kelam-ı sübhaniye nail olmuş, Allahü Teala ile konuşmuştur.
İbrahim aleyhisselam Halilullah makamına gece kavuşmuştur.
Melekler Yunus aleyhisselamın dua ve ilticasını gece vaktinde işitmişlerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Miraç’ta yüksek manevi mertebelere gece vaktinde nail olmuştur.
Allahü Teala “(O müttakiler, Allah’tan korkanlar) seher vakitleri hep istiğfar ederlerdi.” (Zariyat Sûresi, Ayet 18) buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Gecede bir vakit vardır ki şayet bir Müslüman kul o vakte rastlar da Allah’tan bir hayır isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir. Bu vakit her gecede vardır.”ve:
“Gece kıyamına (namaz kılmağa) devam edin. Zira bu, sizden önceki salihlerin adetidir. Çünkü gece ibadeti Allah’a yakınlık ve günahlara keffaret olup bedenden hastalıkları kovar ve günahlardan uzaklaştırır” buyurmuşlardır. (Hammami Tefsiri)