Adalet Bakanı savcıları uyardı

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, savcı ile hakim arasındaki ayrımın iyi kavranması gerektiğini, savcıların insanların onurunu koruma konusunda hassas olmaları...

Adalet Bakanı savcıları uyardı
Yayınlanma:
Güncelleme:

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, savcı ile hakim arasındaki ayrımın iyi kavranması gerektiğini, savcıların insanların onurunu koruma konusunda hassas olmaları gerektiğini söyledi.

Bursa’da 2 gün sürecek olan Uluslararası Savcılık Sempozyumu’nda konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargı alanında yapılan reformlardan bahsederek, “Bizim yargımız delilden şüpheliye ulaşan bir felsefeyi benimsiyor. Önce şüpheliyi çağırıyorsunuz, sonra sizin yanınızdan çıktığınızda gidip delilleri yok ediyor. B uda sizin ulaşacağınız gerçeğin ortaya çıkmasına engel oluyor. Madem ki delilden şüpheliye giden bir müesseseyi benimsemişiz, o zaman doğru bir şekilde bunun uygulanması ve son tahlilde şüpheli veya sanığın ifadesinin alınması daha önemli. Bu insanların lekelenmesinin de önüne geçer. Ancak bizim sistemde, delil yok, hiçbir şey yok. Çağırıyoruz adamı. Çağırdığımızda komşularımız bizil savcılığa çağrıldığımızı duyuyor, medya da bunu duyuyor. Arkasından takipsizlik verseniz bile bir kıymeti kalmıyor. Suçun isnadıyla savcılığa çağırılan bir kişi sonradan berat dahi etmiş olsa, burada çok ciddi lekelenme sorunu ortaya çıkıyor. Bizim soruşturmaları yürüten cumhuriyet savcıları olarak, insanların lekelenmeme hakkına saygı göstermemiz gerekiyor. Onların onurlarını korumak, kendi onurumuzu korumak kadar önemlidir Aksi takdirde pek çok insanın haksız yere lekelenmesine, toplum içinde itibarını yitirmesine ve pek çok olumsuzlukla karşılaşmasına sebep olabiliriz" dedi. "TEMYİZ EDİLMEYEN KARARLARDA İSABET ORANI DAHA YÜKSEK" Cumhuriyet savcılıklarına 2015 yılında intikal eden dosya sayıları hakkında bilgi veren Bozdağ, "Berat oranlarının yüksek olmasının, soruşturma süreçlerindeki etkili bütün delillerin toplanmasını kapsayan soruşturmanın tam anlamıyla yapılmamasından, açılmaması gereken bir davanın iddianameye dönüştürülüp açılmasından kaynaklandığı görünüyor. 2015’de ilk defa cumhuriyet savcılıklarına intikal eden dosya sayısı 3 milyon 542 bin 162. Bunlardan dava açılmasının ertelenmesi 43 bin 691. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar 1 milyon 723 bin 268. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara itiraz 75 bin. Bu büyük bir başarı. Elde edilen itirazlardan 8 bin 848’i kabul ediliyor. İddianame düzenlenen dosya sayısı 1 milyon 102 bin 724. İade edilen iddianame sayısı 27 bin 403. 1074 dosyanın ikiden fazla iadesi yapılmış. Bu iyi bir şey değil. Ceza Mahkemesi’nde yargılama sonucu berat kararı verilmesine rağmen 284 bin 762 dosya temyiz edilmiş. Demek ki temyiz edilmeyen kararlarda isabet oranı daha yüksek. Bunu savcılarımızın düşünmesi lazım. Dava konusu olmayan konular dava konusu olmuş" şeklinde konuştu. "MAHKEMEDE ŞÜPHELİ YAPTIĞIMIZI İNSANI SONRA SANIK YAPIYORUZ" "Biz mahkemede şüpheli yaptığımızı insanı sonra sanık yapıyoruz" diyerek mevcut sistemi eleştiren Bakan Bozdağ, "Bizde ’işleme koymama’ diye bir müessese uygulanıyor mu? Bekir Bozdağ’la ilgili bir şikayet geliyor. Bu şikayet esasa kaydediliyor, kaydedildiğini de şüpheli oluyoruz. Benimle ilgili bir insan saçma sapan bir dilekçe yazmış, hemen esasa kaydediliyor. Bunu delilleştirdikten sonra onu esasa kaydetmeli, o araştırmalarda elde ettiği delilden sonra kişinin suçluluğu hakkında yeterli kanaat oluşmalı ve sonra iddianame hazırlanmalı. Bu yüzden cumhuriyet savcılarının soruşturmaları yürütürken çok dikkatli olmaları lazım. Pek çok insan, adı soruşturmalarla anıldıktan sonra toplum içinde çok ciddi sıkıntılarla yaşamakta” dedi. “BÖYLE BİR İDDİADA BULUNAN KİŞİ TARAFSIZ OLABİLİR Mİ?" Hükümet olarak ellerinden gelen ne varsa yargı alanında yapacaklarını söyleyen Bozdağ, "İşin doğrusu savcılar hakim değil, hakimlerde savcı değil. Savcı ayrı, hakim ayrı. Savcı önüne gelen bir olayda, kişi şu suçu işlemiştir, delilleri şudur, şu maddeye göre cezalandırılıyor. Böyle bir iddiada bulunan kişi tarafsız olabilir mi? Yani resmen suçluyor, cezalandırmayı talep ediyor. Cezalandırmak için bütün delilleri toplayıp dosyaya koyuyor. Ceza alması için mahkemeyi takip ediyor. Mahkemede sanık avukatlarının görüşlerine karşı kendi görüşlerini ileri sürüyor. Ondan sonra diyoruz ki savcılar bağımsız. Bu benim şahsi görüşüm. Bizim ve dünyadaki uygulamalara baktığımızda bu konudaki bağımsızlık konusu tartışmalıdır. Herkesin şapkasını önüne koyup ciddi bir şekilde düşünmesi lazım. Güzel laflarla bu işi izah etmek yerine gerçek, olanlar üzerine konuyu oturtmak ve olanlar üzerine konuyu vasıflandırmak daha doğrudur" ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE’NİN SAVCILIKLA İRTİBATLI BİR ADLİ KOLLUK ANLAYIŞINA GEÇMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM" Kağıt üzerinde savcının soruşturmanın imparatoru olduğunu, ancak uygulamada öyle olmadığını hatırlatan Bakan Bozdağ, "Uygulamada kolluk daha etkili. Türkiye’nin bu adli kollukla ilgili sorunu ciddi bir şekilde masaya yatırması lazım. Biz bakanlık olarak adli kolluk konusunu geniş anlamda incelememize aldık. Türkiye’nin savcılıkla irtibatlı bir adli kolluk anlayışına geçmesi gerektiğine inanıyorum. Adli kolluk müessesinin, dünyadaki örnekleri incelenerek, Türkiye’de geniş anlamda hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Şu anda adli kolluğumuz var. Ama patron İçişleri Bakanlığı" dedi. "YARGITAY BAŞSAVCILIĞI TÜRKİYE’NİN SAVCILIĞI OLMALI" Yargıtay Başsavcılığı üzerinde durulması gerektiğini anlatan Bakan Bozdağ, "Türkiye Başsavcılığı üzerinde de bizim durmamız gerekiyor. Yeni dönemde başsavcılığın Yargıtay’ın savcısı gibi değil, Türkiye’nin savcısı gibi hareket etmesi, sıfat olarak da bu şekilde nitelenmesi, görev tariflerinin de bu çerçevede yeniden ele alınması, Türkiye Başsavcılığı müessesesinin hukukumuza kazandırılması gerektiğine inanıyorum" dedi. "YARGITAYIN VERDİĞİ BAZI KARARLAR İDDİANAMENİN İADESİ MÜESSESESİNİ DOĞMADAN ÖLDÜRMÜŞTÜR" Hukukumuzda yer alan ’iddianamenin iadesi’ müessesesinin yeterince işletilemediğinin altını çizen Bakan Bozdağ, " Yargıtay’ın verdiği bazı kararlar iddianamenin iadesi müessesesini doğmadan öldürmüştür. Bu müesseseyi Türkiye çok işletse bir çok sorun çözülecek. Yargıtay’ın kanunun amacına uygun bir içtihat değişikliğine gitmesinin önemli olduğuna inanıyorum. Bu konuşmalarım yargıya müdahale olarak algılanmasın. Yanlış olan bir şeyi söylemek yargıya müdahale anlamına gelmez" şeklinde konuştu. BURSA’YA İSTİNAF MAHKEMESİ Türkiye’de istinaf mahkemelerinin 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçeceğini ifade eden Bakan Bozdağ, "Şu anda 7 yerde istinaf mahkemesi tayinlerini yaptık. Bunun sayısını 15’e çıkaracağız. Bu 15’in içinde Bursa’nın istinaf mahkemesi de yer almaktadır. Bazen bu mahkemelerin kapandığını söylüyorlar. Biz herhangi bir istinaf mahkemesi kapatma kararı almayı düşünmüyoruz. Belki ilerde bunların sayısı artacaktır. Ancak bunu zaman gösterecek, ortaya çıkacak olan uygulamaların gösterdiği gerçekler bizi bu konuda farklı kararlar almaya yöneltecek" şeklinde konuştu. YARGITAY VE DANIŞTAY ÜYELİĞİ 12 YOL OLACAK İstinaf mahkemelerinin devreye girmesiyle Yargıtay ve Danıştay’daki daire sayılarında azalmaya gidileceğini belirten Bozdağ, Yargıtay ile Danıştay üyeliğinin 12 yıla çıkarılacağını söyledi. Anayasa Mahkemesi üyelerinin 12 yıllığına seçildiğine dikkat çeken Bozdağ, yüksek yargı arasında uyum sağlamak adına böyle bir çalışma yapacaklarını söyledi. UZLAŞMA KURULUNDA YENİ KRİTERLER Uzlaşma kurulunu daha verimli hale getirmek için oradaki suç tanımlarını genişleteceklerini söyleyen Bakan Bozdağ, "Adam dayak yemiş, karakola gelmiş. Öfkesi burnunda. Siz ona uzlaşmayı teklif ediyorsunuz. Uzlaşsa zaten sizin yanınıza gelmez. Uzlaşmak istiyor musunuz sorusunu daha sonraki zamanlarda sormak gerekir. Öfkenin geçtiği bir zamanda sormak lazım. Bununla ilgili çalışmalar yapacağız" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.