İsrasız Miraç olmaz
İsra: Sözlük anlamı gece yürüyüşü. Terim anlamı ise Hz. Muhammed’in bir gece Mekke’den Kudüs’e yaptığı yolculuk. Miraç: Hz. Muhammed’in...
İsra: Sözlük anlamı gece yürüyüşü. Terim anlamı ise Hz. Muhammed’in bir gece Mekke’den Kudüs’e yaptığı yolculuk. Miraç: Hz. Muhammed’in Mescid-i Aksa’dan Allah katına yükselişi. Evet, anahtar sözcüklerimiz bunlar, çünkü bunları yazdığım gün Mirac kandili. Kimi artist akademisyenler her ne kadar kendilerini, sınırlarını ve hadlerini zorlayarak böyle bir yolculuğun olmadığını iddia etseler de biz Kur’an’ın bunu bize açıkça bildirmesi ve Hz. Peygamberin sahih hadislerinde aktarması üzerine gözümüzle görmüş gibi iman ederiz İsra ve Mirac olayına. Evet İsra ve Mirac’ın hak olduğuna inanırız inanmasına da, kandiller de nedir ya hu? Özellikle bugün sosyal medya ve iletişimin tüm imkanlarıyla yoğun bir kandil tebriği gelmekte. Hele de kandil gecelerinde kılınacak garip namazlarla 200 yıllık günahlarını affettirmek isteyenlerin mesajları beni benden aldı. İnsan düşünmeden edemiyor; Kadir Gecesini, Muharremin 10.gününü, Şevval oruçlarını, üç aylardaki ibadetlerin faziletini defaatle anlatan Allah Rasulu ve onun güzide ashabı zamanında icra edilmeyen bu kandilleri sonradan kim, nasıl ihdas etti? Yoksa Hz. Peygamber bu kandillerdeki ibadetlerin sevabını ümmetinden mi kıskanmıştı da haber vermemişti? Bu mümkün değil. Şimdi birileri çıkıp bu geceler ibadete vesile oluyorsa ne zararı var falan diyecek, en basit ifadeyle Hz. peygamberin hadisini söyleriz biz de onlara: “ sonradan ihdas edilen her şey bid’attir, her bid’at sapıklıktır, her sapıklık ateştedir.” Son sözü Allah ve Rasulusöyler! Her neyse kandiller nedir tartışmasını belki başka bir mecrada anlatırız ama madem Mirac Kandilindeyiz o halde Miracı konuşalım. Ülkemizde yıllardır anlatılır Allah Rasuluyatağından çıktı, döndüğünde yatağı hala sıcaktı, sonra Cebrail Aleyhisselamla Allah katına çıktı. Orada O’na bazı şeyler gösterildi. Miracın bize hediyeleri şunlardır vesaire vesaire. İyi hoş da Mirac tamam da siz İsra’yı yediniz beyler! Buyurun bize o geceyi Allah anlatsın: “kulu Muhammed’i bazı delillerimizi göstermek için bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’yagötüren Allah, tüm noksan sıfatlardan münezzehtir…(israsuresi, 1. Ayet)” ayeti gördünüz mü Allah kelimeleri nasıl seçmiş. “Çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya…” peki ayette geçen “esrâ” kelimesi de ne ola ki? İlk başta yazdığımız gibi gece yürüyüşü yani Mescid-i Haram’dan, sıradan bir yere değil çevresi mübarek kılınan Mescid-i Aksa’ya götürülüşü. Peki Allah bunu yapmak yerine Rasulünü direk Mekke’den yanına alamaz mıydı neden Kudüs’e götürdü ve Aksa’yı ziyaret ettirdi sizce? Çünkü her peygamberin yolu Aksa’dan geçer. Bizi yaratan bizim bugünlerimizi de biliyordu. Biz bugün sanki Allah, Rasulünü hiç Mescid-i Aksa’ya götürmemiş gibi davranıyoruz. Mirac kandillerinde Aksa’mızın adı bile anılmıyor. Neden? İsrail’den mi korktunuz? Bugün harıl harıl mirac namazı kılanların çoğuna sorun Mescid-i Aksa’nın adını bile duymamıştır. Ben yakinen şahidim buna. Kudüs diye bir yerin varlığından haberleri bile yok. Hani Mirac’ı anıyorduk, hani Rasulü seviyorduk? Bugün Hz peygamberin sakalına akıl almaz ihtiramlarda bulunanlar, yine Hz. Peygamberin alnını koyup secde ettiği yeri, yıllarca namaz için kıble olarak tayin edilen yeri bilmiyor. İtiraf edin sizden de bilmeyenler var ilk kıblemizin Mescid-i Aksa olduğunu. Onlarca peygamberin kanının aktığı, bütün peygamberlerin ayak bastığı ve Hz. Peygamberin imamlığında İsra gecesi yine tüm peygamberlerin namaz kıldığı Mübarek Aksa’mızı, Müslümanların 3. Haremini tanımayan milyonlarca Müslüman var. Ne oldu içi boşaltılmış uygulamalarınız. Sakal-ı şerif’in konulduğu cam fanusu öpüp alnına koyan millet, Rasul’ün secde ettiği toprakları Yahudi döllerinin çiğnemesine ses çıkarmıyor! Hatta tanımıyor bile. Dikkat edin Allah ayette Mescid-i Aksa’yı özellikle çevresini mübarek kıldığını belirterek anlattı. Allah Rasulü dedi ki: “ziyaret ancak üç mescidedir. Birisi Mescid-i Haram (Kabe), diğeri şu benim mescidim Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa.” Bir başka hadisteki emre bakın: “Mescid-i Aksa’yı mutlaka ziyaret edin. Eğer ona gücünüz yetmezse hiç olmazsa kandillerinde yakılması için zeytinyağı gönderin” Allah ve Rasulü gün gelip bizim Mübarek Aksa’mızı unutacağımızı biliyordu. Defalarca dikkatlerimizi Aksa’mızın üstüne çekti ama biz kör olduk! Çünkü evinde oturup bir rekatında bilmem kaç tane ihlas okuduğun garip namazlar kılmak, Mescid-i Aksa’nın derdine yanmaktan kolaydı. Kim takardı ki altının İsrail tarafından boşaltılıp yıkılmak istemesini. Bir düşünsenize Yahudiler Kabe’ye saldırıp altını kazdıklarını, ya da Mescid-i Nebevi’de Ravza-i Şerif’i pis postallarıyla çiğnediklerini. Tüyleriniz diken diken oldu değil mi? Bunlar Mübarek Aksa’mıza düzenli olarak yapılıyor. O sizin mescidiniz değil mi? Yoksa bütün peygamberlerin mirasını Siyonistlerin kucağına mı attınız! Yoksa Aksa işgal altındayken ve mübarek çevresi Kudüs’te her türlü eziyet Müslümanlara reva görünüyorken sıcacık evlerinizde tıka basa dolmuş mideleriniz ve sonradan çıkarılmış değişik namazlarınızla Allah’ın sizi hesaba çekmeyeceğini mi sandınız? Yoksa mübarek Aksa’mızı İsrail’e bırakınca artık başınız mı ağrımayacak? Yok yok! Hiç kusura bakmayın! Siz işinize geleni yaptınız, Mirac’ı alıp İsra’yı attınız! Ayetin önemli kısmını görmezden geldiniz! Hadislerin okla gösterdiği Aksa’mıza yokmuş gibi davrandınız! Hz. Peygamberin ve diğer Müslümanların ilk kıblesine değer vermediniz! Vallahi Allah sorar! Hadi, hep birlikte gidelim Mübarek Mescid-i Aksa’mıza. Senin boş bıraktığın her santimetrekareyi Yahudi dolduruyor. Yahudi, Aksamızın etrafındaki Müslüman kardeşlerimizi bile evlerinden atıp yerine işgalci yerleşimcileri getiriyor. Hadi uyan gaflet uykusundan. Hadi Mescid-i Aksa seni Rabbine şikâyet etmeden kendine gel! İnan Aksa seni korur. İnan sana orada hiçbir şey olmaz ve sen oradayken Filistinli kardeşine de olmaz! Aksa’nı ve kardeşini yalnız bırakma! Bak Aksa’n sana nasıl sesleniyor! Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu Varıp eşiğine alnını koydum Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu… *** Gözlerim yollarda bekler dururum Nerde kardeşlerim diyordu bir ses İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin Unuttu mu bunu acaba herkes… *** Burak dolanırdı yörelerimde Mi’raca yol veren hız üssü idim Bellidir kutsallığım şehir ismimden Her yana nur saçan bir kürsü idim… *** Hani o günler ki binlerce mü’min Tek yürek halinde bana koşardı Hemşerim nebi’ler yüzü hürmetine Cevaba erişen dualar vardı… *** Şimdi kimsecikler varmaz yanıma Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı Çöllerde kayıp bir yetim vahayım… *** Mescid-i Aksa’yı görüm düşümde Götür müslümana selam diyordu Dayanamıyorum bu ayrılığa Kucaklasın beni İslâm diyordu…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.