Yok hükmündedir!
Almanya Parlamentosunun aldığı soykırım kararını şiddetle kınıyor ve reddediyoruz. Bu karar bizim açımızdan hükümsüz ve geçersizdir. Yasal temelleri...
Almanya Parlamentosunun aldığı soykırım kararını şiddetle kınıyor ve reddediyoruz. Bu karar bizim açımızdan hükümsüz ve geçersizdir. Yasal temelleri yoktur. Kendi karanlık geçmişine ortak arayan bu anlayışın bu kararı Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzeltilmesinden ziyade daha da derinleşerek kötüleşmesine yol açacaktır. Alınan bu karar Alman hukukuna da Anayasasına da aykırı bir karardır. Alman Anayasası Alman Meclisinin Uluslararası Hukuka aykırı olarak bir karar alamayacağını öngörmektedir. Birleşmiş Milletler 1948 soykırım sözleşmesine göre, soykırım konusuna ilişkin karar merciinin suçun işlendiği ülkenin yerel mahkemeleri olduğu ve Uluslararası mahkemelerin yetkili olduğunu varsayar. Alman Meclisi bir Mahkeme değildir ve böyle bir karar alma yetkisi de yoktur. 1915 yılında Türkiye de gerçekleştiği iddia edilen soykırım kararının Alman Meclisince ele alınıp karara bağlanmasının sadece siyasi şov ve Türkiye üzerinde baskı oluşturarak Devlet ihalesi kapma çabasından başka bir şey değildir. Bunun bir ucu da güney sınırlarımızda oluşan savaştan kaçarak ülkemize mülteci olarak gelenlere kadar dayanmaktadır. Bu güne kadar 29 ülke bu kararı almış ve tasarıyı Meclislerin de kabul etmiştir. Türkiye ancak büyükelçilerini geri çağırarak alınan kararları sert bir nota açıklayarak taraf ülkelere bildirmekle yetinmiş tarafların Devlet ihalelerine katılamayacağını açıklamıştır. Türkiye sadece bununla yetinmeyip dış politikasını daha etkin ve şahin durumuna getirmesi, sadece yok hükmündedir diyerek kulağının üstüne yatmaması gereklidir. Öteden beri batı dünyasında devam eden Türkiye aleyhindeki olumsuz demeçlerin Batı dünyasındaki birikimi sonrasında vardığı patlama noktası soykırım kararları olmuştur. İnsan Hak ve Özgürlüklerinin, Hukuk’un, Basın Özgürlüğünün yara aldığı ülkemize defalarca uyarılarda bulunulmuş izlenen bu karanlık yolla Batı dünyasında yerimizin olamayacağı söylenmiştir. İşte bu söylemlerin sonrasında yoluna bildiği gibi devam eden Türkiye’ye soykırım kararları ile üstü örtülü ve de Kendi Anayasalarına bile ters düşen kararlar oluşmuştur. Bugün bu kararları alan dost ve Müttefik dediklerimizin yarın kendi soykırımlarına ortak yaratma çabasına girerek nasıl kararlar oluşturabileceklerinin önü şimdiden kesilmelidir. Yasal yollarla taraf ülkelerin aldığı soykırım kararlarının yasal olmadığı gerekçesiyle iptali sağlanmalıdır. Türkiye 2009 Zürih protokolünü imzalamamakla yanlış yapmıştır. Şayet bu protokole Türkiye imza koymuş olsaydı Türkiye-Ermenistan hükümetlerinin geçmiş tarihi, tarihçiler ve bilim adamlarınca incelenecek gerçekler ortaya konacaktı. Aramızda ki sınır kapıları açılacak ticaret dostluk ve diplomatik ilişkiler gelişecekti. Soykırım kararlarını imzalayan ülkeler Türk-Ermeni ilişkilerini geliştirmek yerine daha da derinleşmesine sebep olmuşlardır. Almanya kendi muhtaç bir dede kalkıp bana himmet ede durumundadır. Nazi Almanya’sında oluşan katliamları bizde unutmadık dünya da unutmadı. Ölen ve canlı canlı fırınlara atılarak yakılan insanların vebali hala kara bir bulut gibi Almanya Parlamentosunun üzerindedir. Kendi katliam gibi yaptıkları soykırım günahlarına ortak aramayı bir tarafa bıraksınlar doğru dürüst müttefik kalmayı becersinler yeter. Zira iddia edilen Ermeni soykırımında verilen kararlarda Alman generallerinin büyük payının olduğu da unutulmamalıdır. Ermenilerin 1992-1993 yıllarında dağlık Karabağ ve 7 Azerbaycan şehrini işgal ederek 1 milyon Azeri’yi öldürmesi neden söz konusu edilmez, neden bu ölümler dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerin Parlamentoların da görüşülüp karara bağlanmaz? Varsa yoksa Türkiye de Ermeni soykırımı Demokles in kılıcı gibi kafamızın üzerinde sallanmaktadır. Ya bu Türkiye’nin umursamaz tavrıdır ya da ülkelerin üzerimizde oluşturmak istediği baskı sonucunda elde etmek isteyecekleri bir tavizden kaynaklanmaktadır. Bu güne kadar dost ve müttefik bildiğimiz bir ülkenin tam da Türkiye’nin son zamanlardaki imajını zedeleyen İnsan Hak ve Özgürlüklerinin, Hukukun, Basın Özgürlüğünün yara aldığı bir zamanda soykırım olayını gündeme getirmelerinin anlamı büyüktür. Türkiye hukuki bağlayıcılığı olmayan bu soykırım kararına aşırı tepki vererek değil Hukuki ve Diplomatik yollardan cevap vererek bir dik duruş sergilemelidir. Bütün bu olumsuzlukların üstesinden Türkiye hiçbir ülkenin aracılığına bile gerek duymadan kendi özgür iradesiyle Parlamentosunda oluşturacağı ortak bir kararla elini Ermenistan’a uzatarak anlaşma ve yapılaşma zeminini oluşturmalıdır. Bütün bunların üstesinden Türk-Ermeni dostluğunu yeniden geliştirmekle çıkılabilir. Alman Parlamentosunun almış olduğu soykırım kararını “YOK HÜKMÜNDEDİR” diyerek geçiştiremezsiniz. Samimi ve milliyetçi kararlar oluşturmak öğle altınızda ki zırhlı Mercedes’leri terk ediniz gibi söylemler içeren demogojik laflarla değil, hukuk yoluyla tarihteki gerçekliği ortaya koyarak böyle kararlar alan devletlerin yüzlerine çarpmakla olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.