Haksız olanı yüceltip haklı olanı göz ardı etmeyelim
Haksızlığı övecek kadar cahil, haklıyı inkar edecek kadar nankör olmamalıyız. Eğer bunu bütün hayatımıza yayabilirsek inanıyorum ki yaşantımız ve hayatımız daha güzel olacaktır.
Merhaba sevgili Anadolu Gazetesi okuyucuları. Evet bugün bahsetmek istediğim birçok konu var. Gerek siyaset, gerek ekonomi ve gerekse gündemle ilgili. Hepsi de bizi yakından ilgilendiren şeyler.
Evet sevgili okurlarım ben bizi gerçekten anlamıyorum. Toplum olarak herkes her şeye çok farklı bakıyor. Haklı haksız, haksız haklı oluyor. Yapılan doğrular ne kadar olursa olsun en ufak bir yanlış hepsini yok ediyor. Bu nasıl oluyor?
Buna en yakın zamanda yaşadığımız bir olayla örnek vermek isterim. Uzun zamandan beridir yağmayan kar rahmeti ile öyle güzel yağdı ki birkaç şehir bunun hem sevincini hem de sıkıntısını yaşadı. Bunlardan biri İstanbul, diğeri ise Gaziantep’ti. Her iki büyükşehir belediye başkanı gündeme geldi ve konuşuldu.
Fakat Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kadar konuşulmadı. İhmalse onun yaptığı da bir ihmal değil miydi? Konu yemek, yemek mi oldu? Evet her iki ilimizde de yaşanan bir doğal afetti. Fatma Şahin hanımefendi ne kadar önlem aldı? Ve alınan bu önlemlerle ne kadar başarılı oldu. Kısaca neler olmuştu bir hatırlayalım.
Soğuk hava ve kar yağışı nedeniyle buz tutan yollar kentte sürücüler için çileye dönüştü. Şehir içinde ulaşımı sağlayan minibüsler ve araçlar, rampa yollarda seyir etmekte zorlandı. Gaziantep’e bağlanan yollarda ise 16-17 saatlik esaret yaşandı...
Şiddetli kar yağışından dolayı kapanan Adana-Gaziantep yolunda Kara Kuvvetlerimize ait çekiciler yol açma çalışmalarına destek sağlarken, sıhhi tahliye için görevlendirilen 2 adet helikopterimiz aynı zamanda mahsur kalan vatandaşlarımıza kumanya ulaştırılıyordu...
Evet Gaziantep’te bunlar yaşandı. Lakin herkesin kendini savunacağı bir şey olmuştu. Fatma Şahin bununla ilgili açıklamalarda bulundu.
İstanbul’da yaşanan olaylarda bunun benzeri olmuştu. Fakat bizim insanlarımız da şu var siyaset parti tutar gibi tutulmaz. Fanatik olmaya gerek yok doğru olan doğrudur. Ve insan olarak bir şeye bakarken o benden bu sizden ayrımı yapılmamalıdır.
Allah' insanların merhametli olanını sever. Bizden olanların zulmünü övecek kadar cahil, bizden olmayan haklılara sövecek kadar akılsız ve adaletsiz olmamalıyız diye düşünüyorum
İkinci konu ise çocuklarımız onlar iyi ve kötüyü ayırt edemeyecek kadar masum ve güzel kalpli yavrularımız. Onları siyasetin içine sokmamalıyız. Onların beyinlerine ikincilik ya da gericilik sembolünü yerleştirmemeliyiz.
Bir kaç gün oluyor Sayın cumhurbaşkanının yanına gelen küçük çocuk, CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu için bir takım sözler söylüyor ve Cumhurbaşkanımız da buna müsaade ediyor.
Ben bu olaya gerçekten üzüldüm ve kendi kendime bir çocuk on yaşında ne kadar bilebilir söylediği o sözlerin anlamını. Hayır sevgili okurlarım on yaşında bir çocuk bu kelimelerin anlamını bilemez.
Bunların ne anlama geldiğini anlata bileceği bir büyüğü yoksa bilemez. Buna benzer bir olay Süleyman Demirel zamanında da olmuş. Kısaca bahsetmek isterim. Rahmetli Demirel'in, kendi mitingine o dönem en büyük rakibi olan Bülent Ecevit'in resmi ile gelen bir çocukla çektirdiği fotoğraf ne kadar güzel anlatıyor oysa sevgiyi içtenliği büyüklerimiz der ya hani her şeyin yeri ayrı.
Peki neydi bizi böyle O günlerden; Ötekileştiren, bölen, iten diye düşünmeden edemiyorum. En zor zamanda bile benim insanım dediğim o insan vurur oldu ilk tokadı. Her şeyde bir hırs var anlayamıyorum. İyi de ne için bu konuşmalar. Hem ağır, hem de kırıcı. İyi ama seni de topraktan yarattı yaradan beni de. O zaman arada ki bu fark neden?
Sevelim sayalım sevginin güzel bir şey olduğunu anlatalım. Yazıma Mehmet Akif Ersoy'un bir şiir ile son vermek isterim.
ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
MEHMET AKİF ERSOY
Saygılarımla…