Hangi maden olursa olsun ağaçtan kıymetli olamaz
Termik santraller de altın ve gümüş madenleri de kıymetli olamaz. 2014 yıllarında Zeytin ağaçlarımızı yerle bir ettiler. Şimdi KAZ DAĞLARINDA, altın uğruna ağaçlarımızı, güzelim zeytinliklerimiz yok etme sevdasına kapıldılar. Hem de KANADALI BİR ŞİRKET ELİYLE.
Manisa’nın YIRCA KÖYÜNDE altı bin zeytin ağacı, bir gece karanlığında, hukuka aykırı şekilde dozerlerle söküldü. Üstelik zeytin ağaçlarını kesmek kanunen yasaktır. Acele koduyla çıkarılan bir yasaya uyarak bu katliamı yapamazsınız. Bu acı ve çok acı haberi televizyonlar ve gazetelerden öğrendik. Önce Ülkem adına, sonrada orada yaşayan zeytin ağaçlarının uğruna, gözyaşı döken anneler-babalar adına çok üzüldüm.
Madenler yer altı zenginliklerimizdendir. Adı ne olursa olsun maden rezervleri sınırlıdır. Kaynağına inersin. Kazar, kazdırırsın. Termik santral kurar. Çalıştırırsın. Altın, gümüş arar, çıkarırsın. Bütün bu çalışmaları bir tek zeytin, incir, ceviz, kestane, kayın, sedir, meşe, ıhlamur, fıstık, çınar, hurma, gibi her biri bin yıl yaşayabilen uzun ömürlü ağaçlara zarar vermeden yaparsın. Yapmalısın.
Bir gece baskınıyla altı bin zeytin ağacını, hem de seksen yaşında ağaçları dozerlerle söktünüz. Bu ağaçlar YIRCA KÖYLÜLERİNİN AĞACI DEĞİLDİR. Bu ağaçlar Türkiye’de yaşayan her bir insanın ağacıdır. O ağaçlar Kırıkkale’de yaşayan BEN ASIM ATABEY’İN ağacıdır. Hakkâri’de yaşayan SEN AHMET’İN ağacıdır. Edirne’de yaşayan O Mehmet’in ağacıdır. Bu ağaçlar Ülkemizin zenginlik kaynaklarıdır. Bundan daha büyük bir zenginlik olabilir mi?
Yetişmiş bir zeytin ağacı yılda elli kilo kadar zeytin verir. Sökülen altı bin zeytin ağacı, yılda üç yüz bin kilo zeytin verir. Behey gafil bu altı bin ağacın beş yüz sene, bin sene zeytin verdiğini hesaplarsak, senin orada üreteceğin enerjiyi al başına çal.
KAZ DAĞLARI, yakınlarında yaşayan insanların dağı değildir. KAZ DAĞLARI, Türkiye’nin her bir köşesinde yaşayan her bir insanın dağıdır. Allah’ın yurdumuzun bu köşesine verdiği bereketi, havasını, suyunu, zeytinini, incirini, siyanürlemeye ve zehirleyerek yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Konuyu bir siyası partinin karşı çıkması olarak kitlelere söylemeye ve insanları yanıltmaya yönelik empoze etmeye hakkı yoktur. KAZ DAĞLARI hepimizindir. Korumak da hepimizin görevidir. Ortada yanlış bir karar vardır. Bu harar geri alınmalıdır. İnsanları sokaklara dökülmesinin önüne geçilmelidir.
Ağaçlar, havamızı temizler. Oksijenimizi üretirler. Çevremize serinlik verirler. Su tasarrufu sağlarlar. Toprak kaymasını önler. Gıda üretirler. Hastaları iyileştirir. Şiddeti azaltır. Mevsimleri gösterir. Ekonomiye katkıda bulunur. Yaşam kalitesini artırır. Birlik olmayı sağlar. Hayvanlar için hem yuva hem gölgeliktirler. Çirkinlikleri örterler. Kereste elde edilir. İş yoğunluğunu arttırırlar. Depremden korurlar. Gayrimenkullerin değerlerini artırırlar. Kanserden korurlar. Her yıl ürün verirler. Üstelik bu ağaçlardan elde edilen ürünler insan sağlığının en önemli besin kaynaklarındandır.
Şimdi söyleyin bana, yüzlerce yıl yaşayan, ürün veren ağaçlar mı daha kıymetlidir? Yoksa bir süre işlendikten sonra tükenen madenler mi daha kıymetlidir? Bacalarından çıkan dumanla çevreyi kirleten termik santraller mi daha kıymetlidir? Yeraltındaki madenlerin çıkarılmasına, termik santrallerin kurulmasına karşı değilim. Asıl demek istediğim, yeryüzündeki zeytinlerimizi yok etmeden bu işler yapılmalıdır.
Ağaçlar öyle mi? Yılda bir kere budama, iki kere ilaçlama, bir kere gübreleme, bir kere de olgunlaşan ürünleri toplama işi. Hepsi o kadar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.