Hayat ve şifa kaynağımız su
Rabbimizin bizlere bahşettiği en kıymetli nimetlerden biri “su”dur. Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesiyle, “canlı olan her varlık sudan yaratılmıştır”1 ve suya bağımlı bir ömür sürmektedir. Su, hayatımızın kaynağı, toprağımızın bereketidir. Bedenimize sıhhat ve temizlik, çevremize rahmet ve güzellik su ile gelir.
Aziz dinimiz İslam, suyu ölçülü kullanmayı ve israf etmemeyi emreder. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir sahabinin abdest alırken fazla su kullandığını görünce, “Bu ne israf!” diyerek onu ikaz etmiştir. Sahabinin “Abdestte de israf olur mu?” sorusu üzerine “Evet, akan bir nehirde (abdest alıyor) olsan bile!” diye cevap vermiştir.2 Peygamberimizin bu uyarısı, suyun ibadet maksadıyla bile olsa asla israf edilmemesi gereken nadide bir nimet olduğunu bize hatırlatmaktadır.
Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Biz gökten uygun bir ölçüde su indirir ve onu yeryüzünde tutarız. Kuşkusuz bizim onu tamamen gidermeye de gücümüz yeter.”
Hepimiz biliyoruz ki, su gibi bir hazineye paha biçilemez. Suyumuz toprağın derinliklerine çekilip gitse, onu bize Rabbimizden başka hiç kimse geri getiremez.
Bugün yeryüzünde bir damla berrak ve tatlı suyun hasretiyle yaşayan milyonlarca insan varken, bize düşen sonsuz şükretmektir: “Bizi yediren, suya kandıran, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Allah’a hamdolsun!”
Şükrümüzün gereği olarak, nimetin kıymetini bilelim, suyu kullanırken bilinçli davranalım. İhtiyacımızdan fazla su tüketerek geleceğimizi tehlikeye atmayalım. Diğer canlıların da hakkını ihlal ederek vebale girmeyelim.
Bildiğiniz gibi, son zamanların en kurak yılını yaşadığımız bu günlerde ülkemizde suya ve yağmura ihtiyaç duyulmaktadır.
Yağış olması için ellerimizi açtık, içtenlikle Allah’a dua ediyoruz.
Sağlıkla kalın…