Diğer yandan İslam’ın ana kaynakları ve temel referansları dururken birtakım örgütler üzerinden bir İslam imajı oluşturulmaya çalışılması da kasıtlı bir İslam düşmanlığının somut göstergesidir.

İslam dünyasında şiddet ve terör uygulayan DEAŞ ve FETÖ maskeli ve pislik örgüt mensuplarının küresel merkezlerle ve kirli çıkar ilişkisi kavramının ifade ettiği anlamı da aşan bir amaca sahip olduğunu gösteriyor.

Bugün dünyanın değişik bölgelerinde Müslümanları dışlayan, onlara şiddet uygulayan ırkçı ve dini görünümlü birçok fanatik örgüt bulunmakta ancak bunlar radikal örgüt olarak görülmüyor. Bazı kitleler amaçlarına ulaşmak için Avrupa Balkanlar, Asya, Afrika gibi bölgelerde hakları kısıtlanan Müslümanları tahrik eden ve terörize etmeye çalışan söylem ve hareketlerinin varlığı da herkesin bilgisinde,

İçinde bulunduğumuz çağda yöresel ve bölgesellikten çıkmış küresel bir boyut kazanmıştır.

Bugün bölgesellik karşısında yapılacak en doğru ve rasyonel davranış, insanlığı İslam’ın evrensel değerleriyle görüştürme gerçekleşmektedir. Zira yüce dinimiz İslam’ın kaynakları Kuran ve sünnet; hürriyet, barış, adalet, merhamet, paylaşma ve güzel ahlak gibi  ilkelere sürekli dikkat çekerek insanları ötekileştiren her türlü anlayışa karşın ideal bir Müslüman bilinci inşa etmeyi hedeflemektedir. Nihayet Rabbimiz Kuran’ı Kerimde “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara, 2/256.), “Dileyen inansın dileyen ise inkâr etsin.” (Kehf, 18/29.), “Sizin dininiz size benim dinim banadır.” (Kafirun, 109/6.) ayetleri ile inanç ve düşünce hürriyeti hususunda müminlerin nasıl bir anlayışa ve bakış açısına sahip olmaları gerektiğini bildirmektedir. Bilakis Allah “Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” (Maide, 5/32.) buyuruyor.

Kur’an’ı Kerim’de Yüce Allah “Kendiniz, anne babanız ve akrabalarınız aleyhine de olsa adaleti ayakta tutun.”(Nisa, 4/135.) “…İyilik ve takva hususunda yardımlaşın. Günah ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın.”(Maide, 5/2.) hatırlatmaları ile her türlü fanatizme ve olaylara karşı Müslümanın uyanık olmasını ister.

Allah Resulü’nün “Mümin, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.”

“Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.” (Ebu Davud, Edep, 58.) tavsiyeleri de Müslümanca bir hayatın hangi bilinçle yaşanması gerektiğini ortaya koyar.

Ancak yüzyılın son çeyreğinde olaylarda  yeni bir olgu ile karşı karşıyayız..

Nitekim  Müslümanlar olarak sosyal medya ve dijital dünyanın birey ve toplumların zihinlerini yorum eden gücünü ve etkisini göz önünde bulundurmak lazım.

Bu düşünceler beğendiğimiz ve hususlarda her şey Müslümanlığımızı ve ahlak anlayışımıza uygun olmalıdır. Artık bilinçli ve kontrollü bir kullanıcı olmak dijital dünyanın üyesi gibi Müslümanlık özümüzü koruyup güçlendirecektir.

Anadolu sevdalıları Sevgi saygılarımla…