Zafer Çam

Zafer Çam

Korona seni her ramazan bekleriz

Korona seni her ramazan bekleriz

Virüs tedbirleri arasında bu ramazan iftar çadırları kurulmadı.

Meydanlarda bekleyenler bu ramazan çorbasız kaldı.

Belediyelerin savurganlığı bir başka ramazana kaldı.

Çadırların yükü belediyelerin üzerindeydi.

Yani belediye başkanları cebinde vermiyordu, halk da topladıkları su, çöp, emlak vergilerinden.

Halkın kesesinde iftar çadırlarının ağasıydı bunlar.

Ağaların birçokları dinlenmeye alındı, başkanlıkları iftar sofraları anıların da kaldı.

Yeni ağalarda korona ya takıldı.

Bu sende kendi keselerinde fakirlere versinler diyelim?

Ramazan ayı bu sene belki ilk defa böyle sakin güzel geçiyor.

Müslümanlar evlerinde topun sesi, ezanın güzelliği altında iftiralarını yapıyorlar.

Protokol davetleri kapandı.

İsraflı, gösterişli iftarlar karantinaya alındı.

Devletliler evlerinde sofranın başında aileleriyle iftarlarını ediyorlar, etraflarında ne alırsınız beyim diyen garsonlar yok.

Geçmiş yılarda böyle miydi? Her gün bir iftar davetleri olurdu.

En çok da devletin kurumlarının iftarları olurdu.

Oruç tutan, tutmayan lüks masalarda, bol israflı sofralarda yerlerini alırdı.

Siyasiler hep orada olurdu, kıdeme göre masalar donatılırdı.

Devletin erkânı orada hazır dururdu.

Ramazan bu sene siyasilere ve devletin büyüklerine ayıp etti.

Çünkü bu mübarek ayda bu mübarek ramazan bunlarda çok çekti.

Adam kandırmaca, yalan söyleme, iftira atma, rüşvet, haksızlık ahlaksız on bir ay haramlar işlendi.

Bir ay bunu da yemeklerle kandıranlar bu ramazan yoklar.

İftar sofralarında riyakârlık vardı, gösteriş vardı, israf vardı.

Ramazan virüs ayda bunlar yok…        

“İftar yemeği” adı altında kişilerin reklâm panayırları kurulurdu ülkenin dört bir yanında.

Devlet imkânlarıyla, devlet malıyla şatafatlı iftar sofraları düzenlenirdi.

Hani “Tüyü bitmemiş yetim öksüz hakkı” diyoruz ya işte onlar ikram edilirdi iftar sofralarında.        

Her zaman, her akşam birlikte yediler tüyü bitmemiş yetimin, öksüzün hakkını, devlet malını.

Hem de öyle üç, beş kişiyle değil, en az üç yüz, beş yüz kişiyle… Bütün bu ikramlar devlet kesesinden yapılıyordu.

Çünkü hiçbir kişisel servet böyle bir harcamaya imkân tanımazdı. Bunun bir tek adı var o da devlet kesesinden hovardalıktı.        

Ne diyelim;        

Yiyene de, yedirene de dünyada afiyet şeker olsun, bal kaymak yarasın.

Yetimin mazlumun hakkiyle davet verenlere de, yiyenlere de ahiret de zakkum yiyecekleri olsun.

Şatafatlı sofraların protokol davetlerin hiç birisi yok, ne oldu demek ki davetsiz israfsız ramazan ayı daha bereketli oluyormuş.

Bu sene davetler neden yok çünkü virüs korkusu var ortalarda.

Ölüm davetlerden önde geldi.

Bende Virüs ağabey ara sıra ihmal etme bizim dünyaya da uğra diyorum.

Gâvuru, Müslüman’ı terbiye eyle.

Gelişin tatsız olsa da, insanları korkutsan da.

Sofraları bereketlendirdin.

İsrafları kaldırdın, ölümü hatırlattın.

Devletin malıyla halkın kesesinde ağalık yapanları engelledin.

Çok yıldızlı otellerde, sultan sofralarının iftarlarını kaldırdın.

Lokantaları dinlendirdin, oruçsuzları evlerine gönderdin.

Bu yüzden korona her sene ramazan ayında bekleriz.

Mazlumların hatırı için gel olur mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zafer Çam Arşivi