İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana yaşamakta olduğu coğrafyayı koruma, inşa etme ve ondan çok yönlü yararlanma konusunda kendisini görevli addetmiştir.

Zira her türlü beşeri faaliyetlerini bir zemin üzerinde sürdürmüştür.

Bilindiği üzere Kurumlarımız bilinçli/bilinçsizce yıllarca tahribata maruz kalmıştır. İşte bu özünden uzaklaştırılan, aşındırılmış kurumların yeniden devlet eliyle inşa edilip modernizasyonu sağlanmalıdır. Ki devlet de bu kurumlara vefa borcunu ödemiş olsun bence... Zira bu kurumlar hem Devletten, hem özelden, tüzelden, şahıstan çektiği kadar hiç bir şeyden çekmemiştir.

Milli ve manevi değerleri aşındırılmış ülkenin çıkış yolunu toplum yine kendisinde aramalıdır diyorum.

Kaldı ki; başkalarının sunmuş olduğu reçeteler "Ne öldürür, ne de ondurur" sevgili dostlar. Buna geçmiş tarihimize baktığımızda mutlaka şahit olmuşuzdur. Hem o reçeteler ne denli güvenilir olabilir ki? Öyle değil mi?

Bunun çaresi ise aşındırılan kurum-kuruluşların tekrardan özüne dönerek devletleştirilmesi, akıl, çağdaş bilim, ilim ve deneylerin ışığında çağdaşlaşmanın çıkış yolu olduğunu düşünüyorum.

Ve kısaca diyorum ki, Atatürk'ün devrim ve ilkeleri bizlerin rehberi olmalıdır...

E. Baştuğ 02 Nisan 2019

BUYUR BURDAN YAK!

Ne kadar özledik, doğruluğu, dürüstlüğü, kadirşinaslığı, küçüğe sevgiyi, büyüğe saygıyı, yaptığımız yemekten, börekten komşumuza da vermeyi... Yolda giderken birbirimize korkusuzca selam vermeyi...

Kısaca zaman içinde yaşarken, unuttuğumuz birçok değerleri çok özledik be!

Hem yaşayıp, bir yandan da bize insan olduğumuzu hatırlatan ve oluşumun bir gereği olan bu değerleri koruyamaz mıydık acaba?

Nerede yanlış yaptık dersiniz? Nerede biz kayışı kırdık acaba? Merak ediyorum işte arkadaş! Ya da kimin/kimlerin tekerine çomak soktuk da bizi böyle ayrı, gayrı bir millet haline dönüştürdüler. Ya da biz bütün bunlara neden izin verdik? Bizi masaya yatırıp, üzerimizde çalışan eller mi var acaba? Böyle de kafamda deli sorular oluştu son zamanlarda...

İşte bu değerleri koruyamadığımız için şimdi kimi konuştursan herkesin dilinde "Ahh nerde o eski günler" lafı dolaşmaktadır.

Ben de şöyle soruyorum o zaman, 'İğneyi önce kendimize mi batırsak acaba?'

Selam, dua ve muhabbetle kalınız.