İsmail Atıcı

İsmail Atıcı

Münafıkların alameti

Münafıkların alameti

(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit “(Biz de) iman ettik.” derler. Kendilerini saptıran şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise; “Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz.” derler. (Bakara 14)

Biz dileseydik onları (Münafıkları) sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Ant olsun ki sen onları konuşma tarzlarından tanırsın. Allah işlediklerinizi bilir. (Muhammed 30)

NOT: Münafıklar Resûlullah’ın huzurunda konuşurken Müslümanlar hakkında üstü kapalı incitici konuşmalar yaparlardı.

(Bazı insanlar) “Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik.” diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir. (Nur 47)

NOT: Bu ayet göstermektedir ki sırf lisanen “Allah’a ve Peygamber’e inandım.” demek, mümin olmak için yeterli ve geçerli değildir. Bu, münafıkların tutumudur. Müminler ise, dilleri ile söylediklerine kalben de inanır; ayrıca ibadetleri ve her türlü davranışları ile imanlarını isbat ve te’yid ederler. İmam Gazali’nin dediği gibi, amelsiz mümin, bütün hayati faaliyetleri durmuş, sadece nefes alıp vermekle canlılık emaresi gösteren komadaki insan gibidir. Bunun yaşadığı hayatın kıymeti ne ise, ibadetten ve güzel davranışlardan yoksun kimsedeki imanın kıymeti de odur. Ayrıca, hakiki müminin bir diğer özelliği de, karşılaştığı her meselede, her anlaşmazlıkta, Allah ve Resulünün hükmü ne ise ona razı olması ve gönül hoşluğu ile ona uymasıdır. Bunun aksine davranmak, müteakip ayette de işaret buyrulduğu gibi münafıkların işidir.

Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar? (Münafikun 4)

101. Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.

Bir takım münafıklar iki yüzlülükte o derece maharet kazanmışlardı ki, keskin zeka ve ferasetine rağmen Peygamber (s.a.), onların münafık olduklarını sezemiyordu. Ancak Allah’tan bir vahiy gelirse o zaman durumlarını anlıyordu. Çünkü münafıklar, kendilerine gelebilecek en ufak tenkit noktalarını biliyor ve ona göre davranıyorlardı.(Tevbe 101)

65. Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.

NOT: İman kuru bir sözden ibaret değildir; gönülden bağlanmak, inanmak ve kabullenmektir. Hem “Allah ve Resulü’ne inandım” deyip, hem de hükümlerine razı olmamak tipik münafıklık alametidir. “Şeriatın kestiği parmak acımaz” denilmiştir;acımaz, çünkü müminin kalbinde o acıyı unutturacak kadar büyük bir iman vardır.(Nisa 65)

80. (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek. Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmelerinden ötürüdür. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.(Tevbe 80)

84. Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler.(Tevbe 84)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Atıcı Arşivi