Esra Alkan

Esra Alkan

Ne olacak bu gençliğin hâli

Ne olacak bu gençliğin hâli

Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuydu bu.

Tüm ümidimizi bağladığımız; geleceğimiz; çocuklarımız, gençlerimiz.

Zaman zaman hayal kırıklığı yaşadığımız, zaman zaman ümitsizliğe düştüğümüz, ne olacak bu gençlerin hâli diye dövündüğümüz gençlik..

Günümüz gençliğinin en büyük sorunları sizce neler?

1. Akran zorbalığı

Gençler birbirlerine karşı oldukça merhametsiz.

O kadar benciller ki bir başkasının incinmesini, üzülmesini, hislerini önemsemiyorlar.

Varsa yoksa kendi öncelikleri. Çünkü bunu öğrendiler.

Her isteklerini, hatta istemediklerini anında önüne seren anne ve babaları var.

Toplumsallığın yerini bireyselliğe bıraktığı yeni kişisel gelişim ve dönüşüm dizaynında ‘önce sen, hep sen, bir sen’ söyleminin ürünleri hepsi.

Hoyratça davranmaktan, karşısındakine fiziksel ve ruhsal olarak zarar vermekten rahatsız olmuyorlar.

Kendi akranlarına, hatta herkese, her canlıya karşı çok acımasızlar.

Kendilerinde her şeyi yapacak hakkı görüyorlar.

Eğlenmek için her şeyi yapacak kadar rahatlar.

Bir canlının canını fiziken ya da ruhen yakmaktan çekinmiyorlar.

Dürtülerinin kontrolünde yaşıyorlar.

Yarının canileri bu tür çocuklar arasından çıkıyor unutmayın.

Merhametli çocuklar yetiştirin, başkalarının emek emek büyüttüklerini üzmesinler!

2. Argo ifadeler

Argo ve küfür, gençlerin gündelik konuşmalarına o kadar yansımış ki her konuşmalarının ve yazışmalarının ayrılmaz bir parçası artık.

Bunu öylesine doğal karşılıyorlar ki, kız ya da erkek fark etmiyor, her ortamda rahatlıkla kullanıyorlar.

Sizin eleştirmenizi, uyarmanızı, kınamanızı önemsemiyorlar.

İnanmazsanız çocuklarınız arkadaşlarıyla yazışmalarına bir göz atın, durumun vehametini algılayacaksınız!

3. Hadsizlik

Gençler aile bireylerine, büyüklerine, öğretmenlerine ve akranlarına karşı saygısızlar.

Her şeye en hararetli şekilde karşı çıkmanın kişiliklerini sergileme ve hakları olduğunu düşünüyorlar.

Yanlışları söylenmediği için kendilerini en haklı sanıyorlar. Söylendiğinde ise büyük tepki gösteriyorlar.

Saygıdan yoksun bu tavırlar, içi boş bir özgüvenin yansıması sadece. Şuursuzlukları tahammülleri zorluyor çok zaman.

Unutmayın, boş teneke çok ses çıkarır!

4. Hedefsizlik

Gençler geleceklerinden umutsuzlar.

Gelecekten endişe ettikleri gibi kendi boş vermişlikleri de umutsuzluklarını derinleştiriyor.

Mücadele etmek yerine kolay olanı seçip ailelerinin güvenli alanlarında yaşamlarını idame ettireceklerini düşünüyorlar.

Her zaman ailelerinin bu konforu sağlayacağından kuşku duymuyorlar.

Onlara bu güveni veren aileleri de zaman içinde bu kayıtsız ve amaçsız yaşamdan rahatsız oluyor.

Hedefsiz bir insan toplum için en büyük tehlikedir!

5. Keyif verici madde bağımlılığı

Hayata karşı çaresiz olduğunu düşünen ve geleceğin sorumluluğunu almaktan korkan gençler; boşluk duygusu, özenti, bir grupta kabul görmek ve ilgisiz aile bireyleri yüzünden artık herkes tarafından kolayca ulaşılabilen keyif verici maddelere yönelebiliyorlar.

Girdikleri ortamlarda kendilerini kabul ettirmek ve benimsenmek için sigara, hap, uyuşturucu maddeler deneyebiliyorlar.

Ebeveynler olarak çocuklarımız kadar, onların yakın arkadaşlarının da bu tür alışkanlıkları olup olmadığını bilmek hepimizin sorumluluğu.

‘Benim çocuğum yapmaz’ mantığı bir gün sizi de yıkabilir!

6. Kontrolsüz sosyal medya bağımlılığı ve yanlış algılanan dijitalleşme

Gençlerin rol model aldıkları kişiler, en çok zaman geçirdikleri oluyor.

Gençler en çok sosyal medyada zaman geçirdiklerinden rol modelleri de sosyal medya fenomenleri ve sanatçılar(!) artık ne yazık ki.

İdol olarak aldıkları kişilerin onlara ne kadar doğru örnek olduğu ise tartışılır.

Birçoğu cinsel kimlik kayması yaşayan, zararlı madde kullanan, çarpık ilişkiler içinde olan, henüz kendisine düzgün bir hayat kuramamış bu sosyal medya şarlatanları gençlere nasıl rol model olabilir ki..

Yemeden içmeden, uyumadan, saatlerce oynadıkları oyunların karanlık labirentlerinde tertemiz zihinlerine işlenen sübliminal alt mesajların onlara verdiği zararları, sonrasında telafi etmek mümkün olmayabilir.

Gençlerin ışıltılı ve sahte, onları bir girdap gibi içine çeken sanal dünyalarda kaybolmalarına izin vermeyin!

7. Sorumluluk almayan ebeveyn

Son dönemlerde icat olunan ‘ergenlik’ kavramı en büyük çıkmazımız.

Çocuğuna laf geçiremeyen ya da onunla bitmeyen bir mücadeleye girip uğraşmak istemeyen anne babaların sığınma noktası artık ergenlik kavramı.

Çocuğunun tutarsız ve hırçın davranışlarına kendisini psikolojik olarak rahatlatacak bir açıklama arayan ebeveyn, yüzyıllardır her yaş grubunun doğal gelişimi içinde yaşadığı fizyolojik bir döneme kendince haklı olduğuna inandığı bilimsel bir açıklama getiriyor.

Herkes pedagog, herkes psikolog, herkes eğitimci.

Kendisine tanınan imtiyazları çok iyi algılayan genç/çocuk, bunu kendi lehine çevirip aileyi parmağında oynatabiliyor.

Taviz tavizi doğuruyor, verdikçe daha çoğu hak oluyor.

Çocuk kendisini dünyanın merkezi sanıyor.

Çocuklarınız sizin anne babanız olmasın, çocuğun arkadaşa değil anne baba figürüne ihtiyacı var.

Bırakın şu arkadaş gibi ebeveyn yaklaşımını!

Maddi ve sosyal her imkânı sağladığımız ama verdikçe kaybettiğimiz çocuklarımızı kazanmak için anne babalar olarak elimizi taşın altına sokmak zorundayız. Gözlerimizi ve kulaklarımızı kapayıp görmezden gelerek sadece çocuklarımıza zarar veririz.

Gençlere zaman ayırarak, düzgün ortamlarda olmalarını denetleyerek, onlara sahip çıkarak, değer vererek ve severek, onlara doğru rol model olmalıyız.

Bu dengeyi doğru kurabilen ailelerin çocukları sağlıklı ve düzgün bir toplumun temellerini oluşturacak.

Bütün bunların yanı sıra düzgün, ayakları yere basan, sağlam karakterli, dürtüleriyle değil akıl ve mantığıyla ilerleyen gençler de yok mu?

Elbette var.

Bu gençleri desteklemek, akademik ve sosyal olarak gelişimlerine katkı sağlamak hepimizin görevi.

Böyle gençlerin çoğaldığı bir toplumda güvenle yaşlanmak dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esra Alkan Arşivi